İstanbul’da Bach rüzgarı

Büyük ilgiyle izlenen ve klasik müzik hayranlarını mıknatıs gibi kendine çeken İstanbul Bach Günleri’nin 13’üncüsü, bu yıl ‘Bach&Love’ (Bach ve Aşk) temasıyla, 7-22 Aralık arasında yapılıyor.

Grand Pera Emek Sahnesi’nde ve İstanbul Deniz Müzesi’ndeki konserlerle, kapsamlı bir program sunan 13. İstanbul Bach Günleri, 7 Aralık Çarşamba akşamı 20.30’da Estonya’dan Glasperlenspiel Orkestrası’nın, ünlü keman virtüözü ve şef Andres Mustonen eşliğindeki konseriyle Grand Pera Emek Sahnesi’nde başlayacak. Orkestra, Johann Sebastian Bach’ın en sevilen eserlerinden oluşan bir seçkiyi ve klavsen konçertosunu seslendirecek. 18 Aralık Pazar akşamı 20.30’da İstanbul Deniz Müzesi’nde sahne alacak olan EUBO (European Union Baroque) Ensemble, Bach, Scarlatti, Handel ve Telemann’ın barok eserlerinden oluşan bir repertuvar hazırlamış. Bu senenin sürprizi ise, 1700’lü yıllarda Gottfried Zimmermann’ın Leipzig’deki kafesindeki, seyircinin içeceklerini yudumlarken büyük ustaların bestelerini dinlediği atmosferin, ‘Cafe Zimmermann’ konseptiyle günümüze taşınması.

Dünyanın en ünlü org ve klavsen virtüözlerinden Benjamin Alard, çağdaş dönemin en iyi barok orkestralarında solo kemancı olarak yer almış ünlü keman virtüözü Fran-çois Fernandez ile 20 Aralık Salı akşamı; birçok ünlü operanın vazgeçilmezi olan Fransız soprano Myriam Arbouz ile ise 21 Aralık Çarşamba akşamı Deniz Müzesi’nde sahne alacak.

François Fernandez’in vereceği kapanış konseri 22 Aralık Perşembe gecesi Deniz Müzesi’nde yapılacak. Hem aşk, hem de yalnızlığın notalarının duyulacağı bu resitalde, Fernandez, Bach’ın ölen ilk eşinin ardından hissettiği yalnızlığı ifade ettiği bestelerini yorumlayacak. Detaylı bilgi ve bilet için: www.biletix.com

Üç kadın, bir trajikomik hikâye

İster ayrımcılık deyin, ister zevk meselesi, ama ben kadınların söyledikleri şarkıları daha çok seviyorum, kadınların yazdıkları kitapları daha büyük bir zevkle okuyorum, kadınların oynadıkları tiyatroları daha bir keyifle izliyorum. Dolayısıyla, üç kadının trajikomik hikâyesinin anlatıldığı tiyatro oyunu ‘Kadınlar, Filler ve Saireler’ tam bana göre. Yunus Emre Gümüş’ün yazdığı, Özen Yula’nın yönettiği oyun, Vahide Perçin, Yasemin Çonka ve Açelya Topaloğlu’nun performanslarıyla renkleniyor. Bu özel isimleri bir araya getiren oyunun yapımcısı ise Can Kahraman. Komşu oldukları halde birbirine yabancı olan üç kadının, komik ve trajik varoluş mücadelesini konu alan ‘Kadınlar, Filler ve Saireler’, onların, erkeklerle ve yaşamla baş etme yöntemlerini mizahi ve vurucu bir dille anlatıyor. Birbirimize kenetlenmeden olayların içinden zor çıkacağımız gerçeğinin altını kahkahayla çizen oyunda, sadece rüyada ya da gündelik hayatın minicik bir ayrıntısında bir araya gelen bu kadınların yan yana ama ayrı ayrı çektikleri, erkeklerden kaynaklanan acılara tanık oluyoruz. Bu kadınların seçimleri o an için seyirciyi güldürmeyi başarırken, aynı zamanda erkek egemen, ‘modern’ dünyadaki yaşantı üzerine düşünmeye de itiyor. Kadınca çözümlere mizahi bir bakış sunan iki perdelik oyun, 29 Kasım Salı akşamı 21.00’de İstanbul BKM ve 11 Aralık Pazar akşamı 19.00’da Mall of İstanbul MOİ Sahne’de.

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik



Yazar Hakkında