‘Kılıç artığı’ Anjel Açıkgöz’e veda

17 Haziran’da Leipzig’de hayata veda eden Türkiye sol hareketinin belleği Anjel Mari Açıkgöz’ü dostları anıyor. Zakarya Mildanoğlu, Nabi Yağcı, Gün Benderli Togay, Jale Mildanoğlu, Vaçe İhmalyan, Metin Sert, Mustafa Doma ve Nürnberg’teki dostları, yoldaşları Anjel Açıkgözün ardından yazdı.

Anjel Açıkgöz sevgilisi, yoldaşı Hayk Açıkgöz ile buluşmak üzere yeni bir yolculuğa çıktı. Onlar bu toprakların yüz akıydılar. Bir kılıç artığı, bir Ermeni, bir komünist ve bir de kadın olmanın ne anlama geldiğini iyi bilenlerdeniz. Sizler onurlu duruşun, memleket sevgisinin ne olduğunu bizlere öğrettiniz. Ceberrut zihniyetlere, uygulamalara boyun eğmediniz. Ülkülerinizin gerçekleşmesi uğruna ölümü bile göze aldınız.

Sevgili Anjel, Agos olarak  seni yolculamak için ilk anda ulaşabildiğimiz sevgili dostlarımızla küçük bir hazırlık yaptık. Biliyoruz ki daha yüzlercesi de iki kelam etmek isterdi. Anjel’in külleri 20 Temmuz 2017’de doğanın kucağında, toprakta Hayk’la buluşacak. Sevgili Anjel bu yolculuğa çıkışında  yanında olamayacağımız için bizi bağışla. Hayk Abi’ye ve yoldaşlarımıza çok selam söyle. 

Bu topraklar tarih ile yüzleşmenin kıyısına geliyor ancak bir türlü o derin sulara giremiyor. Giremiyor çünkü o sulardan hâlâ kirli kokular gelmeye devam ediyor.

Osmanlı döneminde yaşanan onlarca kırım, katledilen milyonlarca insan, yok edilen uygarlıklar, aradan yüz seneden fazla bir zaman geçse de kendini hatırlatıyor. Cumhuriyetin ilk ve ardından gelen kuşakları bu topraklarda neler yaşandığını daha yeni yeni okuyor, anlamaya çalışıyor. Tarih diye anlatılanların,  öğretilenlerin ne kadar ezbere dayalı ve kanlı olduğu, devletin kendi halklarına karşı ne gibi kötülükler yaptığı adım adım aydınlığa kavuşuyor.

Yüzyılın ilk soykırımına ait gerçekler tozlu raflardan iniyor, artık Ermeni Soykırımı’nın inkârı bir yaraya merhem olmuyor. Cumhuriyetin ana mağdurlarından Kürtler ve sorunları tarihsel bir kırılmanın yeni kapılarını aralıyor. Cumhuriyetin diğer bir mağduru Müslümanlar ise değişim ve dönüşümün aktörlerinden biri olma sınavı ile yüzyüze. Mağduriyetten mağduriyetler yaratmadan, demokrasiye, insan haklarına ne kadar yaklaşabilecekleri ilgiyle takip ediliyor.

Bu toprakların mağdurlarını saymakla bitmez.  Nisan 1915’te bir gecede yargılanıp, karar verilerek, şafak vakti darağacına çıkarılan yirmi Ermeni sosyalistini,  Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Komunistlerin temsilcileri, Karadeniz’de katledilen ‘onbeşler’, Kürt isyanı diye mağaraların gaz odalarına çevrilmesi ve binlerce Kürdün, Alevinin katli de hafızalardan silinmedi. Varlık Vergisi, Aşkale’de taş ocaklarında sürgünde ölen Yahudilerin, zorunlu göçe tâbi tutulan Rumların, tarihten silinmeye çalışılan Ezidilerin, Süryanilerin uğradıkları zulümler  de tarih öncesinin olayları değildir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN  

 

Kategoriler

Dosya Orta Sayfa

Etiketler

Anjel Açıkgöz