Aynı fikirde değilim!

BÜRKEM CEVHER 

Günışığı Kitaplığı’nın yayınladığı Çıtır Çıtır Felsefe dizisinin otuzuncu kitabı ‘Anlaşmak ve Anlaşamamak’ çocuklara çeşitli örneklerle her zaman hemfikir olmanın hiç de eğlenceli olmadığını, asıl eğlenceli ve öğretici olan iletişimin fikir ayrılıkları üzerinden kurulabileceğini gösteren muhteşem bir kitap. 

Ne zaman bu dizinin bir kitabını okusam hep bu kitabı asıl yetişkinler okumalı ondan sonra bu yetişkinlerin çocuk yetiştirmesine, politikaya hatta hayata atılmasına izin verilmeli, diye düşünüyorum. Çocukların zihinleri o kadar berrak ki onlarla her konu konuşulabilir, zor olduğunu düşündüğümüz her konu onlara rahatlıkla anlatılabilir. Sadece nasıl konuşacağımız, bu konuları nasıl anlatacağımızı bilmektir önemli olan. Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe eğitimi gören Brigitte Labbé işte bunu başarıyor. Hem çocuklara felsefenin – dolayısı ile de hayatın – önemli kavramlarını basit bir dille anlatıyor, hem de bunun nasıl yapılabileceğini yetişkinlere gösteriyor. 

Anlaşamamak geliştirir

Sürekli bizimle aynı fikirde olan, dediğimiz her şeyi kabul eden kişilerle bir noktadan sonra iletişim kuramayız. Dişe dokunur bir konuşma yapabilmek için kendi fikirlerimizi savunabilmemiz, karşımızdakinin fikirlerini de dinleyebilmemiz gerekir. Böylelikle bir fikri neden desteklediğimizi etraflıca düşünür, yeri geldiğince araştırır, yeri geldiğinde de o fikri değiştirebiliriz. Ancak bu yolla yeni fikirler, düşünceler oluşur, bazıları güçlenir, şekillenir, bazıları yıkılır, yeni fikirler oluşur.  Sürekli her konuda anlaşan insanlar arasında yapıcı konuşmalar bir noktadan sonra biter. 

Birileri ile diyalog kurup aynı fikirde olmadığımızda bazen düşünme biçimimizi değiştirmek farklı nedenler aramak zorunda kalırız. Bazen bu yeni düşünme biçimleri bize yepyeni kapılar açar, yeni dünya görüşler ve düşünce biçimleri ediniriz. İşte o zaman gelişme olur. Bilimsel düşünce güçlenir, yeni fikirler yeni buluşlar doğar. Ancak o zaman düşüncelerimizi gözden geçirme ve yeri geldiğinde eski düşüncelerimizi terk edip farklı bir bakıl açısını kabul etme cesareti gösteririz. İnsanlar bu şekilde gelişirler, olgunlaşırlar. Beş yaşındaki düşüncelerimiz ile kırk yaşındaki düşüncelerimizin aynı olması ne kadar saçma ise geçen yılki fikirlerimizin tümünü hala savunuyor olmamız da bizim ne kadar dik durduğumuzu değil gelişmeye ne kadar kapalı olduğumuzu gösterir. 

“Bir ülkede siyasi partiler yasaklandığında, bütün gazeteler harfi harfine aynı şeyi yazdıklarında, gazeteciler susturulmaya çalışıldığında, yöneticilerden farklı düşünen insanlar hapse atıldığında, din adamları insanlara farklı fikirlerini ifade etmeyi yasakladığında, büyük tehlikedeyiz demektir. İfade özgürlüğü olmadan diyalog biter, düşünce de öyle,” diyor Labbé. 

Azade Aslan’ın özenli çevirisi ile yayınlanan ‘Anlaşmak ve Anlaşamamak’ öncelikle tüm yetişkinlerin sonra da ebeveynlerin çocukları ile okuması gereken bir kitap. Çocuklarımıza vereceğimiz en değerli becerilerden biri onlara fikirlerini savunabilme ve yeri geldiğinde fikirlerini değiştirebilme cesareti verebilmektir. Çocuklarımız her zaman bizimle aynı fikirde olmak zorunda değil, o nedenle bizim de kendi fikrimizi değiştirme cesaretimiz olmalı. Çocuklarımızla daha yapıcı bir ilişki kurabilmenin en güzel yolu bu bence, ne dersiniz?

Anlaşmak ve AnlaşamamakBrigitte Labbé – P.-F. Dupont - Beurier
Çeviri: Azade Aslan
Günışığı Kitaplığı
40 sayfa.