Barışa can simidi

Gazetemiz yayına hazırlandığı sırada henüz gerçekleşen Erdoğan - Kılıçdaroğlu görüşmesini konunun uzmanlarıyla değerlendirdik. Toplumsal barış için önemli bir adım niteliğindeki hamlenin sonuçlarını zaman gösterecek. Türkiye siyasetinin iki büyük partisi, bu ülkenin tarihinde sık rastlanamayan bir yolun eşiğindeler. Ufukta gözükenin ne olduğunu siyasetin nabzını tutanlarla değerlendirdik.

Uludere katliamı sonrası Kürt sorununda yaşanan  ‘alacakaranlık kuşağı’nı dağıtabilecek yeni bir umut ışığı ufukta belirdi. CHP’nin AK Parti’nin kapısını çalmasıyla başlayan süreç, barışa doğru atılacak adımların habercisi. Yeter ki öneriyi getiren CHP ve önerinin ilk muhatabı AK Parti can çekişen barış ihtimalini küçük siyasi hesaplarla yok etmesin.

CHP’nin TBMM’de bulunan dört siyasi partinin de katılımını öngören ‘toplumsal mutabakat komisyonu’ önerisi, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hiç de sürpriz olmayan sert çıkışıyla şimdilik devre dışı kaldı. Ancak Başbakan Erdoğan’ın ‘Gelin ikimiz bir komisyon kuralım’ karşı teklifi, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun uzattığı elin havada kalmamasını sağladı. 

CHP’nin ‘siyasete dönüşü’ anlamına gelen bu gelişme, yeni anayasa sürecine de hız kazandırabilir. Kılıçdaroğlu’nun uzattığı el, vatandaşlık meselesinde düğümlenen yeni anayasa çalışmalarına nefes aldıracaktır. Bu durum CHP’yi anayasanın gerçek mimarlarından biri haline getirecek. Elbette Kılıçdaroğlu parti içi muhalafeti ikna etmeyi başarabilirse…

Sonuçta Türkiye siyasetinin iki büyük partisi, bu ülkenin tarihinde sık rastlanamayan bir yolun eşiğindeler. Ya ikisi birlikte bu yolda yürümeye devam edecek ve demokratikleşmenin önünü açacaklar. Ya da zaten can çekişmekte olan barış umutları bir kez daha suya düşecek. Tabii iki partiyi bu yola çıkmaları için cesaretlendirmek de hepimize düşüyor.

Kürt sorununda umuda doğru bir adım

UYGAR GÜLTEKİN 
uygargultekin@agos.com.tr

Kürt sorununda yeni bir süreç başlıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Çarşamba günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. CHP, Mecliste grubu bulunan dört partinin de yer alacağı toplumsal mutabakat komisyonu ile bu komisyonla koordinasyon halinde çalışacak sivil uzmanlardan oluşan akil insanlar komisyonu önerisini getirdi. AK Parti ise eğer MHP buna iştirak etmezse iki partinin ortak bir istişare komisyonu kurması önerisinde bulundu. MHP öneriyi reddederken BDP’liler ise olumlu yaklaştı. CHP yönetimi MHP’yi ikna etmenin yollarını aramaya başladı. Eğer MHP ikna olmazsa ufukta AK Parti-CHP ortak komisyonu görünüyor. Gelinen noktayı siyasetçilere ve siyasetin nabzını tutanlara sorduk.

Etyen Mahçupyan (Gazeteci-yazar):

'CHP siyasete dönüyor'

CHP’nin Kürt meselesine ilişkin olarak hükümete sunduğu 10 maddelik yol haritası birkaç önemli değişime işaret ediyor. Birincisi, Baykal’ın üç yıl önce AKP’nin benzer teklifini reddetmesinin ardından bugün Kılıçdaroğlu’nun bir yöntem teklifiyle gelmesi, CHP’nin yeniden siyasete girme arzusunu göstermekte. Kılıçdaroğlu’nun kürtaj konusunda polemiğe girmeme kararı ile birlikte düşünüldüğünde, CHP’nin farklı bir muhalefete soyunacağının emarelerini okuyabiliriz. Bu, geçmişe oranla daha yapıcı bir siyaset olacak ve CHP’yi hükümetin ihtiyaç duyduğu desteği verebilecek bir aktör haline getirecektir. Bunun sonucunun CHP oylarında bir yükselme ile sonuçlanması, AKP’nin son dönemde uzaklaştığı demokrat oyların bir bölümünün CHP’ye kayması şaşırtıcı olmaz. Ayrıca CHP’nin bu jest karşılığında anayasa tartışmalarında da daha etkili olma ihtimali ortaya çıkabilir. İkinci olarak AKP’nin bu teklife olumlu yaklaşması, şu anki tıkanıklığın farkında olunduğunu gösteriyor. Uludere sonrasında hareket kabiliyeti hızla düşen hükümet için bu teklif bir can simidi. Olumsuz siyasi temayüllere karşın ana muhalefetin bu tavrı hükümetin dilini ve üslubunu değiştirecektir. Öte yandan AKP’nin eğer herkes masaya oturmazsa CHP ile birlikte yürüme arzusu da samimi çünkü hükümetin tercihi her zaman bu yönde oldu. Bu işbirliğinin sonucunda MHP ve BDP’nin daha etkisiz kaldıkları ve bunun oya yansıdığı yeni bir süreç başlayabilir. Bu ise bizi üçüncü ve asıl sonuca getiriyor. Türkiye siyaseti iki partili yeni bir merkez oluşturmanın eşiğinde. Eğer Kürt meselesinde söz konusu süreç başlar ve başarılı bir biçimde gelişirse, siyaset önümüzdeki uzunca bir dönem için iki partili bir sisteme doğru kayabilir. Bu durum Kılıçdaroğlu’nun liderliğini konsolide ederken, Erdoğan’ın başkanlık yolunu da meşrulaştırır. Bu gelişmenin muhtemel riski iki partinin Kürtlerin haklarını vermekten uzak bir çizgide buluşmaları olabilir. Ama sürecin şeffaf olması sağlanırsa, bu yol haritası kamuoyunun da tartışmaya katılmasına yol açarak bu tehlikeyi engelleyecek ve reform adımları için ihtiyaç duyulan meşruiyeti sağlayacaktır. Sonuçta CHP’nin teklifi ve AKP’nin olumlu yaklaşımı, hem demokrasi yönünde ilerleme, hem siyasi istikrar yaratma, hem de ‘toplum’ olabilme imkânı sunuyor.

Ayşen Uysal (Siyaset bilimci):

'İki olasılık var'

CHP açısından henüz ortada bir sonuç yok. Biraz beklemek gerekiyor. CHP, şu anda sadece medyada yer almayı ve gündem oluşturmayı başarmış görünüyor. Elbette bu da bir siyasal parti için kazanım. Siyasette farklı, yapıcı bir dil oluşturulması çabası da kesinlikle önemsenmeli. Asıl mesele konusunda ise, zamanla netlik kazanacak iki olasılık var bana göre. Bu görüşmeler öyle bir seyir alabilir ki, bunun sonucunda ya CHP son zamanlarda gelişen AKP-MHP yakınlaşmasını bir hamleyle sonlandırıp bunu AKP-CHP yakınlaşmasına/ittifakına çevirebilir ya da AKP’nin ve hatta MHP’nin kendisine yüklenmesi için kendi eliyle malzeme sunmuş, hatta AKP ile MHP yakınlaşmasını pekiştirecek bir hamle yapmış olur. Hangisinin olacağını önümüzdeki günler gösterecek. Bununla birlikte Başbakanın bu gece yapmış olduğu açıklama -“Kürt sorunu değil, terör ve PKK sorunu vardır”- daha çok MHP diline yakınlaştığının bir göstergesi olarak görülebilir. Dolayısıyla bu iki parti CHP ile henüz sorunun tespitinde bile aynı noktada değiller. Bu nedenle şimdilik ikinci olasılık daha kuvvetle muhtemel görünüyor. Bana göre MHP’nin uzlaşmaz tavrını gerekçe göstererek AKP bu işten sıyrılmayı tercih edecek. Zaten yine bu akşamki konuşmasında Erdoğan’ın MHP nedeniyle “milli mutabakatın baştan çöktüğünü” söylediğini görüyoruz. Bu, “CHP boş öneriler getiriyor” demenin bir başka yolu. Bütün bu tabloda BDP’ye zaten yer açılmamış gibi görünüyor maalesef. CHP’nin, diğer partilerle bir yol alınması durumunda, BDP’nin de yer alması gerektiği konusunda fazla ısrarcı davranamayacağına dair sinyaller var. Ortada BDP’siz bir “milli mutabakat” inşası çabası var ki, bu aslında “eski/varolan zihniyetin” devamından başka birşey değil.

Mesut Değer (CHP PM Üyesi):

Keşke kendi içimizde tartışsaydık

Görüşme oldukça önemli. Çözüm için ortaya konulan 10 maddeyi keşke kendi içimizde tartışıp görüş bildirebilseydik, katkı sunsaydık daha iyi olurdu ama bu eksikliklere rağmen doğru bir adım.  MHP’nin kapılarını kapatması kendi görüşleri ama bütün siyasi partiler taşın altına elini koymalıdır. Özgürlükler ve demokrasi konusunda daha çağdaş bir alana yürünmelidir. Enine boyuna tartışacağız. Belki daha sonraki safha için bir yol haritası belirlenmiş olur. Kendi içimizdeki tartışmalar devam ediyor. Bu sorunun farklı boyutlarına ilişkin görüş ayrılıkları var. Hiçbir partiye kapıyı kapatmamak gerekir.

Eşref Erdem (CHP eski Genel Başkan Yardımcısı):

BDP’nin de görüşü alınmalı

Sadece önerilen bir yöntem var. İşin esasına ilişkin ortada bir metin yok. Bu girişim oldukça önemlidir. Desteklenmesi gerekiyor. Ama görüldüğü gibi daha başından itibaren kadük bir hale gelecekmiş gibi. MHP’nin tavrı o doğrultuda. AKP’nin önerisi var ama sanki BDP dışında tutuluyor gibi. BDP’nin de görüşü değerlendirilmelidir. Onlar da katılmazsa ‘ne yapalım geriye CHP ile biz kaldık’ diyebilirler. Bu çerçevede bir girişim geliştirilebilir ama BDP’nin de bence o üçlünün içinde olmasında yarar var. Soruna önyargısız yaklaşılmalı. Bu sorun bir haftada çözülmez. Öncelikli olan, doğru mutabakat fikrini kabul etme zeminine oluşturmaktır. Bu komisyonun yapacağı tek hayırlı iş Türkiye kamuoyunu sorunu tartışabilir hale getirmek için hazırlamaktır. İyi niyetli başlamak gerekir.

Sezgin Tanrıkulu (CHP Genel Başkan Yardımcısı):

'Bedel ödemeye hazırız'

Kürt sorunu konusunda Meclis şimdiye kadar irade gösterebilmiş değil. Bu konuda bir adım atılması gerekiyor. Biz içerik konusunda bir tartışma yapıyoruz. Öncelikli olarak önerimizi ortaya koyuyoruz. CHP bir kitle partisi. Bu konuda elbette farklı düşüncelere sahip insanlarımız olabilir. Ancak bu konuda MYK ve Genel Başkanımızın aldığı bir karar var ve bu konu nettir. Genel Başkanımız her fırsatta açıkladı. Bu konuda atılması gereken bir adım varsa ve bedel ödemek gerekiyorsa buna hazırız. 30 yıldır devam eden bir sorun var. Kürt sorununda güncel gelişmeler önemlidir. Bugünden yarına bir sonuç beklenmiyor. Hükümetin bu konudaki tavrı oldukça önemli. Erdoğan bu hükümetin ve AKP’nin başındadır. Bu konuda şimdiye kadarki tavırları ve politikaları yanlıştı. Bunu herkes görebiliyor. Ancak hükümet çözüme yanaşmaz ise biz arkasından bakacak değiliz.

Umut Oran (CHP PM Üyesi):

'Her parti elini yıkayıp gelsin'

Bizim son iki senedir söylemlerimiz doğrultusunda çok yeni bir şey yok. Sonuçta bu sorunu çözememiş bir hükümet var on yıldır. Bugün Türkiye cumhuriyeti tarihinin sivil veya güvenlik güçleri kayıplarının olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Terör konusunda başarısız olmuş bir iktidar partisi var. Bu konuda net bir çözüm yoluna gidebileceklerini düşünmüyorum. Hükümetin önerisi tartışılacak. Bütün siyasi partiler katılsa güçlü bir irade ortaya çıkar. Sürecin durmaması lazım. Bu komisyona hangi siyasi parti katılırsa katılsın bunu siyaset üstü bir konu olarak görerek siyaset malzemesi yapmaması gerekir. Her parti elini yıkayarak bir şekilde hiçbir ön yargısı olmadan temiz duygularla gelmelidir. Bu konuyla ilgili yol haritalarımız var. Bizim açımızdan üç temel noktası var. Yurttaşların kimlik taleplerine daha hassas yaklaşmak gerekir. Sosyal devlet unsurları olan eğitim, sağlık, güvenlik gibi konularda daha iyi hizmet götürülmeli. Anadilde eğitim meselesinde tavrımız nettir. Öğrenim olabilir ancak eğitimi doğru bulmuyoruz. Okulların eksiklikleri giderilirse böyle bir ihtiyaç kalmayacaktır. Kimlik sorununa anadilde eğitim sorunu olarak bakmamak lazım.    

Kategoriler

Güncel Gündem