‘Kızgın damdaki kedi(ler)’ İstanbul’da

“Maggie: Kazanacağım, tamam mı?
Brick: Ne kazanacaksın? Kızgın damdaki bir kedinin zaferi ne olabilir ki?
Maggie: Dayanabildiği kadar durabilmek, sanırım!” 

Tennessee Williams’ın Pulitzer ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği ödüllerine sahip kült eseri ‘Kızgın Damdaki Kedi’yi (Cat on a Hot Tin Roof) en iyi özetleyen bu üç satırlık bu diyalog, eserin ismine de ilham kaynağı olmuş. Oysa repliğin sahibi olan ailenin mutsuz gelini rolündeki Maggie, kızgın damın üzerinde direnmeye çalışan tek kızgın kedi değil. Diğer karakterler de – Brick, Gooper, Mae, anne, baba – her biri diğerinden daha tedirgin, daha öfkeli, daha sırlarla dolu. Eser oldukça sıradan bir konuya sahipmiş gibi görünse de, genel hatlarıyla aileyi, evliliği, çıkar çatışmalarını, arkadaşlığı, yalanı, ikiyüzlülüğü, insana ve hayata dair temel sorunları (kıyısından da eşcinselliği) ele alan evrensel ve her daim güncelliğini koruyan bir oyun. Geniş arazi sahibi, varlıklı bir güneyli Amerikan ailesinin gizli saklı birtakım gerçeklerinin ortaya dökülmesiyle yaşanan çatışmaların anlatıldığı bu psikolojik-gerçekçi oyun alkolik bir genç adam, mutsuz karısı, hastalıkla mücadele eden babaları, hayata pembe gözlüklerle bakan anneleri, açgözlü bir ağabey ve yenge arasında geçiyor… İşin ilginç yanı ise Tennessee Williams’ın da oyundaki Brick karakteri gibi güneyli ve de alkolik olması. Gerçek ismi Thomas Lanier olan yazar, kardeşlik kulübünde güneyli aksanı yüzünden doğduğu eyaletin adı olan ‘Tennessee’ lakabını almış.

13 Ekim Cuma akşamı Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde prömiyeri düzenlenen ‘Kızgın Damdaki Kedi’nin bu denli ünlenmesinin esas nedeni, başrollerini Paul Newman ve Elisabeth Taylor gibi iki başarılı oyuncunun paylaştığı 1958 yapımı film. Pınar Erol’un Tiyatro Dergisi’nde yayımlanan bir yazısında da değindiği gibi, Taylor’ın performansı ile gönülleri fethettiği, Newman’a ise oynadığı Brick rolü ile ilk Oscar Ödülü’nü kazandıran bu filmden tam üç yıl önce, 24 Mart 1955’te New York’taki Morosco Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunun dünya prömiyeri pek fazla ilgi görmemişti. Maggie rolünü Jeanne Moreau’nun üstlendiği yapımda, yönetmen koltuğunda Peter Brook oturuyordu ve buna rağmen oyun başarısız olmuştu. Baltimore’da turnedeyken oyunun orada biteceği açıklanınca, seyirciler isyan etmiş ve ülkenin dört bir köşesinden oyuna gelerek sahneden inmemesini sağlamışlar.

Mam’art Tiyatro’nun prodüksiyonluğunda sahnelen uyarlamanın çevirisi, oyunun yönetmenliğini de üstlenen Serkan Salihoğlu, sahne ve kostüm tasarımından sorumlu Feri Baycu Güler ile aynı zamanda oyunun başrol oyuncusu Tuğrul Tülek’e ait. Kadrosunda, şimdiye dek DOT Tiyatro için birçok oyun yönetmiş olan Serkan Salihoğlu’nun yanı sıra, DOT Tiyatro’dan tanıdığımız oyunculara da rastlamak mümkün. Sezin Akbaşoğulları, Tuğrul Tülek, Ayten Uncuoğlu, Ünal Silver, Bennur Duyucu ve Ömür Kayakırılmaz oldukça başarılı bir performans sergiliyorlar. Oyunun bir saniye dahi hız kesmeyen son derece hızlı temposu içinde, özellikle Sezin Akbaşoğulları ve Tuğrul Tülek’in oyunculukları göz dolduruyor. Ünal Silver rolünü gayet güzel sahiplenmiş olsa da, kanımca güneyli arazi sahibi baba rolü için biraz daha kaba-saba bir karakter seçilebilirdi. Pantolonuna iliştirdiği askılara rağmen, genel görünüşü ve tavırlarıyla biraz ‘salon beyefendisi’ imajı çiziyor.

Oyunun ilgi çekici bir özelliği de minimalist bir dekora sahip olması. İzlerken insanın aklına, daha küçük salonlarda da oynanabileceği düşüncesi takılıyor. Oyuncular neredeyse tüm performans boyunca sahneden ayrılmıyorlar. Rolü olmayanlar, sahnenin arka tarafında, deyim yerindeyse incesaz heyeti gibi dizilmiş bekliyorlar, bazen aralarında sohbet ediyorlar, bazen rollerini icra eden oyuncularla konuşuyorlar – bu şekilde evin bir diğer odasında oldukları izlenimi çok farklı ve etkileyici bir şekilde vurgulanıyor.

Sahne dekoru çok sade, kıyafetler de öyle. Her türlü süsten ve abartıdan uzak. Pek çok ayrıntı seyircinin hayal gücüne bırakılmış, bu da oyunu daha keyifli hale getiriyor. Daha fazla ipucu vermeden, ağzınıza bir parmak bal çaldıktan sonra, size de izlemesi kalıyor. ‘Kızgın Damdaki Kedi’ yepyeni uyarlamasıyla, Ekim ve Kasım aylarında İstanbul sahnelerinde olacak. Bilet satışı ile tarihler ve mekânlarla ilgili tüm bilgiler Biletix’te.

 

Kategoriler

Kültür Sanat Tiyatro


Yazar Hakkında