8. Uluslararası Hrant Dink Ödülleri sahiplerini buldu

2016 yılı Hrant Dink Ödülleri 8. kez sahiplerini buldu. Ödüller, Türkiye’deki insan hakları mücadelesinin sembol kurumlarından olan Diyarbakır Barosu ve çocuk evliliklerine karşı çalışan ve çocukların eğitimi için mücadele yürüten Malavi’li kadın aktivist Theresa Kachindamoto’ya verildi.

UYGAR GÜLTEKİN 

GÖZDE KAZAZ

Hrant Dink Vakfı tarafından, Hrant Dink’in doğum günü olan 15 Eylül’de verilen, Uluslararası Hrant Dink ödülü 8. kez sahiplerini buldu. Ödül töreni bu yıl Kurban Bayramı nedeniyle 22 Eylül’de Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde yapıldı. Çok sayıda davetlinin katıldığı ödül töreninde açılış konuşmasını Jüri Komitesi Başkanı Ahmet İnsel yaptı. Ödül törenini oyuncu Ece Dizdar sundu. Gecede Mehmet Erdem, Bajar ve çoğunluğu İstanbul’da yaşayan Suriyelilerden oluşan İstanbul Oryantal Mozaik Korosu sahne aldı.

‘Çok daha karanlık bir dönemdeyiz’

Ödül Komitesi Başkanı Ahmet İnsel gecenin açılış konuşmasını yaptı. İnsel konuşmasında şunları söyledi. 

“Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden neredeyse 10 yıl geçti. Onun katledilmesinin de bir parçası olduğu 2007 yılının kanlı ve gergin ortamından çok daha karanlık bir dönemdeyiz. Menfur darbe girişimi başarısız oldu ama hukuk devletinin her yönden askıya alındı. Olağanüstü Hal Rejimini hayata geçirmeyi iktidara lütfetti. Gerçekten suçlu olanın yanında on binlerce kişi herhangi bir yargı kararı olmadan gözaltına tutuluyor. Yüzlerce gazeteci, akademisyen, avukat, öğretmen, sanatçı, insan hakları savunucusu ve kısacası otoriter rejimin olağan şüphelileri, tutuklu, işten atılmış ve seyahat özgürlüğü kısıtlanmıştır. Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Altan gibi mücadelelerini Hrant Dink ödülüyle selamladığımız kişilerin tutuklandığına uzun gözaltı sürelerine maruz bırakıldığını gördük. 2013 yılı Hrant Dink Ödülü sahibi Cumartesi Anneleri Türkiye’nin en uzun sivil itaatsizlik eylemini tam 600 haftadır sürüyor. Böylesi bir dönemde bugün Hrant Dink Ödülü’nün anlam ve önemi artıyor. Şiddetten arınmış adil ve özgür bir Türkiye ve Dünya için mücadele edenlere selam olsun.”

 ‘Tek yok barışı istemektir’

Bu yılki ödülün sahiplerinden biri Türkiye’de insan hakları mücadelesinin sembol kurumlarından biri olan Diyarbakır Barosu’nun oldu.

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi 28 Kasım 2015’te Diyarbakır Sur ilçesinde çatışmalar devam ederken, çatışmalar sırasında kültürel mirasın gördüğü zarar dikkat çekmek için, Dört Ayaklı Minare önünde düzenlenen basın toplantısında, kurşunların hedefi olmuş ve katledilmişti.

Ödülü, Diyarbakır Barosu adına Başkan vekili Ahmet Özmen aldı. Katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ve Baronun eski başkanlarından CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da salondaydı.

Diyarbakır Barosu Başkan Vekili Ahmet Özmen, konuşmasında şunları söyledi: 

“Diyarbakır Barosu kuruluşunda bu yana her tülü iktidar odağının dışında kalarak, evrensel insan hakları ilkeleri doğrultusunda hak ve hukuk mücadelesini yılmadan sürdüren, barışın hâklim kılınması için çabalayan, bu uğurda en değerli üyelerini kaybetmiş bir hukuk kurumu ve sivil toplum kuruluşudur.  Diyarbakır Barosu mazlumun yanında olmayı tarihsel bir zorunluluk olarak görmüştür. Üyelerinin tutuklanmasına işkence görmesine ve hunharca katledilmesine varan ağır süreçler yaşamasına rağmen insan hakları mücadelesinden asla geri adım atmamıştır. Adaletin tecellisi için en doğruyu savunmuş ve ülkenin her yanındaki haksızlıklar uğrayan mağdurların yanında taraf olmuştur. Bütün siyasi mülahazalardan uzak olarak insanlığın en temel gereksinimi olan özgürlükten ve adaletten yana tutum almıştır.  Geçmişten aldığı güç ve Tahir Elçi’den devir aldığı gurur dolu mirasla bugün de mazlumların yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir. Adalet hukuk kardeşlik, barış ve özgürlük mücadelesinde tüm yaşamını adamış ve bu uğurda canın vermiş sevgili baro başkanımız Tahir Elçiyi minnetle anıyorum.

Anne baba eş ve çocuklarının gözleri önünde zorla alınıp işkence tezgahlarından geçirilen veya öldürülerek cesetleri tenha bir yere atılan insanların faillerini bulmaya adanmış bir hayattı Tahir Elçi. Tahir Elçi bu mücadelede asla korkmayan, son nefesine kadar barışı dilinden düşürmeyen, halkların barış içinde bir arada yaşaması hayaliyle güç bulan bir entelektüel ve yılmaz insan hakları savunucusuydu.  Mazlumların tarihi, insanlık mücadelesinin tarihidir. Bu tarih, insanlık için mücadele edip hiçbirimizin unutmadığı ve minnetle andığı insanların tarihidir aynı zamanda. İşte, insanlık tarihine mal olmuş iki kahraman, iki hak savunucusu, Hrant Dink ve Tahir Elçi. Uzak ve yakın geçmişte ortak yıkımı yaşamış ve mazlum iki kardeş halkın evladı olmalarının yanı sıra, tüm mazlumların yanında yer alarak insanlığın onuru olmayı hak etmişlerdir. Tahir Elçi ve Hrant Dink, halkların belleğinde, ucuz ve ayrıştırıcı söylem ve tavır takınan siyaset odaklarına rağmen Türkiye’deki hakların demokratik bir düzende yaşaması için çabalayan ve hak ve adalet dışında hiçbir ölçü kabul etmeyen entelektüeller olarak yer edinmişlerdir. Onların ölüm emirlerini verenler güçlü miraslarının kaybolacağını ve onları takip etmeyeceğimizi sanarak yanılmışlardır.

Bir buçuk yıldır Şırnak, Sur, Silvan, Cizre, İdil, Yüksekova ve Nusaybin’de yaşanan çatışmalı süreçte başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel hak ve özgürlükler ciddi bir şekilde ihlal edilmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Türkiye’de OHAL ilan edilmiş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi askıya alınmış ve yasama organı devre dışı bırakılarak, kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetilmeye başlanmıştır. Toplumun her kesiminde ciddi bir korku ve endişe hâkim olmuş, hukuk ve kişi güvenliği büyük bir yara almıştır.

Diyarbakır Barosu olarak bir kez daha belirtmek isteriz ki, Türkiye’nin sorunları ancak toplumun tüm kesimlerinin bir araya geldiği, demokrasi etrafında ortaklaştığı bir zeminde, hukuk içinde çözülebilir.

Gelinen noktada Tahir Elçi ve Hrant Dink’in bizlere bıraktığı mirası, korumak bir yana geliştirmek, bugün en temel görevimiz ve tarihsel sorumluluğumuzdur. Bunun tek yolu ise, barış istemek ve barışın tesisi için sesini yükseltmektir.”

Gecede, ‘Işıklar’ adı altında dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de attıkları önemli adımlarla geleceğe dair umudunu arttıran kişi ve kurumların selamlandığı bir video gösterildi. 2016’nın ‘Işıklar’ı arasında 15 Temmuz darbe girişiminde siyasi parti, din, dil gözetmeksizin darbe karşıtı ve demokrasiden yana tavır alanlar da vardı.

Kat etmemiz gereken uzun bir yol var  

Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün diğer sahibi kabile şefi Theresa Kachindamoto, Afrika’nın güneydoğusunda bulunan, kıtanın en yoksul ülkelerinden biri olan Malavi’de yıllardır kız çocuklarının zorla evlendirilmesine karşı çalışıyor, çocukların eğitim hakkını savunuyor. 2003’te 900 bin kişilik bir kabile içinde yapılan seçimi kazanarak kabile reisi olan Kachindamoto, kabilede kız çocuklarını yarısının ‘aileye yük oldukları’ gerekçesiyle 12 -13 yaşlarında evlendirildiklerini görünce sorunu çözmek için mücadeleye başladı. Küçük kızların gönderildiği, cinsellik eğitimi adı altında çocuklara cinsel tacizin yaygın olduğu evlilik kamplarını yasakladı. 50 kabilenin liderlerini, erken yaşta evliliği teşvik eden geleneklerden vazgeçirdi, erken yaşta yapılmış 850 evliliğin iptal edilmesini sağladı. 

Ödülünü, geçtiğimiz sene ödülü alan Kaos GL adına Yıldız Tar ve Michèle Marian’dan alan Kachindamoto, törende yaptığı konuşmada çocukların erken yaşta evlendirilmesine karşı verdiği mücadelenin hikayesini anlatırken, “Bu sorunla mücadele etmek hiç de kolay olmadı. Bu uygulama, pek çok kişi için Malavi’nin en temel gelenek ve göreneklerinin başında geliyor ve toplum tarafından teşvik ediliyordu. Toplumu oluşturan tüm kesimlerin, çocuk evliliklerinin tehlikeleri ve sonuçları konusunda tam olarak bilgilendirilmesi; bu uygulamanın normal olduğu yönündeki, uzun yıllara dayanan genel kanının ortadan kaldırılması gerekiyordu.” dedi. Milletvekillerini, belediye meclisi üyelerini, inanç ve kanaat önderlerini, polisleri, muhtarları, gençlik gruplarını, ilçe eğitim makamlarını ve sayısız aileyi bu sorun konusunda bilgilendirdiğini aktaran Kachindamoto, “Şimdiye kadar başardıklarımızla gurur duyuyorum, ancak daha kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu da biliyorum” ifadelerini kullandı. Kachindamoto, “Bu yolda benimle birlikte yürüyen herkese minnettarım. Umarım çok daha fazla sayıda insan benimle el ele, omuz omuza verip Malavili kız çocukların hakları için mücadele eder. Tanrı hepinizi korusun” ifadelerini kullandı. 

Işıklar

Gecede, ‘Işıklar’ adı altında, dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de attıkları önemli adımlarla geleceğe dair umudu artıran kişi ve kurumların selamlandığı bir video gösterildi.

Gazze’de Al-Qattan Çocuk Merkezi, Ukraynalı bale öğretmeni Tamara’nın girişimiyle ilk bale okulunu açtı.

Diyarbakır’da öğretmen Ayşe Çelik, bir TV şovuna canlı bağlanarak ülkenin doğusundaki hak ihlallerine dikkat çekti.

İspanya’da Badalona meclis üyesi Fatima Talep, eşcinsel bir çiftin nikâhını kıydı.

2014’ten beri İzmir’de mülteci haklarını savunmak için çalışan Halkların Köprüsü Derneği 

Kadın sünnetini yasaklamak için kampanya başlatan ve bunun sonucunda başarıya ulaşan Gambiya’daki Kadınlar İnisiyatifi

Türkiye’deki saldırılara karşı barışın sesini yükselten #BarışaYürüyorum İnisiyatifi 

İngiltere’de oyuncakların cinsiyetçi politikalarla satılmasını engellemeye çalışan Oyuncaklar Oyuncak Kalsın

Amasya’da bir ayı aşkın süredir direniş veren ve direnişleri başarıyla sonuçlanan maden işçileri

Irak’ta IŞİD tarafından kaçırılan Yezidi kadınların kurtarılması için çalışan Ameena Saeed & Khalid Hasan çifti

Saadet Özkan , çalıştığı okul müdürünün 6 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğunu ortaya çıkardı.

Suriyeli yüzücü Ege Denizi’nde su alan botlarını kardeşiyle yüzerek karaya çekip 20 kişinin hayatını kurtardı.

Mevsimlik sebze yetiştiren ve hasatları Mezitli Belediyesi 

Hırvatistan-Slovenya sınırında buluşup tel örgülere karşı çıkmak için teli file yapıp voleybol maçı yapanlar.

Türkiye’nin doğusunda tarafsız haberciliği savunmak için birleşen gazeteciler haber nöbeti.

Farklılıklara rağmen bir arada mücadeleyi şarkılarla gösteren İsrail’den 10 Yahudi ve 10 Arap kadının kurduğu Rana Korosu

Kamboçya’ya taşınıp başkentte aşevi açan ve barakalarda yaşayanlara gıda yardımı yapan Türkiyeli yardımsever @aynebilim

Öğrenci ve öğretmenlerin işaret dilini öğrenmeleri için önayak olan Bosna Hersekli öğretmen Sanela Ljumanovic

Türkiye’nin doğusundaki şiddete son vermek için bildiri yayımlayan ‘Barış İçin Akademisyenler’

Çin’de tüm varlığını harcayarak bir köpek mezbahasını satın alan & burayı köpekleri koruma barınağına dönüştüren Wang Yan

15 Temmuz darbe girişimine karşı eşinin hafriyat kamyonunu alıp komşusu Sema Tutar’la tankların önüne çıkan Şerife Boz

15Temmuz darbe girişiminde siyasi parti, din, dil gözetmeksizin darbe karşıtı ve demokrasiden yana tavır alanlar.

Kategoriler

Türkiye Gündem