Başucumdaki elma

Emektar şarkıcı Onnik Dinkjian çocukluğunun yılbaşı kutlamalarını anlatıyor

PAKRAT ESTUKYAN

Onnik Dinkjian, Ermenice müzik dünyasının en tanınmış, en önemli emektarlarından biri. Aile kökleri Diyarbakır’a dayanan, Fransa’da doğan, uzun yıllardır da ABD’de yaşayan Dinkjian’la, yeni yıl ve Surp Dzınunt yortusunu nasıl kutladığını sorduk.

Çocukluğunuzda yeni yıl kutlamaları nasıl olurdu?

Herkes beni Diyarbekirli olarak bilir. Ancak ben Paris’in banliyölerinden Alfortville’de doğdum. Anne ve babam Diyarbekirlidir. Ancak babam Garabed Milliyan ben henüz bir yaşındayken, annem Zora Milliyan ise altı yaşıma varmadan öldüler. Beni ve kız kardeşim Arpine’yi kirvem Nışan ve Oğida Dinkçiyan’lar büyüttü. Yoksul bir göçmen ailesi olarak çok mütevazı bir yeni yıl kutlaması yaptığımızı söyleyebilirim. Noel ağacı süslemek, ışıklandırmak gibi şeyler bilmezdik. Ama yine de Gağant Baba’nın (Noel Baba) geleceğine dair inancımız vardı. Küçük bir mum yanardı odamızda. O beklentiyle uykuya dalardık yer döşeğinde. Sabah uyandığımızda ise Gağant Baba’nın geldiğini, yastığımızın başucunda bulduğumuz bir elma veya portakaldan, birkaç cevizden anlardık.

Konuklarınız olmaz mıydı?

Ertesi günü, yani yeni yılın ilk günü konuklarımız olurdu. Tüm konuklarımız Diyarbekirliydiler. Ben o yıllarda bütün Ermenilerin Diyarbekirli olduğunu sanırdım. Ya da bütün Diyarbekirlilerin Ermeni olduğunu. Çocukluğumda Diyarbekir Ermenistan demekti benim için. Sabah yastığımızın yanında bulduklarımızı sevinçle konuklara gösterirdik. Bu hediyeler bizim uslu çocuklar olmamızın mükâfatıydılar.

Peki, aşure hazırlanır mıydı?

Evet evet, anuşabur mutlaka bulunurdu. Bir gün öncesinden buğday ıslatılır, hazırlıklar yapılırdı.

Ya daha sonraki yıllarda, yani sizin aile kurduğunuz yıllarda nasıl kutlanırdı yeni yıl?

1946’da, savaştan sonra ABD’ye göç ettik. Kirvem Nışan’ın iki ablası Amerika’daydılar. 22 yıldır onları görmemişti ve çok özlemekteydi. Hep birlikte Amerika’ya göç ettik. İki yıl sonra askere alındım. Terhis olduktan sonra Fransa’dan, Lyon’dan göç etmiş olan bir Ermeni kızıyla, eşim Araksi ile evlendim. Onlar aslen Harputluydu. Nasıl ki ben Diyarbekirlilerle büyüdüysem, Araksi de Harputlularla, Çemişgezeklilerle büyümüştü. O yüzden de bizim yemeklerimizi çok iyi bilirdi. Ne meftuneden mahrum kaldım, ne dolmadan ne de kebaptan. Biz Amerika’da memleketi yaşıyorduk bir bakıma. Tabii artık biz de çocuklarımızla birlikte Amerikalılar gibi yeni yıl kutlamaya başladık. Ağaç süsledik, ışıklandırdık, gücümüz yettiğince hediyeler alıp verdik birbirimize. İşte bildiğiniz gibi. Her yerde olduğu gibi.

Peki, son bir soru, bu yıl için ne programınız var?

(Gülüyor) Söyleyeyim aziz dostum. Bu yıl ben ve Araksi başbaşayız evde. Yine küçük bir mum yakacağız, birbirimizin yeni yılını kutlayacağız ve ‘anuşabur’ yiyeceğiz.