Ahmet İlhan Güler: Hem kendimi hem devleti savunuyorum

Dink cinayeti davasının duruşmasında, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler savunma yaptı. Güler, koruma kararını alması gereken makamın kendisi olmadığını savundu, Trabzon Emniyet görevlilerini suçladı. Güler "Ben devleti savunuyorum" dedi.

UYGAR GÜLTEKİN
GÖZDE KAZAZ

Dink cinayetinde aralarında Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Reşat Altay, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç’in de bulunduğu kamu görevlileri hakkında açılan dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. 

Duruşmaya tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek ve tutuksuz sanıklar Celalettin Cerrah, Reşat Altay,  Ahmet İlhan Güler, Sabri Uzun katıldı. 

Daha önce duruşmalara katılmayan Dink cinayeti tetikçisi Ogün Samast da duruşmaya katıldı.

Ayrıca Tamer Bülent Demirel, Osman Gülbel, Ali Poyraz, Yasin Hayal, Şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç SEGBiS aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı. 

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Sebu Aslangil, Emel Ataktürk Sevimli, Hülya Deveci sanık avukatları da duruşmada hazır bulundu. 

Mahkeme Heyeti Başkanı Canel Rüzgar, mahkeme heyetine iki yeni üyenin daha atandığını söyledi. Böylece Dink davasına bakacak heyetteki hakim sayısı beşe çıkmış oldu. 

Ali Fuat Yılmazer gözaltında 

Tutuklu sanık Ramazan Akyürek mahkemede söz aldı. Akyürek,"Ben ve Ali Fuat Yılmazer, örgüt yöneticiliğiyle yargılanıyorum. Ali Fuat Yılmazer 15 gündür gözaltında, henüz ifadesini alınmadı. Duruşmaya getirilmesi için yazı yazılmasını talep ediyorum" dedi. Mahkeme talebin değerlendirileceğini söyledi. 

Özkan Mumcu tutuklandı

Davanın sanıklarından Özkan Mumcu da SEGBİS’ten bağlanarak, Muş' ta tutuklandığını, silahlı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla yargılandığını ve aynı suçtan ikinci bir yargılama yapıldığını söyledi. 

Koruma tedbirini Trabzon yapmalıydı

Dink cinayeti yaşandığı döneminde İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Ahmet İlhan Güler savunma yaptı. 

Güler'in savunması özetle şöyle:

"Ölüme kasten sebebiyet verseydim savunma yapabilirdim. Koruma sağlanması sürecinde ihmal edilmiş yükümlülüğüm yoktur."

"Koruma, İstihbaratın konusu değildir. Yönetmelikler açıktır. İstihbarata ulaşanlar koruma için süreci başlatır. Bu işlemler için Koruma Şubesi vardır."

"Trabzon'dan İstanbul'a yani bize gelen yazı, Yasin Hayal'le ilgilidir. Osman Hayal sorulmaktadır. Ses getirici eylem ibaresi açıkça öldürüleceği anlamına gelmez. "

"Trabzon İstihbarat Şubesi, bizi araya katmadan, Daire Başkanlığıyla beraber koruma sürecini başlatmalıydı. Yönetmelikler Trabzon İstihbarat Şubesine bu yükümlüğü vermektedir."

“Tehditler alenidir”

"Koruma sürecine engel olmam, konumum gereği mümkün değildir." 

"Adli makamlara intikal eden konular artık İstihbarat'ın konusu değildir. Valilik görüşmesi, Bursa'dan gelen tehdit ve Agos'un aranarak tehdit edilmesi konusu aleni bir durumdur. Koruma için diğer makamlar var. Benim onlara engel olmam mümkün değildir."

“Trabzon'dan gelen yazının gereği yapılmıştır. Bunun yapılmadığını söyleyen müfettişler şu anda tutuklu. Benim görevi ihmal etmediğime dair yargı kararları var.  Trabzon'dan bizden isteneni yaptık. Başka işlem yapamazdık. İstihbarat faaliyeti hassas bir süreçtir."

"Ben zoraki suçlu ilan ediliyorum. Bazı sanıkların örgütsel bağları ortaya konmuş. Trabzon'dan gelen yazıda Dink'in öldürüleceği bilgisi gizlenmiştir. Benim üzerimden devlet mahkum edilmek isteniyor. Ben hem kendimi hem de devleti savunuyorum."

"Ben bu dosyada mağdurum. Ben de bu dosyada mağdur sıfatıyla yer alıyorum".

Vali var MİT var 

Savunmanın ardından Güler'in çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme heyeti, koruma yönetmeliğini sordu. Güler bunun üzerine, "Yönetmelik bize görev ve sorumluluk yüklemiyor. Vali'nin, MİT'in bilgisi var. Valilik görüşmesi var. Tehdit mi edilmiş başka bir şey mi olmuş biz bilmiyoruz. Tehditler, tehdit telefonları yargıya intikal etmiş. Hepsi koruma komisyonunun üyeleridir. Ben tek başıma hepsini etkileyemem."

Güler sorguda ayrıca  Trabzon'dan gelen yazıyla ilgili başka bir işlem yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. 

"Dink'in öldürüceği konusunda İstanbul İstihbarat Şubesine herhangi bilgi gelmemiştir. Herhangi bir yazı gelmedi. Çalıştığım elemanlara da sordum bilgi gelmemiştir."

"'Öldürülecektir' denseydi ne yapmanız gerekirdi?"

Dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olan Ahmet İlhan Güler, savunmasının ardından çapraz sorguda Mahkeme Heyeti’nin sorularını yanıtladı.  

Mahkeme Heyeti Güler’e, İstanbul İstihbarat’ta ayrılma sürecini, Dink’e neden İstanbul tarafından koruma verilmediğini, Dink cinayetinin ardından İstanbul’da yapılan toplantıyı sordu. 

Güler’e Trabzon İstihbarat’tan İstanbul İstihbarat’a gönderilen ve Hayal’in Dink’e yönelik ‘ses getirici eylem’ yapacağına ilişkin yazı soruldu. Güler savunması ve sorgu boyunca ‘ses getirici eylem’ ifadesinin Dink’in öldürüleceğine dair bilgi vermediğini savundu. Hakim, “Yazının en son kısmında Hayal’in Mcdonald’s’da eylem yaptığı, şahsın Dink’e yönelik söz konusu eylemi yapabilecek bir durumda olduğu bilgisi var. Böyle birinin Ermenilere yönelik kin beslemesiyle de bir eylem yapacağı anlaşılmaz mı?” diye sordu. Güler ise “Anlaşılır efendim. Bu kişi daha önce eylemi yapmış, yine yapabilir. Ama Hayal’le ilgili bilebileceğimiz bilgi bomba atıp yakalanması. İstanbul özelinde başka hiçbir şey bilme ihtimalim yok” dedi. 

Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı, “Eğer yazı size f4 raporunda geçtiği şekilde, “öldürülecektir” şeklinde gelseydi veya farklı bir şekilde Dink’in öldürüleceği sonucu çıksaydı bununla ilgili ne işlem yapardınız?” diye sordu. Güler, Dink’e yönelik koruma tedbirini verme yetkisinin kendisine olmadığını savundu, Trabzon İstihbarat’ın, İstihbarat Daire Başkanlığı’na yazı göndermesi gerektiğini, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın da İstanbul’a koruma taepli bir yazı yazması gerektiğini iddia etti. 

Dink davası duruşması yarına ertelendi. Saat 10.00'da başlayacak duruşma Dink ailesi avukatlarının sorularıyla devam edecek. 

Kategoriler

Güncel Dink Davası