Mor Gabriel manastırı için imza kampanyası

Süryanilerin 'İkinci Kudüs'ü sayılan, din insanı yetiştirip Süryanice'nin ayakta kalmasını sağlayan Mor Gabriel Manastırı'nın arazisinin Hazine'ye devredilmesine karşı imza kampanyası başladı. Süryani Sabro Gazetesi sahibi Tuma Özçelik, Mezopotamya Kültür Derneği Başkanı Tuma Özdemir ve Prof. Cengiz Aktar, manastırın neden kapatılamayacağını anlattı.

Yargıtay'ın Mardin'deki Süryani Manastırı Mor Gabriel'in arazisinin Hazine'ye ait olduğuna karar vermesini protetso etmek için imza kampanyası başlatıldı.

Sanatçı, yazar ve akademisyenlerin de dahil olduğu toplam 300 kişinin imzaladığı kampanya metni:

Türkiye Süryanilerin vatanıdır ve Mor Gabriel Manastırı İşgalci Değildir

'Süryani halkı, Mezopotamya toprakları üzerinde binlerce yıldan beri bütün zorluklara ve kayıplara rağmen varlığını korumuştur. Kurduğu uygarlıklar beşeriyete hizmet etmiştir. Hıristiyanlığın doğuşuyla beraber Hazret-i İsa’nın inancını kabul ederek bu inancın gereğini yerine getirmek için kiliseler ve manastırlar inşa etmiştir. Bu ibadet merkezleri etrafında birliğini güçlendirerek Süryanice eğitimi yapmış ve bilim okulları geliştirmiştir. M.S 397 yılında kurulan Mor Gabriel Manastırında da diğer kilise ve manastırlarda olduğu gibi binlerce bilim insanı ve dinî lider yetişmiştir. Bu anlamda Mor Gabriel Manastırı dinî bir merkez olduğu kadar tarih içerisinde bir üniversite niteliğindedir. Mor Gabriel Manastırı, sahip olduğu bu misyon nedeniyle, Süryaniler için İkinci Kudüs’tür.

Mor Gabriel Manastırı tarih boyunca çok defa saldırıya maruz kalmıştır. Son yıllarda da Manastır, Hazine ile Orman Bakanlığı, diğer taraftan çevredeki bazı Müslüman köylerinin açtıkları davalarla yeniden gündeme gelmiştir. Bu durum, Süryanileri kaygılandırmış ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Yüzlerce yıldan beri sahip olduğu toprakları elinden almak için açılan davalar, bir bir manastır aleyhine sonuçlanmıştır. Ki bu davalardan biri, bazı çevre köylerinin Hazine’ye başvurusu üzerine açılmış ve Midyat yerel mahkemesinin Manastır lehine iki kez karar vermesine rağmen bu kararlar Yargıtay tarafından aleyhte bozulmuş ve 13.06.2012 tarihinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından sonlandırılmıştır. Bu karar ile Mor Gabriel Manastırı, vergisini düzenli ödediği, kendisine ait olan toprakların işgalcisi ilan edilmiştir. Bize göre Yargıtayın aldığı bu karar, devletin Süryanilere yönelik çifte standartlı yaklaşımını teşhir etmiştir. Çünkü bir yandan Süryanilere vatanınıza dönün çağrısı yapılırken, diğer yandan Süryanilere işgalci, yabancı muamelesi reva görülmektedir.

Oysa “Demokratik Açılım” adı altında başlatılan süreç ve bu çerçevede atılan bazı adımlar Süryanileri de bir beklenti içerisine sokarak umutlandırmıştı. Türkiye’de bazı değişimlerin olabileceği, demokratik ve özgürlükçü bir sisteme dönüşülebileceği Süryaniler arasında tartışılırken, Mor Gabriel Manastırına karşı alınan bu karar bir kez daha güvensizliğe neden olmuştur. Süryaniler kimliklerinin tanımlanmasını, cumhuriyet tarihi boyunca yapılan haksızlıkların giderilmesini ve Lozan Antlaşması Md. 37 ilâ 44’ten kaynaklanan ama gasp edilen haklarının verilmesini beklerken, son Yargıtay kararıyla “size burada yer ve hak yoktur” mesajı ile karşılaşmışlardır.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2012 tarihinde aldığı kararı ve Süryanilere karşı yapılan haksızlıkları protesto ediyor, kamuoyunu dayanışmaya çağırıyoruz. Türkiye’nin farklı renklerine ve kültürel değerlerine sahip çıkmak, imha ve inkâr politikalarına dur demek, aynı toprağa vatan diyen halkların kardeşliğini pekiştirmek ve demokratik özgürlükçü bir düzeni kurmak hepimizin ihtiyacı ve görevidir. Bu anlamda vatandaşlarımızı Süryanilere ve Mor Gabriel Manastırı’na reva görülen zulme karşı durmaya çağırıyoruz.'

Nilay Vardar'ın Bianet.org sitesinde yer alan haberine göre, Cezayir Toplantı Salonu'nda bir araya gelen Mardin'deki Süryani Sabro Gazetesi sahibi Tuma Çelik, Mezopotamya Kültür Derneği Başkanı Tuma Özdemir ve Prof. Cengiz Aktar kampanyayı anlattı.

'Süryaniler istenmiyor algısı yarattı'

Tuma Çelik, 1600 yıllık dağın başındaki manastırın ekonomik değil manevi bir değeri olduğunu belirterek 'Mahkemenin bu kararı son yıllarda geri dönmeye başlayan Süryanilerin bu ülkede istenmediği algısını yarattı' dedi.

Çelik, Türkiye'de 1928'e kadar Süryanilerin okulları olduğunu 1930'da ise Midyat'taki Süryani Patrikliğinin Şam'a taşınmak, 1960'larda ise Süryanilerin memleketlerini terk etmek zorunda bırakıldığını hatırlattı ve ekledi:

'Süryaniler son yıllarda biraz iyimserlik görüp buna karşılık verdi ve geri dönmeye başladı. Ancak devlet baktı ki geri dönüyorlar bunun karşısına dikildi. Bu karar da Süryanilere 'kasti' olarak verildi. Biz Osmanlı'daki gibi 'hoşgörü' istemiyoruz; birlikte yaşamak istiyoruz.'

Çelik, imza kampanyasıyla Türkiye'de uzun yıllardır susturulmuş Süryani halkına destek oluşturarak kamuyou yaratmak stediklerini söyledi.

'Süryanilerin Mescid-i Aksa'sı'

Tuma Özdemir, 397 yılında kurulan Mor Gabriel Manastırı'nın Süryaniler için 'Mescid-i Aksa' özelliği taşıdığını belirterek din insanlarının yüzde 50'sinin orada yetiştiğini ve Süryanice'nin ayakta kalabilmesinin de manastır sayesinde olduğunu söyledi.

Cengiz Aktar, Lozan Anlaşması'nda dolaylı azınlık sayılan 'üvey evlat' Süryanilere, Yagıtay'ın verdiği kararla 'Türkiye vatandaşı değilsin' denmek istendiğini söyledi.

'Yeni anayasa Lozan'ın önüne geçmeli'

Aktar, bir yandan Bulgar ve Rumlara ait arsalar iade edilirken bir yandan Mor Gabriel'in geri alınmasının 'inişli çıkışlı' bir politika olduğunu belirterek artık yeni anayasanın Lozan Anlaşması'nın da önüne geçerek azınlıkların yaşadıkları mağduriyetlere bir son vermesi gerektiğini söyledi.

Mor Gabriel Manastırı kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürülmek isteniyor ancak henüz gerekçeli karar gelmedi. Karar 26 Eylül'e kadar gelmezse yasa değişikliği nedeniyle önce Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak gerekecek.

Türkiye'de şu anda yaklaşık 20 bin Süryani yaşıyor; 15 bini İstanbul'da, geri kalanı ise Turabdin Bölgesi denen Mardin ve çevresinde yaşıyor.

Sürecin gelişimine dair diğer haberler için: