BGST’den bir dönem oyunu: Zabel

Zabel Yesayan Ermeni tarihinde çoğunlukla kadın hareketi içinde değerlendirilen bir figür. Ancak Aysel Yıldırım ve Duygu Dalyanoğlu’nun metninde Yesayan’ın genel anlamda siyasi yönüne vurgu yapılıyor.

Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) tiyatro birimi, kolektif bir çalışmayla, ünlü Ermeni aydını Zabel Yesayan’ın yaşamını tiyatro sahnesine taşıdı. İlk kez 2015’te sahnelenen ‘Zabel’ adlı oyunun rejisini ve metin yazarlığını, aynı zamanda başlıca rolleri paylaşan Aysel Yıldırım ve Duygu Dalyanoğlu üstlendi. Yesayan’ın Türkçede yayımlanmış eserleri ve anıları taranarak oluşturulan metin, bir yaşamöyküsü arkaplanında, 19. yüzyıl sonundan 1930’lu yıllara uzanan bir zaman diliminde, Ermeni tarihine dair çok önemli göndermeler içeriyor. Bu kapsamlı ön çalışma sayesinde, Yıldırım ve Dalyanoğlu, canlandırdıkları karakterlerin ruh dünyasını kavrayıp rollerine yansıtabilmişler. Yıldırım’ın ‘Zabel’, Dalyanoğlu’nun ‘Dudu’ rolü ve özellikle Türkiye’de kadın mücadelesinin öncü isimlerinden Sırpuhi Düsap tiplemesi, bunun açık göstergeleri. İkincil rollerde yer alan Elif Karaman, Maral Çankaya ve Nihal Albayrak da, hem oyunculukları, hem de metne serpiştirilmiş Ermenice sözcüklerdeki hatasız telaffuzlarıyla beğeni topladılar.

Yesayan’ın siyasi yönü

Zabel Yesayan Ermeni tarihinde çoğunlukla kadın hareketi içinde değerlendirilen bir figür. Ancak Aysel Yıldırım ve Duygu Dalyanoğlu’nun metninde Yesayan’ın genel anlamda siyasi yönüne vurgu yapılıyor. Oyun, Stalin zulmünün somutlaştığı bir sahneyle başlıyor. Burada sorgu yargıcı Zabel Yesayan’ı hem Ermeni milliyetçiliği, hem de Fransa hesabına casusluk yapmakla itham ederek suçunu itiraf etmeye zorluyor. Konuşmaların satır aralarında, dönemin en popüler komünist şairi Yeğişe Çarents’in de milliyetçilik suçlamasıyla idam cezasına çarptırıldığı aktarılıyor.

Zabel Yesayan’ın son günlerinden bir sahneyle başlayan oyun, geri dönüşlerle çocukluk ve ilk gençlik yıllarından da ilginç sahneler aktarıyor. Bu bölümlerin arkaplanında hem 19. yüzyıl İstanbulu’na, hem de Ermeni halkının içine düştüğü ‘Bağımsız Ermenistan’ ülküsüyle Ermeni halkının bekasını Osmanlı’nın bütünü içinde gören fikirlerin çatışmasına tanık oluyoruz. İlginç bir şekilde, ayrışma ve ülkeyi demokratikleştirme tartışmaları günümüz Türkiye’sinde önemli ikilemlerden biri.

İki perdeden oluşan oyunun ikinci bölümü ağırlıklı olarak 1909 Adana Katliamı’na odaklanıyor. Bu bölümde özellikle İttihat ve Terakki hükümetinin atadığı yeni Adana Valisi’nin eşi ve ABD Adana Konsolosu’nun eşiyle, Ermeni Yetimhanesi adına Zabel Yesayan arasında geçen konuşmalar, dönemin siyasi aklını algılamak açısından çok önemli ipuçları barındırıyor. Sözde, Ermeni yetimlerin yaşam şartlarını iyileştirmek maksadıyla yan yana gelen üç kadın, ilk birkaç cümlenin ardından ne denli karşıt beklentiler ve hesaplar peşinde olduklarını gizlemeye dahi ihtiyaç duymuyorlar.

Son olarak, Yesayan’ın yaşamöyküsü içinde birbirini kovalayan yıllar yeni bir dönüm noktasına varıyor. 24 Nisan 1915 tevkifatlarından son dakikada haberdar olan Zabel Yesayan, polisleri atlatarak bir hastaneye sığınmayı başarıyor.

Oyunun, Yesayan’ın yaşamöyküsü fonunda bütün bir dönemi başarıyla tasvir ettiği söylenebilir. Anlatının etki gücünü artıran unsurlar olarak Ari Hergel’in beste ve düzenlemelerini, Levent Soy ve Zilan Kaki’nin dekor ve ışık tasarımı da belirtilmeli.

Kaçırılmaması gereken ‘Zabel’, 26 Mart, 11 ve 14 Nisan tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Tiyatro Salonu’nda, 10 Nisan’da ise Kadıköy Moda Sahnesi’nde tekrarlanacak. 

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro



Yazar Hakkında