Bekçiyan'dan Şirinoğlu'na tepki: Yakışıksız beyanlar

Patrik Kaymakamı (Değabah) Karekin Bekçiyan, bir süredir gazetelere "Devlet Bekçiyan'ı istemiyor" şeklinde beyanatlar veren Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bedros Şirinoğlu'na tepki gösterdi. Bekçiyan bu açıklamaların cemaate zarar verdiğini söyledi.

Patrik Kaymakamı Beşepiskopos Karekin Bekçiyan dün öğle saatlerinde facebook hesabından geniş bir açıklama yaptı. Bir süredir çeşitli gazetelere verdiği beyanatlarda "Devlet Bekçiyan'ı istemiyor, onu sildi" şeklinde konuşan Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu'na tepki gösteren Bekçiyan, devletin hiçbir zaman bir sözcüye ihtiyaç duymadığını belirtti. Bekçiyan  "Bu tutum ve beyanlar, değil kendilerine cemaat önderliği gibi sıfatları layık görenlere, kimseye yakışmayan yakışıksız beyanlardır. Kendisine faydası yok, hele cemaate sadece zararı vardır ve olacaktır" ifadelerini kullandı. Bekçiyan'ın açıklaması şöyle:

"Zorunlu Bir Açıklama,

Ben prensip olarak söylenecekleri doğrudan muhataplara söylemenin doğru olduğuna inanırım. Ne var ki, bazen gelişmeler kamuoyuna açıklamayı zorunlu kılmaktadır. Her ne kadar Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’nde ortaya çıkan ve yıllardır süregelen tartışmalı sorunun çözümüne yardımcı olmak amacıyla geldiğim günden bu yana karşılaştığım durum, hatta durumlar, beni hüzün ve şaşkınlık içinde bıraktı ve bırakmaya devam ediyorsa da, susmayı, içine çekilmek istendiğim polemiklerden uzak durmayı tercih ettim. Çünkü sakin ve barışçı bir ruhaniyim; ne konu bir kavga ve çatışma konusudur, ne de kişilerle ve kişiliklerle ilgilidir. Konu, Türkiye Ermenileri’nin İstanbul Kumkapı’daki Patrikhanesi’ne 85. Patriğin seçilmesidir ve bundan ibarettir.

Ben, Karekin Arkyebisgobos Bekçiyan, Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’ne 85. Patriğin seçilmesiyle görevli, seçilmiş Patrik Kaymakamı, yani Değabah’ım. Bu sıfatımla, yeni patrik seçilinceye kadar, Türkiye Ermenilerinin ve Ermeni kilisesi mensuplarının en üst düzeydeki ruhani lideriyim. Şahsıma değilse bile taşıdığım bu sıfata ve makama saygısızlık gösterilmesine tahammül etmem beklenmemelidir. Hele toplum önderliği gibi bir iddiada bulunanların, ama halkıyla uyum ve eşgüdüm içinde bulunmayı tercih etmeyenlerin, bu konuda kat be kat daha özenli olmaları, kendilerinde olduğunu düşündükleri temsil özelliği gerçekten varsa, daha da sorumlulukla ve sağduyuyla davranmaları beklenir. Bu kişiler, farkında olmasalar da, hem devletin imajına ve ciddiyetine, hem de halkımızın devletle ilişkilerine zarar vermektedirler. Ve düzgün, usulüne uygun ilerleyen Patrik seçimini birinci derecede çelmeleyen bir konuma düşmektedirler.
Halkımızın seçme hakkına sahip çıkarak bu tür oyunlara izin vermeyeceğine güven duyuyorum.

Durum, çok açık ve yalın olarak, şöyledir: 
Değabah seçimi teamüle ve geleneklere uygun olarak yapılmıştır. Patrik Genel Vekili sıfatıyla işbaşına gelen Sayın Başepiskopos Aram Ateşyan’ın Ruhaniler Genel Kurulu’nca görevden alınmasını takiben 85. Patrik Seçimini yönetecek Müteşebbis Heyet seçimi Vakıf Yöneticilerinin oylarıyla usulüne uygun yapılmış, seçilen heyet (önce göreve bizzat ve ısrarla talip olan, hemen ertesi gün istifa ederek ayrılan bir üye dışında) işbölümü ve yapılanmasını tamamlayarak göreve başlamıştır. Heyet her hafta toplanmakta, çalışmalarını ciddiyetle ve hızla sürdürmektedir. 85. Patrik Seçimi için tarih belirlenmiş, başvuru İstanbul Valilik Makamı eliyle İçişleri Bakanlığı’na sunulmuştur. Kanunen Türkiye Ermenileri patrik adayı olma yeterliliğine sahip 11 üst rütbeli ruhanimize aday olup olmayacaklarını soran, kararlarını bildirmelerini isteyen yazılar imzamla yazılmış ve gönderilmiştir; yanıtlar beklenmektedir. Aday olma yeterliliğine sahip ruhanilerden biri de benim. Lakin, mevcut mevki, görev ve sorumluluğum, benim daha sürecin başında bu konudaki kararımı açıklamama cevaz vermez. Benim kararımın müspet-menfi hiçbir etkisini üstlerinde hissetmeden, ruhban biraderlerimin öncelikle kararlarını vermelerini gözetmek de benim görevlerim ve ahlaki sorumluluğum altındadır. Zamanı geldiğinde aday olup olmamayı elbette ciddiyetle değerlendireceğim.

"Devlet hiçbir zaman sözcü kullanma ihtiyacı hissetmedi"

Türkiye Ermenileri ve onların Patrikhanesi tarih boyunca daima kanuna ve nizama uygun davranmışlar, devlet ile uyum ve eşgüdüm içinde olmuşlardır. Gerek Osmanlı Devleti, gerekse T.C. Devleti cemaatimiz ve patrikhanemizle ilişkilerinde hiçbir devir ve dönemde bir aracı, bir sözcü kullanma ihtiyacı içinde olmamışlar, görüşlerini, mesajlarını ve telkinlerini doğrudan muhataplarına iletme kanallarını daima açık tutmuşlardır.
Bugün kilisemizin ve cemaatimizin ruhani önderliği de bu anlayış ve beklenti içindedir. Sorunlarımızı söylentiler, dedikodular ötesinde, ciddiyetle ve samimiyetle ele almalıyız. 
30 Ağustos 2017 resepsiyonuna Patrikhanemizin ve benim davet edilmememiz eğer bir gözden kaçma değilse, toplumumuzda sorumluluk taşıyanların sorumsuz beyan, tutum ve davranışlarıyla yaratmaya uğraştıkları kargaşa yüzündendir. Ermeni Cemaati ve Patrikhanemiz büyük toplumun önemli bir unsuru olarak sıfatı ne olursa olsun birkaç mensubunun böylesi davranışları sonucunda rencide edilmemelidir.
İsim vererek zaten yıpratılmış, örselenmiş cemaatimizi ve cemaat içi ilişkileri daha büyük müşkülat içine sokmak istemem. Ne var ki, şartlar, kimi zaman, ve ne yazık ki, ülkeme geldiğimden beri çoğu zaman açıklamalarımı daha açık yapmaya zorluyor. Hatta an geliyor, isim vermek, kişileri teşhis ve teşhir etmek zorunlu oluyor. Bu, beni mutlu eden bir durum değildir. Şu an öyle bir durum, öylesi bir mutsuzluk yaşıyorum.

"Şirinoğlu'nun açıklamaları zarar veriyor"

Konu Sayın Bedros Şirinoğlu’nun Agos gazetesine verdiği, benim görüşüm sorulduğu için haberim olan yeni bir demecidir. Aslında açıklamaları yeni değil, Jamanak gazetemizde enine boyuna yazmış söylemiş. Ama nedendir bilinmez, aynı şeyleri büyük bir iştahla durmadan tekrarlıyor. Hem de evire çevire, değiştire değiştire. Gün geliyor, “Devletin sizinle problemi yok,” diyor, gün geliyor, “Devlet Bekçiyan’ın üstünü çizdi,” diyor. Devlet adına konuşan bir murahhas ise, devlet bu kadar sık karar değiştirmeyeceğine göre, Sayın Şirinoğlu bir karar vermeli, devlet kendisine ne demiş, niçin ona söylemiş, bir ulağa, aracıya koca devletin ihtiyacı var mı, bunları düşünmeli, gözden geçirmeli. Bu tutum, bu tablo kendisine yaraşıyor olabilir, ama Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışmaz, bunu hassasiyetle dikkate almalı. “Onu ben getirttim,” gibi beyanlara ihtiyaç duymayacak bir konumda olmalı. Kaldı ki, devletimizin bu ölçüde güvendiği, tamamen bir cemaat içi mesele olan patrik seçiminde mesajlarını kendisi kanalıyla ilettiği bir zatın, devletimizin ‘üstünü çizdiği/çizeceği’ bir ruhaniyi VIP muamelesiyle karşılaması kendisini de töhmet altında bırakabilir, kendisi de devlet nezdindeki iddia ettiği konumunu tehlikeye atıyor olabilir. Aman, dikkat!

Bunlar yakışıksız, gereksiz, üzücü durumlar. Beni görme, bana ulaşma kanalları her zaman açık. Böyle uluorta ağzına geleni söyleyen sözler doğru değil, kibarca ve şık değil. Beni bir yana bırakın, kendisinin bizzat talip olduğu, benim seçtiğim, ertesi gün haber verme nezaketi göstermeden istifa ederek ayrıldığı, tümüyle usule ve teamüllere uygun seçilmiş meşru Müteşebbis Heyet mensuplarını zan altında bulunduracak beyanlar kabul edilemez.
Bu tutum ve beyanlar, değil kendilerine cemaat önderliği gibi sıfatları layık görenlere, kimseye yakışmayan yakışıksız beyanlardır. Kendisine faydası yok, hele cemaate sadece zararı vardır ve olacaktır.

"Süreci yönetmeye devam edeceğim"

Önümüzdeki hafta kısa bir süre için Almanya’ya gideceğim. Orada beni bekleyen işler dışında Vehaparımız Karekin II’nin Almanya ziyaretinde kendisine refakat etme görevim de var.
Bilahare İstanbul’a dönerek Müteşebbis Heyet’le birlikte seçim sürecini yönetmeye devam edeceğim. 
Önce de söyledim: Patrik seçimi asla benim şahsi meselem değildir, Türkiye Ermenilerinin ortak sorunu ve sorumluluğudur. Cemaatimizin bütün kurum ve kuruluşları, her bir mensubuyla böyle sorumsuz ve yakışıksız beyanlara mahal vermemeleri, bu seçimde bana yardımcı olmaları gerekmektedir.

"Patrikhane'de envanter çıkarılıyor"

Bu arada yalnız Türkiye’deki Ermenilere ve dünya Ermenilerine değil, Türkiye büyük toplumuna da önemli bir haberim var. Bugüne kadar süregelen bir eksiği tamamlamak üzere adım atmış bulunuyoruz. Patrikhanedeki tüm değerlerin, tablolardan mobilyaya, halılardan dini içerikli eşyaya, Patrikhane koleksiyonundaki kimi paha biçilmez önem ve değerdeki sanat eserlerine kadar tüm varlığın envanterini çıkartmak üzere çalışmaları başlattım. Bu amaçla bir komite kuruldu.
Uzmanlardan ve önde gelen vakıf temsilcilerimizden oluşan bir heyet çalışmalara başladı. Yakın zamanda, Patrikhane kütüphanesindeki kitap ve belgelerden tutun bütün varlıklar, fotoğraf arşivleri de yapılarak kayıt altına alınmış olacak. Anavatanımız olan bu topraklarda üretilmiş değerlerin kayıt altına alınarak korunması anlamını taşıyan bu haberi bir müjde olarak halkımıza duyurmak isterim.
Tanrının inayeti ve merhameti üstümüzde olsun."