NAZAR BÜYÜM

Nazar Büyüm

DÖNÜP BAKTIĞIMDA 

Dırdunçk*

Gençliğimde, ‘60’lı yıllarda, ilgi alanımız bir bütün dünyaydı. Türkiye’yi kurtaracaktık, bu kesindi, ama ya dünya? Onu da ele almalı, onu da kurtarmalıydık. Lenin’in Ne Yapmalı kitabını iyi okumalı, iyi anlamalı, yeni Vietnamlar yaratmalı, emperyalizmi çökertmeliydik.  Bu görevdi. Yolu, özeti ve tanımı Enternasyonalizmdi.

Gerçek hayat ve emperyalizm canımıza okudu. Onun özeti ve tanımı Globalizasyon/Küreselleşme idi: Şirketler, ticaret, mal ve sermaye için sınırlar yok, insan için sınırlara tahkim/duvar gerekli…

Derken, dünya ilgi alanımızdan çıkmadı, ama dünyayı kurtarma fikri (tıpkı yaşlandıkça bir çitin üstünden atlamakta önce tereddüt, sonra vazgeçme yaşandığı gibi) gündemimizde solmaya başladı. Zaten memleket , her geçen gün, dünyadan daha çok kurtarılmaya muhtaç bir duruma düşüyordu, düştü.

Tabii, savaşım sürdü, ama bunu da başaramadık. Bugün durum, büyük bir büyük komutanımızın zamanında özetlediği gibi, durum içinde bulunduğumuz durumdur.

Ben oldum bittim mensubu olduğum cemaatten uzak düştüm. Üretme, yeni işler yapma ve hayallerimin tutkusuyla o ölçüde yanıp tutuşuyordum ki, çevrem değişti, muhitim değişti, yolum değişti, hayatım değişti.

Dönüp geldiğimde bugün şöyle bir tabloyla karşı karşıya kaldım:

Karekin Haçaduryan Badriark’ın, Şnork Kalustyan Badriark’ın, Karekin Kazancıyan Badriark’ın, Mesrob Mutafyan Badriark’ın makamında bir Patrik Vekili 9 yıldır oturuyor.

Patrik Vekilliği gelenekte olan bir sıfat, bir makam mıdır, böyle bir paye var mıdır yok mudur, bunu bir yana koyalım. Bir ruhani yıllardır o makamı bu sıfatla ve bu sıfatı kullanarak işgal ediyor.

Onu oraya kim, hangi kurul seçip getirmiş? Ruhaniler Genel Kurulu.

Değabah seçimi, usulde, gelenekte var mı? Var.

“Değabah” ne demek? Bir makamın koruyucusu, patriklik makamının muhafızı mı? Evet.

Değabah seçilen o kişi ne yapar, görevi nedir? Yetkileri elinde toplayarak boşalmış patrik makamına yeni patriğin seçilmesini,  seçim sürecini yönetir.

Bugünkü durumda ne olmuş? (a) Patrik seçilmesine karar verilmiş. (b) Bu amaçla Değabah seçilmesine karar verilmiş. (c) Seçim takvimi belirlenmiş. (d) Alınan karar çerçevesinde patrik vekilinin Değabah ve -isterse, aday olursa- patrik seçilmesinin önü açılmış. (e)  Patrik vekilliğinden istifa ederek ayrılması karar altına alınmış.

Başepiskopos Aram Ateşyan’ı oylarıyla Patrik Vekili seçen/atayan aynı kurul, aday olarak katıldığı Değabah seçiminde ona aynı teveccühü göstermemiş, bir başka değerli ruhaniyi Değabah seçmiş.

Şimdi… Bundan daha net, daha anlaşılır bir şey olabilir mi? Seçimi öyle 23’e karşı 11 oyla değil, 230 milyon oyverenden rakibine göre 3-5 bin daha az oy alan bir ABD başkan adayı, o gün, o akşam, sonucu kabul ettiğini açıklar, rakibini kutlar. Üstelik o kişi dini kurallarla, kilise etiğiyle bağlı da değildir. Gurur, vakar ve ahlak öyle davranmasını gerektirir…

Şimdi bizimki, ‘şartlar olgunlaşmadı,’ diyor. Ne anlamalıyız?

Dengelerden söz ediyor? Ne anlamalıyız?

Bir yandan bir ruhani, Türkiye’den iki kat fazla sayıda Ermeni’nin yaşadığı Almanya’daki başarılı, rahat koltuğunu bırakarak, çare olmak, kilisenin onurunu onarmak, toplumdaki yarılmaya derman olmak arzusuyla gelip aday oluyor; uzak kaldığı ülkesinde teveccüh buluyor; öte yandan  İstanbul’daki Patrik Vekili, yıllar önce kendisini seçen, kendisine bağlı ruhanilerin ona niçin oy vermediklerini, onu niçin seçmediklerini düşünüp idrak ederek özür de dileyip aynı gün istifasını açıklamak yerine “şartlar oluşmadı,” “dengeler bozulur,” gibi yakışıksız, temelsiz gerekçelerle fuzuli işgale devam ediyor.

Ruhaniliği, onun icaplarını bir yana koyalım, insan, insan olarak, insanlığından utanır. Patriklik makamı kutsiyetinin, namusunun, onurunun bizzat o makamı temsil ettiğini söyleyen biri tarafından bu ölçüde ayaklar altına alındığını düşünmek, görmek, zaten dehşet verici…

Bir şey daha var…

Toplum önderliğine soyunan siviller, vakıflar, vakıf yöneticileri de sütre gerisinde, beklemede. Hiç değilse bir bölümü…

Baylar bayanlar! Ne zaman toplum önderi olacaksınız? Toplumun yaşadığı travmalara ne zaman ilaç olacaksınız? Ne zaman seçildiğiniz koltuklardan ayağa kalkıp, yalnız önder değil, örnek de olacaksınız? Ne zaman aynen sizin gibi seçilerek bir göreve gelen kişinin yanında saf tutacaksınız? Kilise, okul çevreleri, halk, cemaat, tek tek bireyler! Ne zaman bu gayr-ı meşruluğa karşı çıkacak, utanca ortak olmadığınızı göstereceksiniz? Ne zaman Ermeni toplumunun demokratik geleneklerini gözetecek, büyük topluma gururla , 1915 kıyımıyla ülkenin ve milletin nelerden yoksun bırakıldığının misalini göstereceksiniz? Ne zaman geçmişten süzülüp gelen geleneklerinize, törenize, ahlaki temellerinize sahip çıkacaksınız?

Öyle görünüyor ki, bütün bu olup bitenler bir tek faninin kahrolası ihtirasından, gözü dönmüş şahsi menfaatinden kaynaklanıyor. Buna ortak mı olacaksınız? “Yeter, çekil!” demek için daha neyi, ne kadar bekleyeceksiniz? 

Öte yandan ruhaniler. Ruhani meclis. Her yönüyle, dini ve idari olarak bağlı bulunduğunuz kişiye kararınızla siz, “Artık yeter, çekil,” dediniz. Sivil yöneticilerin bu ana kadar göstermediği basireti, medeni cesareti siz gösterdiniz.  Ruhaniliğin size yüklediği dürüstlüğün ve dini ahlakın da gereği olarak oylarınızı cemaat yaralarının sarılması umuduna verdiniz.

Sizleri ne kadar tebrik etsek azdır.

Kilise ayinlerinde o parlak libasların altına tertemiz, beyaz bir ‘şabik’ giyilir. O beyaz gömlek temizliğin, saflığın, lekesizliğin, ahlakın sembolüdür. Siz din görevlileri, ortaya koyduğunuz kararlı tutumla, bütün renkler aynı hızla kirlenir lakin birincilik beyaza verilirken, o kirlenmeyi bir başkasının giydiği beyaza bırakıp kendinizi arındırdınız. Bir kez daha şükranı hak ettiniz. 

Değabah seçimi kilisenin bir iç meselesidir. Daha önemlidir, evet, lakin bir ruhaninin Kuzguncuk kilisesinde ayine tayini kadar olağan bir iç meseledir. Bu ikmal edilmiştir. Müteşebbis Heyet seçilecek, patrik seçimi için uygun kanallarla ve uygun biçimde devlete bilgi sunulacak, tarih verilecek, onay alınacaktır. Sonrasında örnek bir demokratik yöntemle seçim yapılacaktır. Ülkenin önünde önemli bir referandum var; ve zaten Patrik seçimi için daha zaman ve yapılacak işler var. 

Gelin elbirliğiyle Değabah’a yardımcı olalım. Onun çevresinde ve yanında yer alarak üstlendiği görevi layıkıyla yapmasına zemin ve ortam hazırlayalım. Unutmayalım ki, sorun Değabah’ın değil, bu toplumun sorunudur. Yaşanan bunca hoşnutsuzluktan, çekişmeden, yarılmadan toplumun kurtarılmasına katkıda bulunalım. Yaralarımızı birlikte saralım, arınalım, sağalalım.

Bize yaraşan budur. Bu olmalıdır. 

*Şikayat