Gençler ve gençleri hayata hazırlayanlar için…

ADALET ÇAVDAR

Bebeklerin en temel özelliklerinden biri bedensel olarak diledikleri gibi davranabilmeleridir. Keyiflerine göre sadece istekleriyle yaşayabilirler. Ebebeynlerin görevi ise o taleplere uyum sağlamaktır.  Bazen yerine getirirler bazense değiştirir ya da dönüştürürler. Sonra yaşlar büyümeye, bebekler çocuk olmaya, genç olmaya başladığında bedensel özgürlük fikirlere yayılmaya başlar. Dünyayı anlamlandırmaya çalıştıkça sıkıştığı yerlerden yeni bir dünya üretir, çocuklar/gençler. Onları, olanları bütün sadeliği ve basitliği ile anlayabilecekleri bir dille anlatmazsanız asla ikna edemezsiniz. Size ikna olmuş gibi davransalar dahi akıllarının içinde mutlaka kendilerince başka bir hikâyeye inanmaya devam ederler. Kendinizi hatırlayın en basiti olarak sizi leyleklerin dünyaya getirdiğine gerçekten inanmış mıydınız? Aklınıza yatmışmıydı bu fikir ya da çok sonra kandırıldığınızı öğrendiğinizde ne hissetmiştiniz?

9. sınıf hikâyesi

Ömer Açık’ın yazdığı gençlik romanı olan ‘Montsuzlar’ bir şekilde adaleti arayan dokuzuncu sınıf öğrencilerinin hikâyesi. Liseye başlamanın hepimizin hayatında bambaşka hikâyeleri vardır. Artık çocukluktan çıkılmış gençliğe adım atılmıştır. Ve bazı adaletsizliklerle tanışma zamanı gelmiştir. Gittiğiniz liseye bağlı olarak değişir hikâyeniz. Liseye başladığınız gün artık bir altlar ve üstler meselesinin içerisine tam manasıyla girmişsiniz demektir. Her okulun kendi içerisinde başka bir adalet sistemi vardır. Yönetimden, öğretmenlerden, eski ve yeni öğrencilerden oluşan…

‘Montsuzlar’da Veysel ve Yelda alfabetik sisteme dahil olmayı redederek başlarlar sistemi sorgulamaya. Gitmeye başladıkları lisenin kendine has ve oldukça havalı montlarına o yıl çıkan bir uygulama  nedeniyle alınan fazla öğrenci sayısından ötürü sahip olamazlar. Çünkü montlar alfabetik sıraya göre dağıtılmaktadır ve albetik sıranın en sonunda olan sekiz öğrenciye verecek mont yoktur. Kendi isimlerinden yaşları gereği ufak ufak rahatsız olmaya başlamış gençler için bir de bu alfabenin sonunda olma durumu ortaya çıkar. İşler neden belli sıralarla yapılır, o sıralar neye göre belirlenir, alfabetik sıra ne demektir ve bu sıralamayı kim koymuşturda onlar arkadaşları gibi o montlara sahip olamazlar diye dertlenirler.

Veysel ve Yelda’nın içine dert olan mesele git gide okulda büyümeye başlıyor. Müdürün karşısına çıkıp işlerin neden böyle olduğunu ve olanın  bir haksızlık, bir sözü tutmama ve adaletsizlik olduğunu savunurken buluyorlar kendilerini. Hiç korkmadan haklarını sormaya ve sorgulamaya başlıyor Veysel ve Yelda. Yelda konuyu ara sıra bir köşeye koymak istese dahi Veysel vazgeçmek istemiyor ve alfabetik sıranın nereden nasıl ortaya çıktığını araştırmaya başlıyor. Beş bin yıl önce bulunan alfabenin insanları bir sıraya sokmak için neden kullanıldığını sorguluyor Veysel. Sonrasındaysa soruları da sorunları da git gide büyüyor. Çünkü uymak zorunda olduğu kuralların çokluğunu, o kuralları ve uygulamaları kimlerin koyduğunu ve bütün bunların neden sorgusuz sualsiz kabul edildiğini sorgularken buluyor kendisini.

Bu arayışı evlerine, sokaklarına, oyunlarına taşıyor ‘Montsuzlar’. Her yerde bir varolma çabası içerisinde büyümeye çalışan gençler herkese karşı direnirken ve soru sorarken buluyorlar kendilerini. Etraflarında bütün kuralları sorgulamasız kabul eden büyüklerde gençlerle birlikte sorgulamaya başlıyorlar hayatlarını ve koydukları kuralları, bilmeden uydukları ve kabul ettikleri uygulamaları…

Veysel’in dönüşümü

Veysel ailesinin yaşadığı adaletsizlikleri de görmeye ve anlamaya başlıyor zamanla. Babası mana kazanmaya başlar hayatında. Bu mana kazanma ve arayışla birlikte yazı giriyor Veysel’in hayatına. Kendini ve düşüncelerini ifade ettikçe yazdıkları yaşıtları için birer manifesto haline geliyor. Hakkını arayanın hakkını bir şekilde alabileceğine insanı inandırıyor ‘Veysel inadı’.

Bir öğretmen olan Ömer Açık’ın hem öğrencilerin hem yöneticilerin gözünden yazdığı bir roman ‘Montsuzlar’. İnsana ilk ne zaman neden ve niçin sorularını hatırlatıyor. Hem gençler hem de gençleri hayata hazırlayan ebebynler tarafından okunması gereken bir roman. İşlenmemiş ve örselenmemiş aklın nasıl çalıştığını unutan aileler için de bir hafıza tazeleme ve kendini hatırlatma romanı. Kendi gençliğinizin nasıl olduğunu hatırladığınızda sizinle ve sizin sayenizde büyüyen gençleri anlamanız daha kolay olur elbette. Bir zamanlar hepimiz aynı sıralardan geçtik ne de olsa.  

Montsuzlar
Ömer Açık
Günışığı Kitaplığı
216 sayfa.