İnsanlığın aynasında bir şair-yazar: Fahri Erdinç

MUSTAFA EMRE 

Yıl 1917. Bundan tam yüzyıl önce. Dünya ve Anadolu savaşlardan yorgun düşmüş. İnsanlık her şeyden yoksun. Böyle bir ortamda doğar Fahri Erdinç. Doğum yeri Manisa, Akhisar’dır. Babası ilkokul öğretmeni, annesi ev kadınıdır. Erdinç, bir yaşındayken annesi veremden ölür.

Ali’nin öğrencisi

İlk ve ortaokulu bitiren Erdinç öğretmen okulundan sonra bir süre ilkokul öğretmenliği yapar. Ankara Devlet Konservatuarı’na girer. Şiir ve öykü yazmaktadır. Öğretmenlerinden birisi de Sabahattin Ali’dir. Şiirler ve öyküler yakınlık kurmasını sağlar. Dramatik yaşamın bir kesişmesidir bu bir bakıma. Çünkü, baskılar sonucu Sabahattin Ali Bulgaristan’a geçmek isterken alçakça öldürülür. Fahri Erdinç ise bir yıl sonra iki arkadaşı ile Bulgaristan sınırını geçer. Her ikisi de, toplumcu-gerçekçi şair ve yazarlardır. Yurt ve insan gerçeklerini yalın, içten bir biçimde dile getirirler. Çünkü, onlar halk için yazmayı seçmişlerdir.

Gerçekten, Fahri Erdinç Türk Edebiyatı’nın altın kuşağında yer alır. Yaşıtları ile birlikte çağdaş Türk edebiyatının oluşum ve gelişimini çizerler: Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oktay Rıfat, Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Cahit Külebi, Aziz Nesin gibi.

Bulgaristan yılları

Fahri Erdinç, bütün duyarlılığına ve uğraşına karşın Bulgaristan’da aradığını, istediğini bulamaz. Birtakım kaygılar taşır. Bulgar yönetiminde ırkçılık sürmektedir. O ise evrensel bir düşünceden yanadır. Kafasında ve yüreğinde taşıdığı büyük dünyanın şiir, öykü ve romanlarını yazar. Bunun yanı sıra ülkesi ile bağlantısını kesmez. Neler olup bittiğini izlemeye çalışır. Bu nedenle haberlerden bile öykü yapma başarısını da gösterir. Çünkü, Fahri Erdinç özü-sözü bir insandır. İçi-dışı birdir. “Yazarın yurdu dilidir” anlayışı ile yazmayı sürdürür. (Üstelik kendisine bir mağazada iş verilmiştir!) Düşünü, umudunu korur. Ancak yüreği Ege’de kalmıştır, kökleri Anadolu’da…

Neydi bu insanların üzerinde kurulan baskı? Bugün herkesin rahatça dile getirdiği düşünceler; insanlığın ortak değerleri: barış, özgürlük, eşitlik, kardeşlik… İnsan kendini insanlığın aynasında görür. Gerçek sanatçının amacı budur: Şiir, öykü olsun, sinema, tiyatro, resim, müzik olsun.

Çünkü, insanlığı izleyen sanatçılar uygarlığı gösterir. Bu değerlerden yoksun insanlar kendi değerini de sürdüremez. Su, hava, aş, ekmek gibi gerekli olan bu değerler insanın hem yüreğini hem de beynini besler. Bu kaynaktan ayrı kalan insanlar karanlık çağları yaşamak zorunda kalır.

Fahri Erdinç, 32 yaşında girdiği Bulgaristan’da çalışır, didinir, ancak yıllar sonra yazarlar birliğine ve yurttaşlığına kabul edilir. Hep bir ikilem içinde yaşamıştır. 69 yaşında iken yüreği durur. Bu duyarlı insanların ancak yüreği vurur, Nâzım Hikmet’i de 62 yaşında iken Moskova’da vurduğu gibi.

Bütün bu koşullara karşın Erdinç yazar, durur. Anılarını da yazar, Türkiye mektuplarını da. Bütün dallarda yazdıkları birbiri ile tutarlıdır. Bir anlamda bütün şiirler ve yazılar birbirini bütünler. Sanatın damarını yakalamıştır çünkü. Bulgarcadan Türkçeye, Türkçeden Bulgarcaya çeviriler yapar, iki ülke arasında bir köprü kurar. Türk şair-yazarları çağırır, etkinlikler düzenler. Yazdıkları ile yaşadıkları hep tutarlıdır. Hep engin gönüllüdür, bencillikten eser yoktur, kendini öne sürmez. Yapıtları hâlâ yaşıyorsa bundandır.

Bunca zaman sonra 

Bugün aradan bunca zaman geçtiği hâlde onu anıyorsak değerini benimsiyoruz demektir. O, Türk yazın sanatında değerini koruyan şair-yazarlar katındadır. Bir zamanlar unutulmaya bırakılsa da değerinden bir şey yitirmemiştir. O, insanlığın ortak değerlerini yakalamış bir sanatçıdır. Yapıtları tanıktır.

Kemal Özer’e yazdığı mektupları okurken bir sözü içimi acıttı. “Benim için ağıt yazan olur mu, kim yazar?” diye soruyordu içtenlikle.

Şöyle bir şey yazma gereği duydum: “Sana ağıtlar değil türküler yaraşır/Çünkü içinde iyilikler güzellikler yarışır/De ki insan olan insan ile barışır/Sana ağıtlar değil türküler yaraşır…”

Değerli şair-yazar Fahri Erdinç’in 100. doğum yılı kutlu olsun.

Fahri Erdinç’in yayınlanan kitapları

Kardeş Evi, Yordam Kitap, Mayıs 2007.

Alinin Biri, Yordam Kitap, Ekim 2007.

Destur Ya Sefalet, Yordam Kitap,
Mart 2009.

Acı Lokma, Yordam Kitap, Aralık 2013.

Kore Nire, Yordam Kitap, Mayıs 2014.

Kalkın Nâzım’a Gidelim, Yordam Kitap,
2. Basım, Mart 2017.