ABD’den bakıldığında Patrik seçimi

İstanbul Patriklik makamı üzerinde dönen, deyim yerindeyse ‘Game of Thrones’ yani ‘Taht Oyunları’, ABD’den özellikle Diaspora’nın kalesi Los Angeles kentinden nasıl görülüyor? Diaspora’nın farklı kesimlerinin liderlerinden edindiğim izlenimleri, farklılık ve benzerlikleri, paylaşalım ve değerlendirelim.

Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Patriklik seçimiyle ilgili yaklaşımları ne kadar farklı olursa olsun hemen her kesim ve şahıs şu konuda hemfikir: Patriklik makamı ve Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ermeniler için sadece geçmişte değil, bugün de çok önemli ve değerlidir. Ulusal değerlerin, gelenek ve göreneklerin korunması ve yaşatılması açısından, bu önemli müessesenin  ayakta kalması ve itibarının korunması çok önemlidir. 

Konuyu daha derinlikli olarak bilenler için Ermenilerin dört ana dini merkezi (Eçmiadzin, Kilikya, Kudüs, İstanbul)  içerisinde, seçim sistemi geleneksel olarak en demokratik olanı olan İstanbul’un bunu sürdürebilmesi ve tüm toplumun güvenini kazanmış değerli bir din adamının Patrik olarak seçilmesi özel bir önem taşıyor.  

Ateşyan’a tepki

Diaspora genelde Türkiye Ermeni toplumunun sorunlarını, uğraştığı zorlukları az çok biliyor. Bu nedenle de Türkiye Ermeni toplumunun liderlerinden beklentileri gerçekçi. Fakat bilindiği gibi Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan üslubu ve eylemlerinden ötürü, ABD Ermeni toplumunun geneli tarafından Ermeni tarihini dolayısıyla kendi tarihini inkâr eden bir kişilik olarak tanımlanıyor. ‘Kraldan çok kralcı’ terimi Ateşyan için ABD Ermeni toplumunda en sık kullanılan ifadelerden birisi. Patriklik seçimiyle ilgili ABD’li Ermenilerden en çok duyabileceğiniz söz: “Ateşyan olmasın da kim olursa olsun!”

Sahak Maşalyan, diğer adaylar gibi fazla tanınan bir Episkopos değildi; tâ ki isyan bayrağını çekip, yeni oluşumun tetiğini çekene kadar. Bu yüzden Episkopos Maşalyan tanındı ve takdir gördü. Ancak maalesef çok kısa süre sonra kafaları karıştıran bir toplantı sonucunda imzalanan protokol ve sonrasında Eçmiadzin’den Katolikos II. Karekin’in devreye girip, protokolü “dini gelenek ve göreneklere aykırı” bularak tüm Patrik adaylarını Yerevan’a çağırması kafaları karıştırdı. “İstanbul Patrikliği özerk bir kurumdur. Neden Eçmiadzin’in müdahelesine göz yumuluyor?” gibi tenkitler başladı. “Acaba Sahak Maşalyan Eçmiadzin’in adayı mı? İstanbul’daki ‘taht oyunları’nda daha büyük tahtın parmağı mı var?” soruları sıkça sorulmaya başladı.

Eçmiadzin ile Kilikya arasında her zaman var olan rekabetin üzerine; günümüzdeki Kudüs Patriği ile Eçmiadzin arasında devam eden şiddetli gerilimi de eklersek; Ermeni Kilise hiyerarşisinde önemli bir rolü olan İstanbul Patriği makamına kimin seçileceği  kayda değer bir konu. Bu nedenle Diaspora açısından da ayrı bir anlam ve önem taşıyor.  

1863’ten beri…

Ermeni tarihini iyi bilenler, özellikle 1863 Nizamnamesi’ni ve ona giden süreci iyi tanıyanlar için izlemekte olduğumuz kargaşa tablosu hiç de yabancı değil. Her zamanki gibi ‘amiralar’, esnaf, sıradan halk ve ruhaniler arasında  yaşanan bir kavga. Tek fark bugün nüfusu 65 bine düşmüş olan Türkiye Ermeni nüfusunun o dönemde 2.5 milyonun üzerinde olması ve İstanbul’un pek çok semtinin dışında, 49 vilayetten temsilcilerin Patriklik seçiminde oy kullanmış olması. 

Ermeni toplumunun çok gerildiği, kamplara bölündüğü durumlarda, bazen sürpriz adaylar ortaya çıkıp seçimi kazanabilirler. Bu tip adaylar çeşitli grupların ilk tercihi olmasalar pek çok kişinin pekala ikinci tercihi olabilirler; böylece de ismi üstünde uzlaşılan aday haline gelebilirler. 1950’de yaşanan, Kevork Arslanyan’ın uzun süren değabahlığını takip eden süreçte, en büyük rakibi olan Bahtiyaryan degil, sürpriz aday Arjantin dini önderi Karekin Haçaduryan Patrik seçilmişti. Önümüzdeki seçimde böyle bir sürpriz yaşanabilir mi? ABD Doğu Eyaletleri Dini Önderi (Eçmiadzin’e bağlı olan) Malatya doğumlu Khajag Barsamian çok sevilen ve sayılan bir ruhani lider. Kendisi aday olmadığını söylese de tarih tekerrür edip sürpriz isim olarak öne çıkabilir. Gayet tabii devletin onaylayacağı bir isim Patrik olacak, bu nedenle Diaspora seçime mesafeli kalmalı. Devlet ise halkın güvenini kazanmış bir Patriğin kendi çıkarları açısından da faydalı olacağını görebilmeli.  154 yıl önce II. Abdülhamid’in babası Sultan Abdülmecid’in Ermeni halkının kendi Patriğini kendi iradesiyle seçmesine destek vermiş olması günümüzde Türkiye’yi yönetenler için de örnek olmalı.

Kategoriler

Toplum Kilise Dünya



Yazar Hakkında