Berlin sokakları artık daha gergin

Geçtiğimiz hafta Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin düzenlediği ‘Bağımsız Yazı işleri’ programı kapsamında Berlin’de bazı gazeteciler ve siyasetçilerle görüşme imkânı yakaladık. Almanya’da seçim sonrası olası koalisyon senaryoları kadar AfD’nin aldığı oy oranı en önemli gündem maddesi.

Almanya’da 24 Eylül’de gerçekleştirilen parlamento seçimlerinin en dikkat çekici sonuçlarından biri aşırı sağcı Almanya Alternatif Partisi’nin (AfD) oy oranları oldu. Yüzde 13’lük oy oranıyla 87 sandalye kazanmayı başardı. AfD, bu seçimlerle birlikte İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanya parlamentosuna girmeyi başaran ilk aşırı sağcı siyasi parti oldu. AfD’nin yükselişi Almanya için sürpriz bir gelişme değil. Aşırı sağcı ve popülist parti AfD, geçen yıl Berlin'de yüzde 14,2 oy alarak Eyalet Meclisi'ne girmeyi başarmıştı. Seçim öncesinde yapılan bazı araştırmalar Almanya’da aşırı sağ söylemlerin yüzde 20’lik bir tabanda karşılık bulduğunu gösteriyordu. Şimdilerde sorulan soru AfD’nin ve aşırı sağcıların yükselişinin devam edip etmeyeceği. Aşırı sağcı ve yabancı karşıtı söylem, Almanya’da yaşayan göçmeneler için sıkıntı yaratmaya başlamış durumda. Sokaklar eskiye oranla daha gerginleşiyor. 

Geçtiğimiz hafta Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin düzenlediği ‘Bağımsız Yazı işleri’ programı kapsamında Berlin’de bazı gazeteciler ve siyasetçilerle görüşme imkânı yakaladık. Almanya’da seçim sonrası olası koalisyon senaryoları kadar AfD’nin aldığı oy oranı en önemli gündem maddesi.

AfD’nin yükselişi pek sürpriz görünmüyor. Der Spiegel’in politika servisi yöneticilerinden Sebastian Fische, AfD’nin bir süredir yükselişte olduğunun görüldüğünü belirterek kaygılanılması gereken durumun bundan sonrası olduğuna dikkat çekiyor.

Okurlar ‘etnik köken’ soruyor

Almanya’da ana akım medya AfD’nin yükselişini önemli ancak geçici bir durum olarak görüyor. Çok kaygılı değiller. Der Spiegel’den Fischer ise aynı rahatlıkta değil. Önümüzdeki yasama döneminde AfD’nin nasıl bir seyir izleyeceğinin oldukça önemli olduğunu ve kalıcı olup olmayacaklarının bu süre zarfında belli olacağını düşünüyor. Bu süre içindeki en önemli etken olarak ise kurulacak olan hükümetin politikaları.

AfD’nin yükselişiyle birlikte medyanın tavrı da oldukça önemli. Fischer, AfD’nin medyayı sürekli provoke etmeye çalışarak gündem olduğunu, provoke edici söylemleri sayesinde  gazete sayfalarında yer bulmayı başardıkların söylüyor.

Tagesspiegel Yazı İşleri’nden Gerad Appenzeller Almanya’da çeşitli gazetelerde yıllardır yazı işleri müdürlüğü yapıyor. Aşırı sağın yükselişiyle beraber okurlardan tepki görmeye başladıklarını anlatıyor:

“Biz özellikle adli ve asayiş olaylarında kimsenin etnik kimliğine, nereli olduğuna yer vermeyiz. Almanya’da medyanın tavrı genellikle böyledir. Ancak son dönemde, bu konuda okurlardan tepki almaya başladık. Suç işleyenlerin veya suça karışanların göçmenler olduğu ve bunu bilerek bizim gizlediğimizi söylüyorlar. Bu tepkiler artmaya başladı. Bu nedenle bazı konularda biraz daha esnek olmak zorunda kalıyoruz. Bazı olaylarda, kültürel bir yön varsa, etnik kimliği belirtmeye başladık.”

Sokak artık daha gergin

Aşırı sağın ve AfD’nin yükselişi Almanya sokaklarında da kendini hissettiriyor. Özelikle Türkiyeliler için sıkıntı günden güne artıyor. Sokakta artık sıkıntılar başlamış durumda. Ev kiralayamama, metrolarda yalnız oturmak zorunda kalmak gibi sıkıntılar başlamış. Sadece Türkiyeliler değil diğer göçmen gruplar da benzer sıkıntılarla karşı karşıya.

Almanya siyasetinin en önemli siyasi partilerinden biri Sosyal Demokrat Parti (SPD). Almanya’da siyaset sahnesinde çok sayıda Türkiyeli var. SPD’nin Göçmen Komisyonu Başkanı Aziz Bozkurt, diğerlerinden biraz daha farklı olarak daha alt düzeyde siyasete başlayıp kendi siyasi kariyerini kendisi yaratanlardan. Ailesi Türkiyeli, kendisi Berlin’de doğmuş bir siyasetçi. 16 yaşından bu yana, yaklaşık 20 yıldır SPD üyesi ve siyaset yapıyor. Şu anda bulunduğu konum parti içinde oldukça yüksek bir nokta.  Almanya’da Türkiyeli birinin siyaset sahnesine çok zor çıktığını ve bunda sosyal kökenin de etkili olduğunu söylüyor. “Bir akademisyen çocuğunun yükselmesi işçi çocuğundan daha kolay.” Bozkurt, Almanya’da sosyal demokratların Türkiyelilere daha çok alan açtığını ancak siyasi gerginliklerin, Türkiye ile yaşanan gerilimlerin parti içindeki Türkiyelilere de yansıdığını söylüyor.

Sözleri söylenebilir oluyor

Bozkurt Afd’nin etkisinin sokakta artık hissedilir olduğuna da dikkat çekiyor. “Sakal bıraktığım zamanlarda metrolarda yanıma kimsenin oturmadığı oluyor. Artık daha zor yaşanıyor. AfD’nin söylemleri yavaş yavaş biraz daha sağa kayıyor. Stratejileri maalesef iyi işliyor. İnsanları aşağılayan bir dil kullanıyorlar. Provokasyon yaratıyorlar. Tepki gelince bir adım geri atıyorlar ama sözleri ortada kalıyor ve daha çok söylenebilir bir hal alıyor. Sokakta da söylenmeye başlıyor. Toplum zehirleniyor.”

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.