Bir mücadeleci insanın destek arayışı yanıt bekliyor

Toplumun önyargısıyla karşılaşan sığınmacılar için hayat zor. İşin içine bir de hastalık girdiğinde, mağduriyetin ulaşabileceği boyutları tahmin etmek güç değil. Suriye’deki savaş yüzünden yıllar önce yollara düşen ve adını Haig olarak belirttiğimiz genç adam, bu katmanlı mağduriyeti yaşayan insanlardan biri. Kendisi hem sığınmacı hem de HİV pozitif.

İki buçuk yıldır İstanbul’da yaşayan Suriyeli Ermeni Haig’ın hikâyesini dinlemek ağır. Mücadelesi ve gücü inanılmaz. Suriye’deki savaştan kaçan Haig, halen Ermenistan pasaportuna sahip olduğu için HIV pozitif hastalar için gereken tedavisini Türkiye’de hiçbir şekilde alamıyor. Avrupa’ya iltica başvurusu yapmayı isteyen Haig, İstanbul’da sigortasız çalışmak zorunda kalmış, dahası HIV pozitif olduğu için olan işinden de ayrılmak durumunda kalmış. Ülkelerin ve önyargıların kapanına kısılmış bu mücadeleci insan, çıkış yolu için destek bekliyor.  

Suriye’de yıllar boyunca Arapça edebiyat hocası olarak çalışan Haig, hayat hikâyesine şöyle başlıyor: “Ben 2013’te Suriye’den çıktım. Biliyorsun savaştan dolayı çok sıkıntı çıktı ve orada hayata devam etmek zordu. Askerlik sorunları vardı bir yandan. Zorla tutup karakola götürüyorlardı. Gençler için orası tehlikeliydi. Yaşlılara ve kadınlara çok yanaşmıyorlardı ama gençlere çok sıkıntı veriyorlardı. O yüzden Suriye’den çıktım. Kardeşim daha önce Libya’ya gitmişti, orada çalışıyordu. Ben de Lübnan’a gidip, oradan Ermenistan’a geçtim. Ermenistan vatandaşlığı için başvuru yapmıştım, oraya gittiğimde Ermenistan pasaportu da aldım. Planım şuydu: Pasaportu alıp Libya’ya gidecektim, oradan da deniz yoluyla İtalya’ya geçip Avrupa’ya iltica başvurusu yapacaktım.

Libya’da Ermenistan pasaportu aldıktan sonra İstanbul’a geldim. Yerevan’dan Libya’ya doğrudan uçuş olmadığı için İstanbul’dan gidecektim. İstanbul’da birkaç gün kalıp Libya’ya gittim. Sene 2014’tü. Libya da o dönem çok karışıktı. Havaalanında sorun çıktı. Suriyeli olduğumu anlayınca pasaportuma el koydular, denetime götürdüler, beni de saatlerce beklettiler. Gelen giden yoktu, pasaportum onlardaydı, ülkeye girmeme izin vermiyorlardı. İki gün orada kaldıktan sonra sınır dışı edip İstanbul’a geri gönderdiler. O yüzden buradayım. Yoksa amacım İstanbul’a gelmek değildi. Burada cebimdeki son birkaç kuruş parayı da harcadım. Başka Suriyeli Ermeni arkadaşlarım vardı burada, onlar hep İsveç’e gitti. Kaçakçılara parayı ödeyip gittiler. Bazıları deniz yoluyla, bazıları uçakla gitti. Şu an İsveç’teler, durumları iyi.”

İstanbul’da tek başına ayakta durmaya çalıştığını dile getiren Haig, kendisinden daha kötü durumda olan, çocuğu olanların desteğe daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmüş: “Arkadaşlarım henüz buradayken Ermeni Patrikhanesi’ne gittik. Bir kiliseye yönlendirdiler, orada bir hafta kaldık, sonra başka bir kiliseye yönlendirdiler. Bir buçuk, iki aya kadar kiliseye bağlı bir okulda kaldık. Ondan sonra okullar açılacağı için bize çıkmamız gerektiğini söylediler. Sağ olsun oranın ‘dnoreni’ (müdürü) bize ev tutmak için bir miktar para verdi. Biz de gidip ortak bir ev tuttuk. İki kişi kalmıştık, o arada diğerleri İsveç’e gitmişti. Kumkapı’da yaklaşık 10 ay kaldık. O dönemde yurtdışı ticareti yapan bir büroda, ihracat bölümünde tercüman olarak işe başladım. Türkçe bildiğim için iş bulmam mümkündü ama maaş vermiyorlardı. 800, en fazla 1000 Türk lirası maaş veriyorlar. Bununla geçinmek çok zor. Sigorta yapmıyorlar, çalışma izni almıyorlar.

Ondan sonra bir saç ekim merkezinde işe başladım. Hastanede tercüman olarak çalıştım. Araplar buraya saç diktirmek ve estetik ameliyatları için çok geliyorlar. Ben de orada doktorla hasta arasında tercüme yapıyordum. Maaş düşük olsa bile geçiniyordum. Elim ayağım tutuyor, daha gencim, kazanabilirim diye düşünüyordum. Buralarda çok zorluk çektim, nerelerde yattım. İş bulana kadar 10 kişiyle ortak bir evde kaldım. Askerdeyiz gibi düşünelim dedim, gencim henüz diye düşündüm. Neyse o günler de geçti. Şu an maaşımın yarısını Suriye’de, Lazkiye’de yaşayan anneme gönderiyorum. Kardeşimse Libya’da sıkıntı çektiği için Yerevan’a geçti. Oradan da başka bir yere gidecek, çalışmak için. Şu an başvurularını yapıyor. Ve küçük kardeşim burada, o da bir yerde çalışıyor.”

Pasaport sorunu

Ermenistan vatandaşlığı aldığı için sıkıntılar yaşadığını söyleyen Haig, “Libya’dan gelirken çantalarımdan biri kayboldu. O çantanın içinde Suriye pasaportum ve bütün kimlik belgelerim vardı. Mecbur İstanbul’a Ermenistan pasaportuyla giriş yaptım. Böyle giriş yaptığım için bana Ermenistanlı olarak bakıyorlar. Ancak Ermenistan pasaportumun içinde Suriyeli olduğum açık şekilde yazıyor. Pasaportumda doğum yerimin ve ikamet adresimin Suriye olduğu açık bir şekilde belirtilmiş. Bu pasaport aslında on yıllık bir seyahat belgesi. Yine de onu gösterince, Ermenistanlı olarak gözüküyorum buradaki sistemde, o yüzden de hiçbir desteğe kavuşamadım, hep Ermenistan pasaportlu olduğuma vurgu yapıyorlar. Ermeni’yim evet, ama Ermenistan’dan sadece bir pasaport aldım, aslen Suriyeliyim. Orada devlet bize yardım olsun diye pasaport vermiş. Bunun bir sakıncası olacağını bilseydim zamanında almazdım” diyor.

HIV pozitif olduğunu tesadüfen öğrendiğini söyleyen Haig, o zorlu süreci şöyle anlatıyor: “Hastanede çalıştığım zaman bize bazı testler getirdiler. Böyle kart gibi, bir damla kan koyuyorsun HIV olup olmadığını öğreniyorsun. Biz öylesine denemek için yaptık, bir nevi oyun gibi. Derken benimki pozitif çıktı. Hiçbir sağlık şikâyetim yoktu, bugüne kadar hiçbir olumsuzluk hissetmedim. Çok fazla ilişkim de yoktu. Ama biliyorsun, her genç gibi ilişki de yaşıyorum. Bu da bir suç değil sonuçta. Şok oldum, hemen laboratuvara gittim, tahlilleri verdim. Arayıp tahlillerin şüpheli çıktığını söylediler. Başka testler gerekiyormuş, tekrar testler yapıldı. Bütün bunların masrafını da ben karşıladım. Testlerden sonra pozitif olduğumu kesin olarak öğrenmiş oldum. Şu an bir şikâyetim yok ama yakında olabilir.

Tahliller şüpheli çıktıktan sonra çalıştığım hastaneden bana baskı yapmaya başladılar. Sonra testleri yaptırıp sonuçları öğrendikten sonra mecburen işi bıraktım. Onlar öğrenseydi beni kovacaktı. İnsanlar bu konuda çok bilinçsiz ve önyargılı. Şu an çalıştığım yerde durumumu kimse bilmiyor.”

‘Son tahliller…’

32 yaşında olan Haig, çaldığı bütün kapıların yüzüne kapandığını aktarıyor: “İnternetten araştırıp ilgili her kuruma başvuru yaptım, mailleştim. Ama hiç biri destek olmadı. Bu bir kerelik veya 10 liralık bir ilaçla olacak bir tedavi değil. Sürekli alman gereken bir ilaç ve de pahalı. Son jenerasyon ilacın fiyatı 2.300 Türk Lirasıymış. Bunu da her ay almam gerekiyor. Yani 1.400TL maaşımla bunu nasıl karşılayabilirim. Gittiğim her yerde Ermenistanlıyım diye kapı yüzüme kapanıyor. Suriye pasaportumu tekrar almak için sıra bekleyeceğim, ayrıca bir harç da yatırmam gerekiyormuş. Durumum çok zor. Ne yapacağımı bilmiyorum.”

Tedavi görebilmek için yasal prosedür gereği oturma ve çalışma izninin yanı sıra SGK’lı olması gerektiğini aktaran Haig, “Bu şartlarda çalışarak bunu nasıl yapacağım?
Tedavi göremezsem sonuç tehlikeli olacak”diyor.

Tedavi görebilmek için yasal prosedür gereği oturma ve çalışma izninin yanı sıra  SGK’lı olması gerektiğini aktaran Haig, “Bu şartlarda çalışarak bunu nasıl yapacağım? Tedavi göremezsem sonuç tehlikeli olacak. Son tahliller de kritik çıktı, doktor hemen ilaca başlamam gerektiğini söyledi. Hâlâ başlayamadım” diyor.

Sorunun çözümünü Ermenistan’da da arayan Haig, maddi sıkıntıdan dolayı oraya gidip tedavi alamadığını belirtiyor: “Ermenistan’da bir kurumla irtibata geçtim. Oraya gidip en az bir ay kalmam gerekiyormuş. İlacı aldıktan sonra bir orada doktorların takibi altında kalmam gerekiyormuş. Ermenistan’a gidip ilacı almaya karar versem bile bunun için para toplamam gerekiyor. Uçak bileti, konaklama masrafı vesaire... Şu an bunu yapacak maddi duruma sahip değilim. Kimseden destek de isteyemiyorum. HIV pozitif olan insanların nasıl algılandığını biliyorsunuz. ‘Aman, uzak duralım’ derler, ‘Kim bilir ne yapmış da bu hastalığı kapmış’ derler. Oysa insan her türlü yakalanabilir bu hastalığa. Virüsü hastaneden de alabilir, belki ben de hastaneden aldım, nereden bileyim. Belki de cinsel ilişkiden bulaşmıştır. Sonuçta şu an önemli olan o değil, tedavi olmam önemli. Onun için de işte araştırma yapıyorum, geç olmadan destek bulmaya çalışıyorum.”

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında