Nefretin anlatılmayan hikâyeleri

Ermenistan’da homofobi önemli bir sorun.‘Dinle Beni’ adlı belgesel, kişi hikâyeleri üzerinden bu soruna ayna tutmayı amaçlıyor. Belgesel Ekim ayında gösterime girecek.

Ermenistan toplumu homofobik ve transfobik. Bu gerçeğin yumuşatılmadan ve “ailenin devamı kutsallıktır Ermeniler için” gibi mesnetsiz bahaneler ile süslenmeden söylenmesi var olan durum ile başa çıkılması konusunda çok önemli.

Homofobi, hastalıklı “ahlak” anlayışı ve başkasının hayatını yönetme saplantısı, toplumun bir çok kesiminde yaşa, cinsiyete ya da sosyal-ekonomik sınıfa bakmaksızın yükselmekte.  “Kabul edilmiş” cinsel kimlikler, yönelimler ve tercihler Ermenistan’da hala “hastalık” , “çocukluk döneminde geçirilen bir ruhsal bunalımın tezahürü” hatta Batı’nın Ermenistan üzerindeki kirli oyunlarından biri olarak görülüyor.

Parajanov’u eşcinsel olması sebebiyle ile yargılayabilme ve hapis cezası vermeyi sağlayan Sovyet Anayasası değişmiş, artık “eşcinsel ilişki suç olmaktan” çıkmışsa da, Ermenistan Anayasası’nda yapılması gereken reformlarla ilgili 2014’te yapılmış bir araştırmada cinsel azınlıklara yönelik sorulara gelen cevaplar sevindirici değil. Bu araştırmaya göre, Ermenistan halkının %91’i LGBTİ haklarının sınırlanması gerektiğini düşünüyor. Öte yandan “LGBTİ meselesi” batı ve doğu arasında hala yönelimine karar verememiş Ermenistan için yeni bir tartışma nedeni oluyor. 2013’te Ermenistan’ın AB Ortaklık Anlaşması’ndan vazgeçerek Rusya liderliğindeki Gümrük Birliği’ne üyeliği, ekonomik yaptırımlar bir yana -her ne kadar tersi iddia edilse de- özelikle azınlıklar konusundaki hak ihlallerinde artışa sebep olabilir.

Milletvekilleri, farklı politik parti liderleri ve özellikle medyada nefret söylemi çok hızlı yayılıyor. Toplumdaki görünürlüğü çok az olan LGBTİ’lerin büyük kısmı çözümü Ermenistan’dan ayrılmakta ya da yeni sorunlar ile hatta darp ve gaspla yüz yüze gelmemek için cinsel yönelimini saklamakta buluyor. Devlet tüm kademeleri ile bu durumlarda davaları davacıların aleyhine çeviriyor.

Ermenistan’daki homofobi ve transfobiye karşı mücadele eden Pink Armenia (www.pinkarmenia.org) isimli organizasyon ve destekçileri son yıllarda mevcut durumla mücadele, farkındalık ve LGTBİ’lerin görünürlüğünü sağlayabilmek için projeler üretiyor.

“Tedavi olmaya kalkmadım ama ‘bırakmaya’ çalıştım. Düzelmedi”

“Dinle Beni” adını taşıyacak olan belgesel film ile amaç 2012 yılında milliyetçi ve homofobik bir grup tarafından bir bara el bombası atılmasından sonra Ermenistan’da biraz daha yüksek sesle konuşulan LGTBİ sorunları ve haklarını mercek altına almak. Proje ile Ermenistan LGTBİ camiasının hayatını anlatmanın yanısıra onların çocukluklarından itibaren yaşadıkları zorluklar, aileleri ile olan problemler, kısaca onların hikayesini görünür hale getirmek de amaçlanıyor. Ekim 2016’de beyaz perdede gösterilmesi hedeflenen filmin 10 kahramanının kısa hikayeleri şimdiden okunabilmekte. Belgeselde konuşanlardan bazılarının hikayeleri şöyle:

Karabina, 21

Üçüncü sınıfa gidiyordum. Yanımdaki oğlanı öyle çok seviyordum ki artık içimde tutamadım. Bir gün ona mektup yazdım. O mektubu sınıf öğretmenine vermis, öğretmen de müdüre. Beni müdürün odasına çağırdılar, baktım annem de orada, kaçtım okuldan. Akşam kendimde güç bulup eve geldim. Babam “ Oğlum, oku şu mektubu yüksek sesle” dedi. Okumaya başlayınca o da el sopasıyla vurmaya başladı. O kadar sert dövüyordu ki, nefes alamayacak gibi oldum. Yere düştüm, benden 10 yaş büyük ağabeyim geldi, bir dayak da o attı. O gece sırtımda sandalye kırdılar, o sandalye hâlâ bizim evde duruyor. Anneme yaklaşması için izin vermediler ben yerde yatarken. 10 ay evde hapis tuttular. Ben özgürlüğün değerini o gün anladım. 

Elvira, 25

Bir kadına âşık olduğumu hissettiğimde şaşırdım, daha önce kadınlara karşı bir şey hissetmemiştim, hayatımda hep erkekler vardı.  Bu aşk beni oldukça yordu, sevdiğim kadın yurt dışındaydı. Anneme biseksüel olduğumu anlatmak istedim, anlattım da. En büyük tepki ablamdan geldi. Annemin sağlığı ile oynadığımı, ne istersem yapmamı ama annemin huzurunu kaçırmamamı söyledi. Annemle daha sonra yine konuştum. Ne olursa olsun beni sevdiğini söyledi. 

Vahan, 49

Uzun süre ‘normal’ insan olmaya, kadınlarla birlikte olmaya çalıştım. Yalandı, sahteydi. Ailem bir gelin istiyordu. Artık bu “iki ruhlu” hayatı yaşayamayacağımı anladım. 33 yaşına kadar kimseyle görüşmedim. Hayatımdan seksi çıkardım. En sonunda aileme kim olduğumu söylemeye karar verdim. Babam hiçbir şey demedi. Annem “kimseye söyleme” dedi ama kendi kız kardeşime dedim. Beni çok seven kızkardeşim bana bir e-posta göndererek, zararlı olduğumu, özellikle çocuklarından uzak durmamı söyledi. Artık iyi bir dayı değildim.

Gayane, 27

İlk hatırladığım günden beri erkek çocuklarla top oynadım hep üstüm başım çamurdu. İlkokulda çocuklarla aşklar olurdu, erkekler benden hoşlandıklarını söylediklerinde şaşırırdım... Daha da büyüyünce herkes özel hayatını anlatmaya başladı, bu benim de bir hayatım olması gerektiği anlamını taşıyordu. Ben onlar gibi değildim, olamıyordum. Bazen acaba bu bir gençlik isyanı mı diye düşündüm. Biri kotunu kesiyor, diğeri sokaklarda bira içiyordu, belki bu da benim düzene karşı gelme tarzımdı. Daha sonra böyle olmadığını anladım. Kendimi olduğum gibi kabul etmeli, çatışmamalıydım.

Armen, 25

Eşcinselik nedir bilmiyordum, dolayısıyla erkeklere olan ilgimi, bir hastalık, bir yanlış olarak görüyordum. Toplum böyle insanların tedavi görmesi konusunda baskılar yapıyor. Tedavi olmaya kalkmadım ama “bırakmaya” çalıştım. Hep kendime söz verdim, “Erkeklere bakmayacaksın! Onlara aşık olmayacaksın!” diye kurallar koydum. Düzelmedi. Bir gün annemle skype üzerinden konuşuyorduk. Niye durmadan LGTBİ konulari ile ilgilendiğimi sordu. Artık dayanamadım, ben geyim dedim. Telefonu kapattı ve sonra “artık oğlum yok” diye bir mesaj attı. 

Sevag, 27

Çocukken sakızların içinden yarı-pornografik fotoğraflar çıkardı. Kadın fotoğrafları çıktığında üzülürdüm, erkek olsun isterdim. 16 yaşında herşey netti benim için. Odama gey sanatçıların posterlerini asıyordum. Annem bir gün “Yoksa sen de mi geysin?” dedi. “Ne olur ki?” dedim. Ağlamaya başladı. “Onları öldürmek lazım, sıçanlar kadar iğrençler, hepsi yakılmalı, ben başkalarının çocuklarıyla dalga geçiyorum, sen gey değilsin” dedi. Ona tersini, yani gerçeği söyleyemezdim. Yıllar sonra konuştuğumuzda özellikle böyle konuştuğunu, kimse benden şüphelenmesin diye böyle yaptığını söyledi.




Yazar Hakkında