LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Ararat doğdu...

Ararat doğdu... Getirip kucağımıza verdiler. O kadar küçük, o kadar korumasızdı ki, aklıma ona iyi bakmaktan başka şey gelmedi. Sevgiyi, görür görmez âşık olmayı falan bilmiyorum. Bu kadar güzel bir şey sevilmez mi?

Ama aklıma gelen tek şey onu korumak gerektiği oldu. Kendimden çok, karımdan çok, her şeyden çok onu korumam gerekiyor, bunu biliyorum. Babam ve mamam torunları olduğunu göremediler. Nasıl da severlerdi, nasıl da mutlu olurlardı diye düşünüyorum her kucağıma aldığımda. Ama onu çok sevecek bir yayası ve dedesi var. Onların gözündeki mutluluğu görmek insanın suratına aptal bir gülümseme oturtuyor. Zaten bir haftadır üzerimize kusarken, gece boyu ağlarken, tam altını değiştirdiğinde gözünün içine bakarak tekrar altını pisletirken de aynı aptal sırıtma hep yüzünde kalıyor insanın, daha ne olsun.

Ona Ararat adını koyduk. Dağ kadar kudretli, güzel, ulu olsun diye değil. Taşımaktan gurur duyacağı bir ismi olsun istedik. Geldi, hayatımızı değiştirdi. Yeni hayatımın ilk yazısı onsuz olmazdı. Sahip olmaktan en çok gurur duyduğum şeylerden birinde, bu köşede onun adını anmaktan mutluluk duyuyorum. Umarım oğluma iyi bir baba olurum. Aklımda yeni doğmuş oğlumdan başka bir şey olmadığı için bu kadar yazabiliyorum . Bu haftalık beni affedin.

Artık bir babayım. Her sıfat değişebilir. Ama baba olduktan sonra, artık elinizde değildir bu sıfatın değişmesi. Her ne olursa olsun, artık babasınızdır. Babam kadar iyi bir baba olmaktan başka bir arzum yok.

Hoş geldin Ararat, beraber büyüyeceğiz artık...