Büyük Oruç bize ne söyler?

Paregentan’ın ardından başlayan Medz Bahk (Büyük Oruç) döneminin anlamını Başrahip Zakeos Ohanyan kaleme aldı.

Medz Bahk dönemi Rab İsa Mesih’in Diriliş Yortusu’ndan (Surp Zadig) yedi hafta önce başlar. Kilise babalarımızın kutsal öğretilerine baktığımızda, bu yedi haftalık özel dönemin amacının dua ve oruçla yüreklerimizi sınayıp Rabbin dirilişine kendimizi hazırlamak olduğunu görürüz. Kilise atalarımıza göre, bu dönemde dua ederken ve oruç tutarken aklımıza gelmesi gereken en önemli unsur, Rab İsa Mesih’in çöldeki denenmesi olmalıdır.

Medz Bahk dönemi Paregentan (İyi Yaşam) pazarı ile başlar. Paregentan, Adem ve Havva’nın Aden yani Cennet bahçesinde Tanrı’nın verdiği lütuflara göre özgür, kutsal, rahat, sorunsuz, sakin ve ölümsüz bir yaşam sürdükleri dönemdir. Şeytan, insana günah işleterek bu ölümsüzlüğü yani Paregentan’ı insandan çalmıştır. Şu an insanlık, bahsettiğimiz bu Paregentan’ın dışında yaşamaktadır.

Özellikle Paregentan’da günah ve yanlışlarımız yüzünden gerçek mutluluktan ve dolu yaşamdan yoksun kaldığımızı düşünürüz. İşte bu yüzden Büyük Oruç süresince kiliselerimizdeki Kutsal Sofralar (Surp Seğan) koyu renk perdeyle kapatılır. Bu, bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz hatalar için pişmanlık duymamız gerektiğini hatırlatır bizlere.

Oruçla murad edilen

Bizim de içinde bulunduğumuz Doğu Kiliseleri, Tanrı sözüne dayanarak, insanı bir ruh ve beden bütünlüğü olarak algıladığından, Hıristiyanlığın ilk çağlarından günümüze dek ruhani alıştırmaların yanı sıra bedenin de eğitilip disiplin altına alınması gerektiğini sürekli savundu. Bedenin ruhu, ruhun da bedeni etkilediğini göz önünde bulunduran Kutsal Ermeni Kadim Kilisesi, inananlarına yılın neredeyse yarısını oruç günleri olarak öngörmektedir. Bunlar Araçavorats Bahk (ilk günler orucu), önemli yortular öncesi tutulması gereken haftalık oruçlar, çarşamba ve cuma oruçları ve elbette ki Büyük Oruç’tur.

Kutsal Kitap’ta en eski oruç emirleri Tevrat’ta bulunan Levililer kitabında bulunmaktadır. Fakat oruç, daha yaratılışın başında karşımıza çıkmaktadır. Nitekim Tanrı, Adem’e “Bu ağacın meyvesinden yemeyeceksin” (Tekvin 2.16,17) diyerek onu ‘itaat orucu’na davet etti. Bu oruç emrini tutmayan Adem ve Havva, Aden bahçesinden kovuldular. Günah egemen, insan da ölümlü oldu (Tekvin 2 ve 3). Tanrı, Adem’i Aden bahçesinden kovduktan sonra onun sadece bitkisel gıdalarla beslenebilmesine izin verdi (Tekvin 3.18). Doğu Hıristiyanlarının Medz Bahk süresince sadece bitkisel gıdalar kullanmalarının önemli bir nedeni de bu olabilir.

Tanrı daha sonra Nuh Peygamber’e (Noy Nahabed) özellikle kanlı etin yenmesini yasaklamıştı (Tekvin 9.3,4). Bu arada Ninova halkının katı oruçları da Kutsal Kitap’tan aldığımız bir başka örnektir (Yunus 3.1,10). Kutsal Kitabımızda oruçla ilgili örnekler çoktur (Çıkış 34.28, Tesniye 9.9,18, I. Samuel 7.1,7, Ezra 8. 21,23, II. Samuel 12.16 Matta 6.16, Markos 2.20).

Bu arada, Medz Bahk döneminde çok önem taşıyan başka unsurlar da vardır. Bunlar, yardımseverlik, bağışlayıcılık ve duadır. Mesih inanlısı, özellikle bu dönemde elinde olanın yarısını veya en azından ondalığını ihtiyaç sahibi insanlarla sevgiyle paylaşmalıdır. Bu yönde Der Hisus bizleri ikiyüzlülükten uzak durmaya davet eder: “Sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin”(Matta 6.3). Buna göre, yardım gizlice yapılmalıdır ve asla reklam amaçlı olmamalıdır.

Mesih inanlısı, hiç değilse bu dönemde barışçı ve affedici olmalıdır: “İnsanların suçlarını bağışlarsanız, Göksel Babanız da sizleri bağışlar” (Matta 6.14). Bu arada, bizlerin de birilerinden özür dilemesi gerekebileceği gerçeğini de asla unutmamalıyız. Hem af dilemeli, hem de affetmeliyiz. İnsanlarla aramızda dargınlık, küskünlük, çatışma, kıskançlık, nefret varsa, asla Tanrı’nın huzurunda duramayız. İman ettiğimiz Tanrı’nın Sevgi olduğu gerçeğini asla unutmamalıyız (I. Yuhanna 4.16).

Duanın özü

Mesih inanlısı dua ederken ikiyüzlüler gibi davranmamalıdır, boş tekrarlardan ve dünyevi isteklerden özellikle kaçınmalıdır. Duanın ana konusu ruhsal kurtuluş, arınma, aydınlanma ve Tanrı’nın Krallığı olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, “Babanız Tanrı size gerekli olanı, siz daha O’ndan dilemeden önce bilir” (Matta 6.8).

Bu önemli iman ilkelerini göz önünde bulundurarak, Medz Bahk dönemini en doğru ve en ruhsal şekliyle değerlendirmek, her birimizin ortak çağrısı ve aynı zamanda sorumluluğudur.

‘Arevakal’lar (gün doğumu duası) ve ‘hısgum’larla (kandil duası) daha da zenginleşen ve bereketlenen bu çok özel ve önemli dönemin, tüm halkımıza, kadim Kilisemize, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar ve bereketler getirmesini en içten duygularımla diliyor ve bu yönde dua ediyorum.      

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında