KARİN KARAKAŞLI

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA

Haksız tahrikte yeni eşik

Mahkemeler adalet dışında her şeyi çağrıştıralı beri, basına yansıyan iddianameler ve savunma beyanları da sosyolojik araştırma konusu olmaya aday. Siyasetçisi, avukatı, gazetecisi, yazarı, sayısız muhalif ismin ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ diye, kerameti kendinden menkul bir gerekçeyle tutuklanabildiği bir düzende, en soğukkanlı katiller de ‘haksız tahrik’ denen başka bir garabete sığınabiliyor.

Haksız tahrik özellikle kadınlara, eşcinsellere ve translara yönelik cinayetlerin ayrılmaz bir parçası. Kendisinden bağımsız bir hayat kurmanın mücadelesine girişmiş eski eşini, eski sevgilisini ya da yeni rastladığı bir kadını katlettikten sonra “Namusuma dokundu, erkekliğime laf söyledi” gibi cümleler sarf edebiliyor erkekler. Mesele şu ki, kale alınıyorlar.

Trabzon’da geçen yıl, sosyal paylaşım sitesinden tanışarak buluştuğu trans kadın Tutku Linda’yı, 31 Ağustos’ta öldüren Vedat T.’nin yargılandığı davayı da hatırlayalım. İlişkiye girmek için Trabzon'a geldiğini söyleyen Vedat T., yanındaki ‘sustalı’ tabir edilen bıçakla trans kadını vücudunun çok sayıda yerinden bıçakladıktan sonra bu kişiye ait kıyafetleri giydiğini ve Giresun’a döndüğünü itiraf etmişti. Gözaltına alınıp emniyette sorgulanan katil, ifadesinde “Çarpık ilişki yaşadım, pişman oldum, öldürdüm” demişti. Mahkeme heyeti de, otopside yüzden fazla kez bıçaklandığı anlaşılan Tutku Linda’nın katilinin cinayeti ‘haksız tahrik’ altında işlediğini ve suçunu kabul ettiğini öne sürerek, Vedat T.’nin cezasını 15 yıla indirmişti.

Sonra bugünlerden, çok yeni bir habere bakıyorum. İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı bir köyde kursa gidemeyen 35 öğrenciye gönüllü olarak ders veren altı kadın öğretmen, misafir olarak kaldıkları konteyner evde tecavüze uğramaktan son anda kurtuldu. Saldırı, kadınların şikâyetçi olup dava açmalarıyla ortaya çıktı. Haftanın belirli günlerinde köyün çocuklarıyla bir araya gelen altı öğretmen, matematik, Türkçe ve İngilizce dersleri vererek 35 çocuğun gelişimine katkıda bulunuyordu. Gece kaldıkları evin kapısı yumruklanan, kaçamasınlar diye ayakkabıları uçurumdan aşağıya atılan, araçlarının lastikleri indirilen öğretmenler, ev sahibinin erkek kardeşinin olay yerine gelmesiyle son anda kurtuldu. Hâkimin saldırıyı basit bir laf atma olarak görmesi, “Sizin orada ne işiniz vardı?” şeklinde yaklaşmasıysa saldırının ikinci bölümüydü.

Buradaki iki anahtar kelime ‘gönüllülük’ ve ‘kadın’ aslında. Düzen gönüllülükten hazzetmez, çünkü bir iş talimat ya da yükümlülük dışında yapmak aleni irade beyanıdır. “Bunu yapmayı seçtim, bunu yapmayı ben istedim” demektir ve bireysel duruş, tahakküm esaslı idare açısından en büyük tehlikedir. Hele de kadının özgür iradesi, bu zihniyet açısından cadılıkla eşdeğerdir. Cadılar da her çağda yakılmak istenir.

Şimdilerde ‘haksız tahrik’te bir de kutsal milliyetçi söylem dönemi başladı. Adana'da 21 yaşındaki Songül Elçil’i boğup kafasına çekiçle vurduktan sonra altı parçaya ayıran katil zanlısının ifadesine ulaşıldı. K., ifadesinde, bir arkadaşıyla kahvehanede otururken adını bilmediği genç kadının yanlarına geldiğini ve “Açım bana yemek verin, üşüyorum, burada biraz oturabilir miyim?” dediğini söyledi. K. “Ben de acıyarak içeri aldım daha sonra da börek sipariş ettim. Bu arada kadının gözü mordu, onun için de kahvehanede bulunan merhemi getirip gözüne sürdüm.” Arada genç kadının uyuşturucu kullandığını iddia eden Fatih K., kadının kendine geldikten sonra PKK ile ilgili konuşmaya başladığını ileri sürerek şöyle konuştu: “Uyuşturucu içip kendinden geçtiği için kadını kendi kaldığım yere götürmüştüm. Burada kalktıktan sonra bana ‘Ben iki-üç yıl dağda kaldım, PKK size az bile yapıyor. Biz eninde sonunda Kürdistan’ı kuracağız’ dedi. Ben de buna çok sinirlendim, öfkelendim. Kendisine karşı çıkınca aramızda kavga çıktı. Kavgada kendimi kaybedip elimle boğdum. Artık titremeye başladığında bırakıp çekiçle kafasını vurarak öldürdüm.” Sonrasında aynı soğukkanlılıkla kadının ölü bedenini parçalara ayırma tasvirleri var.

Haksız tahrik söyleminin içinin nelerle doldurulduğu, milliyetçilik, militarizm, faşizm, cinsiyetçilik ve heteroseksizmin bir ve aynı kaynağın parçaları olduğunu ortaya seren, ibretlik bir veridir. Bu sebeple hepsine bir ve aynı anda karşı çıkmak gerekir. Hele de HDP binalarının kundaklandığı, vekillerin, partililerin dalgalar halinde tutuklandığı bu zamanda...