Meme kanserinin tedavisinde anahtar erken teşhis

Özellikle kadınların korkulu rüyası olan meme kanseri, gittikçe yaygınlaşıyor. Her sekiz kadından birinin yakalandığı ve diğer kanser türlerinde de olduğu gibi erken teşhisin hayat kurtardığı meme kanserini, Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Avedis Demir’le konuştuk.

Meme kanseri nedir?

Meme kanseri, her tümörde olduğu gibi burada da meme dokusunu oluşturan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıdır. Bu hücreler bir doku fazlalığı meydana getirir; buna ‘tümör’ deriz. Ancak memedeki her tümör kanser değildir. Yayılma, başka yerlere gitme eylemi gösteren tümörlere kanser, yayılma eylemi göstermeyen tümörlere iyi huylu tümör diyoruz.

Meme kanseri ne sıklıkla görülüyor?

Tüm kanser türlerine bağlı ölümler arasında, meme kanserine bağlı ölümler, ilk sıradaki akciğer kanserinden hemen sonra geliyor. Dünyada her yıl 10 milyon kanser vakasına rastlıyoruz. Bu vakaların %10’u yani 1 milyonu meme kanseridir ve meme kanseri büyük bir halk sağlığı sorunudur. Her sekiz kadından biri, hayatının çeşitli dönemlerinde meme kanserine yakalanıyor. Gelişmiş ülkelerde meme kanserine yakalanma oranında sabit bir artış görülüyor. Bunun sebebi, gelişmiş ülkelerde kadınların çocuk doğurmayı ertelemesi, az sayıda çocuk sahibi olmaları ve emzirmekten kaçınmaları.

Meme kanseri erkeklerde de görülebilir mi?

Meme kanseri asıl olarak kadınların hastalığıdır ama erkeklerde de, çok nadir olsa da, görülür. Her meme kanserli 100 kadın hastaya karşılık, meme kanserli bir erkeğe rastlanır. Yani %1’lik bir oran söz konusu. Erkeklerde meme kanserine daha ileri yaşlarda, 60 yaşından sonra rastlanıyor.

Bu kanser türünde ne gibi risk faktörleri var?

Birçok risk faktörü var. Örneğin ileri yaş bir risktir. Meme kanseri ileri yaşlarda daha fazla görülür. Şehirde yaşam etkilidir. Anne ve kız kardeşte meme kanseri varsa, bu da bir risktir. Çünkü meme kanseri irsîdir. Öte yandan, geç yaşta doğum yapanlarda meme kanseri görülme riski, erken yaşta doğum yapanlardan daha yüksektir. Emzirmemiş kadınlarda görülme riski de, emzirmiş kadınlardan daha yüksektir. Yani emzirme, meme kanseri riskini düşürür. Az doğum yapanlarda risk, birden çok doğum yapanlara göre daha yüksektir. Doğum kontrol hapı kullanımı, uzun süre östrojen alımı, kötü beslenme, şişmanlık, alkol, sigara, iyonize radyasyon ve elektromanyetik alanlar gibi çevresel faktörler de meme kanseri riskini yükseltiyor. 

(solda) ayakta muayene, (sağ altta) yatarak muayene ve elle muayene

Kanserli memede ne gibi bulgulara rastlanır?

Meme kanserinin en sık görülen bulgusu kitle, yani çoğunlukla memede ve kimi zaman da koltuk altında şişliktir. Vakaların %65’inde, kadınlar bizzat kendileri memedeki şişliği banyo yaparken veya giyinirken fark ederler. Vakaların %15’i ancak hekim tarafından tespit edilebilir. Memedeki tümör bazen ağrılı olabilir ancak çok defa ağrısızdır. Yani ağrısız bir şişliği kanser değil diye atlayıp geçmek olmaz. Dolayısıyla memelerinde kitle hisseden hastalar vakit geçirmeden hekime başvurmalıdır, çünkü şişlik büyük boyutlara ulaştıkça tedavi şansı azalır.

Meme kanseri vakalarında rastlanan bir diğer bulgu ise, memede büzülmedir. İleri evrelerde memedeki şişlik yani tümör büyük boyutlara ulaştığında büzülmeler meydana gelir. Ayrıca tümörün, memenin lenfatiklerini tutup içini doldurduğu durumlarda meme cildinde portakal kabuğu görünümü dediğimiz bir bozukluk da görülebilir. Meme cildinde kızarıklık gördüğümüz durumlarda ise karşımıza inflamatuar meme kanseri çıkar. Bu kanser türünde meme cildinde yaygın bir kızarıklık görülür ama lohusa yani emziren bir kadının meme cildinde de hijyen yetersizliği nedeniyle benzer kızarıklıklar görülebilir. Dolayısıyla her kızarıklık meme kanseri belirtisi değildir. Vakalarda rastlanan başka bir bulgu da içe çökmedir. Tümör hücreleri ilerleyip meme dokusu içinde bulunan bağ dokusuna tutunduğunda, meme cildinde çökmeler oluşur. Meme başı içeri çekilebilir. Ancak bu doğuştan da olabilir. Meme başında akıntılar görülebilir, bunlar şeffaf ya da kanlı olabilir. Ancak bu, kanser olan memede kanlı akıntı, kanser olmayan memede şeffaf akıntı görülür anlamına gelmez. Her akıntı kanser sebebiyle değildir ama dikkat edilmelidir. Patolojik kaynaklı meme akıntısı genellikle tek taraftan gelir. Son olarak, meme cildinde yaralara rastlanabilir. Bunlar da genellikle ileri derecedeki vakalarda görülür.

Peki, meme kanseri tanısı nasıl konur?

Rutin kontroller asla ihmal edilmemelidir, çünkü meme kanserini ne kadar erken yakalarsak, tedavi etme şansımız o kadar yüksektir. Son yıllarda o kadar iyi teknikler, tedaviler ve ameliyat çeşitleri geliştirildi ki, erken teşhiste, hiçbir sorun olmadan, hastanın memesi dahi alınmadan meme kanseri tedavi edilebiliyor. Meme kanserinin erken teşhisi büyük ölçüde mamografik taramalarla mümkün oluyor. Mamografiye ek olarak, meme ultrasonografisi ve meme MR’ı gibi görüntüleme teknikleri de kullanılır. Meme kanserine erken tanı konabilmesi için 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez kendini muayene etmesi gerekir. Böylelikle kanser ileri aşamalara gelmeden fark edilebilir. 20 yaşını aşmış her kadın, aynanın karşısında ya da yatarak kendi memelerini muayene edebilir. Ellerinin işaret, orta ve yüzük parmaklarıyla memesinin üzerinde fazla baskı uygulamadan, daireler çizerek herhangi bir şişlik olup olmadığını kontrol edebilir. Ayrıca 40 yaşını aşan her kadın iki yılda bir, 50 yaşını aşan her kadın ise yılda bir kez mamografi yaptırmalıdır. Bu taramalara teşvik için gelişmiş ülkelerde, örneğin ABD’de eğer kadınlar belli zamanlarda mamografi yaptırmazlarsa, meme kanserine yakalandıklarında sigorta şirketleri tedavi masraflarını karşılamıyor.

Son olarak, tedavi yöntemlerinden bahsedebilir miyiz?

Meme kanseri multidisipliner bir hastalıktır. Tedavide cerrah, patoloji uzmanı, radyasyon onkoloğu ve medikal onkolog işbirliği içinde çalışır. Son yıllarda bu branşların teknikleri ileri aşamalara geldi, meme kanserini korkulan bir hastalık olmaktan çıkardı. Tedavi yöntemleri vakadan vakaya değişir. Bazen sadece cerrahi müdahale yapılır, bazen cerrahi müdahaleden önce tümörü küçültmek için radyasyon onkoloğa veya medikal onkoloğa yönlendirilir, sonra ameliyat edilir. Tümör çok küçükse meme alınmaz, sadece tümör alınır. Kısacası, son yıllarda meme kanserlerinin erken tanısı ve tedavi yöntemlerinde kaydedilen ilerlemeler, bu hastalığı korkulu bir rüya olmaktan çıkardı. 

Kategoriler

Toplum Sağlık



Yazar Hakkında