Dersim’in güçlü kadınları

Betül Fatime Günday’ın, annesi Ane Hatun’u anlattığı kitabı ‘Adın Perihan Olsun: Diyap Ağa’nın Torunu Ane Hatun’un Hikâyesi’ her satırı ile okuyanları etkileyen, bir günde tüm ailesini yitiren küçücük bir kızın tekrar gücü eline alışının hikâyesi. Bir kere daha bu topraklardaki zulmü ve bu toprakların kadınlarının her daim haykırılması gereken cesaretlerini okuyoruz bu kısa ve güçlü anlatıda. Dersim katliamından kurtulanlardan biri olan Ane Hatun tüm ailesini kaybetmesine rağmen yılmamış, sonunda köyüne geri dönmüş, topraklarının bir kısmını geri almış ve hayatının sonuna kadar da bölgede sevilen ve sayılan biri olarak sözünü dinletmeyi başarmış. 

Ane’den Perihan’a

Ane Hatun, Cumhuriyet’in kurulmasına büyük emeği geçen, Cumhuriyet’in ilk Dersimli milletvekillerinden ünlü Diyap Ağa’nın torunudur. Ferhatuşağı Aşireti’nin reisi olan Diyap Ağa, Cumhuriyetin kurulması için büyük emekler verir vermesine ama neredeyse tüm ailesi 1938 Dersim katliamında devlet eliyle kıyıma uğrar. Kıyımı yöneten generallerden birinin emri ile dokuz yaşındaki torunu Ane’nin adı ‘Perihan’ olarak değiştirir ve Ane ölene kadar Perihan ismini taşımak zorunda kalır. 

Kıyım sırasında kimi zaman vicdanlı insanlara denk gelmesi, kimi zaman şans kimi zaman da babası ve dedesini tanıyanların yardımıyla Ane, kıyımdan kurtulmayı başarır. Velakin daha sonra tüm hayatı mücadelelerle geçecektir. Akrabalarıyla birlikte sürgün gittiği Karacabey’de kendi çabaları ile okula gider ve çok başarılı olur. Hem okuduğu okulun müdiresi hem de Kaymakam’ın yardımları ile ilkokuldan sonra okuyacağı bir yatılı okul bile ayarlanır Ane için. Ancak akrabaları Ane’nin kendilerini sürgün eden devletin kurumlarında okumasını istemezler. Onu Karacabey’den kaçırırlar, bir daha da okula göndermezler.

Henüz on dört yaşındayken babası yaşındaki bir adamla evlendirilir Ane. Daha sonra topraklarına geri dönmeleri emredilince, Dersim’e geri döner ve yavaş yavaş ailesinden kalan mülklerin bir kısmını geri almayı başarır. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Bazen kendi köylülerinden hançer yer bazen de ‘öteki’ bellediklerinin dostluklarını görür. Zamanla güç kazanır ve daha çocuk yaşta zorla evlendirildiği kocasından ayrılır. İleriki yıllarda kendi istediği kişilerle iki evlilik daha yapar.

Ane Hatun çevresinde çok sevilen ve sayılan biri olur, başı sıkışan herkesin derdine çözüm bulmaya çalışır. Devlet erkanı ile ilişkilerini her zaman iyi tutar. Belli ki kendi sorunlarının çözümünün de devletle ile iyi ilişkiler kurulmasından geçtiğini fark etmiştir. Bu durum sol kesimin ise tepkisini çeker ve kendisine ‘devletçi ağa’ lakabı takılır. Devlet ise Ane Hatun’u (yasal ismiyle Perihan Kahraman) ‘güvenilmez’ olarak fişler. Ane Hatun iki tarafa da yaranamamıştır.

Sözlü tarih çalışması

‘Adın Perihan Olsun’ bir sözlü tarih çalışması. Kitabın kızı tarafından yazılması sebebiyle, bu çalışmanın bir ömür sürdüğü söylenebilir. Ane Hatun devletin inanılmaz işkencelerine tanıklık etmiş, o zulümlerin pek çoğunu da bizzat yaşamış bir kadın. Yine de devlet ile kendince bir barış yapmış içinde. Her zaman politika ile içli dışlı olmuş, kimi zaman da bu ilişkilerini kullanarak başı derde girenleri kurtarmaya çalışmış. “Dağlarda ölmeyin, hapishanelerde çürümeyin. Okuyun; kalem, makam sahibi olun. Biz 38’de gördük; devletle savaşmayın. Makam elde ederek devleti siz yönetin”, sözleri ile gençlere öğüt verirken aslında kendi yaşamına da ışık tutar. Bu sözlerin başka düzlemlerde nasıl kullanıldığı ise hepimizin malumu. Ama beğeniriz ama eleştiririz, lakin bu kadın bu düstur ile hayatta kalmış ve kendi topraklarında ağa olmuştur. “Dersim katliamının emrini veren Celal Bayar’ın kızı ve emri uygulayıp Dersim’i bombalayan Sabiha Gökçen” ile aynı salonda bulunup yine de kendisine verilen plaketi alabilecek kadar da güçlü olabilmesinde bu bakış açısının etkisi olduğunu düşünüyorum. 

Ane Hatun’un hikâyesi pek çok tarihi olaya da ışık tutuyor. Resmi tarihin önümüze sunduğu verilerle tarihsel olguların tutmadığını bir kere daha görüyoruz. O nedenle de bu tanıklıklar çok önemli. Aynı acıların bir daha yaşanmaması için bu hikâyeleri yüksek sesle haykırmalı, yaşanan acıları kendi acımız yapmalıyız belki de. Bu toprakların iyileşmesi, topraklara barış ve huzur gelmesi için gereken katarsis belki de bu hikâyelerin herkes tarafından bilinmesi ve anlaşılması ile mümkün olacaktır.  

‘Adın Perihan Olsun’
Betül Fatime Günday
İletişim Yayınları
168 sayfa.