İsyana sürükleyen bir sınıf çatışması

Aralarında sınıfsal ayrımlar ve çatışmalar bulunan dört kişinin birbiriyle ilişkisi üzerine kurulan ‘Köpeklerin İsyan Günü’, kurgusu ve konusu itibariyle, son yıllarda yazılmış en güçlü yerli oyun metinlerinden biri.

Yıllar evvel medyatik bir kişiliğin, ünlü bir popçunun çok sevdiği köpeğinin ölümü üzerine yayımladığı yazıyla birlikte, “Köpeklerimizi çok seviyoruz ama kimlere emanet ediyoruz? Hiç tanımadığımız, bilmediğimiz, onları bizim kadar sevmediğine emin olduğumuz kişiler yüzünden ölüyorlar” anafikri etrafında şekillenen bir tartışma çıkmıştı. Ceren Ercan ve Mark Levitas’ın kurduğu Platform’un ilk yapımı olan ‘Köpeklerin İsyan Günü’ adlı oyunu izlerken, Nişantaşı’na taşınmak zorunda kalan Cengiz’in, eşi Suzan’a bakıcı hakkındaki fikirlerini anlattığı sahnede bu tartışma geldi aklıma. Çocukları, bakıma muhtaç aile büyüklerini, köpekleri birilerine emanet ederken, bakıcıyla işveren arasında istemeden de olsa oluşan bu sınıfsal ayrılık, içine paranın girdiği her ilişki için geçerli mi? Veya asıl mesele para alışverişinden ziyade, sınırları pek de belli olmayan ‘sınıf’lar mı? 

Geçen yıl İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyerini yapan, bu sezon da sahnelenmeye devam eden ‘Köpeklerin İsyan Günü’, sınıfsal farklılıklara, varlıklı bir çiftin köpeklerini gezdiren ve evin hanımının annesine bakan çalışanların oluşturduğu dörtgen üzerinden bakıyor. Sınıfsal ayrımın nedenlerine inceden inceye yer veren metin, izleyiciyi güçlü bir neden-sonuç ilişkisi üzerine düşünmeye itiyor. 

Aşağılananın aşağılayıcı tavrı

Eşiyle ve eşinin ailesiyle tanıştığı günden beri, onların ötekileştirici, aşağılayıcı tavırlarına maruz kalan Cengiz, isyanını ancak çevresindeki, kendi gibi daha alt bir tabakaya ait olduklarını düşündüğü insanlara, benzer tavırlar uygulayarak gösterebiliyor. Karakterleri tüm derinliğiyle izleyiciye tanıtan metnin merkezinde de, Kanbolat Görkem Arslan’ın canlandırdığı bu karakter bulunuyor. Cengiz’in öne çıkan isyanının arkasında, eşine ve ailesine duyduğu hayranlık, evlilik hayatı boyunca ezilmiş olsa da, ‘onların tarafına’ geçmiş olmanın getirdiği tatmin duygusu yatıyor. Aşağılanan kendisi olmadığı sürece, Cengiz de eşinin birilerini aşağılamasından hoşlanıyor.

Zuhal Gencer Erkaya, canlandırdığı Suzan karakterinin hakkını fazlasıyla veriyor. Vicdan, merhamet gibi kavramlardan bahsederken, aynı zamanda, sahip olduğu konumu da korumaya çalışıyor. Oyunun çıkış noktası olan, Gustave Flaubert’in ‘Madame Bovary’ romanındaki gibi bovarizm akımına kapılan Suzan’ın, kocasının etkisiyle taşralaşan, başlarda ona yeni ve farklı gelen ancak zamanla onu sıkan hayatı nedeniyle yaşadığı buhranlar da buna işaret ediyor. Oyundaki iki kadın ve iki erkek arasındaki iletişimde ayrımcılık iyice ayyuka çıkıyor. Erkekler arasındaki hırgür ve çatışma ortamının aksine, kadınlar arasındaki statü farkı kendini daha incelikli biçimlerde gösteriyor. Sercan Gülbahar’ın canlandırdığı köpek gezdiricisi, oyunda, mevcut haksızlıkları en açık şekilde dile getiren ve sınıfsal ayrımlara en cesurca karşı çıkabilen taraf. Oyunda anlatılmak isteneni daha çok erkek karakterler ele alıyormuş gibi görünse de, kadın oyuncuların performansı, canlandırdıkları karakterleri yukarı çekmeye yetiyor. Nesrin karakteriyle Elif Ürse, oyunun en sarmalayıcı sahnelerine imza atarken, hikâyenin geneline yayılan soğuk havayı daha içten bir yere taşıyor.

Birbirinin anti-karakteri olan dört kişi üzerine kurulu ‘Köpeklerin İsyan Günü’, kurgusu, yapısı, hikâyesi, karakterleri itibariyle son yıllarda yazılmış en güçlü yerli metinlerden. Yazar Ceren Ercan, geçtiğimiz sezonlarda sahnelenen ‘İstenmeyen’ adlı oyunuyla da dikkat çekmişti. Ercan’ın metninin tek zayıf noktası, ajitasyona ya da abartıya yer vermeden akıp giderken, çok da gerekli olmayan bir yere “O çocuk Kürt mü?” repliğini sıkıştırarak, ayrımcılıktan bahsettiği mesajını, kör göze parmak sokar gibi vermesi. Yönetmen Mark Levitas, cesur ve farklı yaklaşımıyla, Cem Yılmazer’in dekor ve ışık düzenlemelerinin katkısıyla, oyunu mümkün olan en iyi şekilde hazırlamış.

‘Köpeklerin İsyan Günü’, 12 ve 19 Şubat’ta Zorlu PSM Studio Sahne’de izlenilebilir.

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro



Yazar Hakkında