‘Ali Öz emir vermedi’

Dink cinayeti öncesinde, cinayetin işleneceğine dair bilgi aldıklarını anlatan dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, alay komutanı Ali Öz’ün işlem yapılması için emir vermediğini söyledi.

Dink cinayeti davası İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde, ikinci gününde devam ediyor.

Duruşmada tutuklu sanık dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesi Müdürü Metin Yıldız savunma yapıyor. 

Yıldız, savunmasında Dink’in öldürüleceğine dair cinayet öncesinde nasıl bilgi aldıklarını anlattı. Bilgiyi dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’e ilettiğini ve Öz’ün kendisine konuya ilişkin bilgi vermediğini söyledi. 

‘Ali Öz’e anlattım’ 

Yıldız, Dink cinayetine ilişkin ilk bilgiyi nasıl aldığını anlattı:

‘‘2006 yazıydı. Okan Şimşek beni aradı. Köftecide yemek yiyorduk. Yanıma gelmesini söyledim. Mc Donalds’ı bombalayan Yasin Hayal’in İstanbul’da Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’i, Türklüğe ve Türklere hakaret ettiği için öldürmeyi planladığını ve internetten fotoğraflarını aldıklarını söyledi. Kaynağını sordum. Devlet Malzeme Ofisinde çalışan Coşkun isimli bir şahıs dediler. Veysel Şahin’in tanıdığıymış. Ben görevi Hüseyin Yılmaz’a devrettim. Ertesi sabah günlük istihbarat toplantısında Alay Komutanı Ali Öz’e anlattım. Yasin Hayal’i hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Hatırlıyorum dedi. 'Hayal, İstanbul’da Ermeni asıllı Hrant Dink isimli bir gazeteceyi öldürecekmiş. Gazetenin adı Agos’muş' dedim. Daha sözümü bitirmeden 'tamam sonra konuşuruz' dedi. Toplantıda herhangi bir talimat vermedi. Normalde, kapsamlı çalışma gerektirilen konular, sabah toplantılarında konuşulur, tartışılır ve talimatlar toplantıda verilir.’’

‘Emir alamadım’ 

"Ertesi gün başka evrakların imzası için Ali Öz’ün odasına gittim. Yeniden aldığım bilgiyi detaylıca kendisine verdim. ‘Bu bilgiyi kim verdi’ diye sordu. Coşkun İğici’den aldığımızı söyledim.  ‘Tamam’ dedi. İstihbarat çalışmasına devam edelim mi diye sordum, cevap vermedi; ‘Sonra emir vereceğim’ dedi. Emir alamadım. Odasından çıktığımda Ali Oğuz Çağlar’ın odasına gittim. Odaları karşılıklı zaten. Emir alamadığımı Ali Oğuz Çağlar’a da söyledim. Yaz dönemi Karadeniz’de yoğundur. İş yoğunluğu vardır. Ben zaten 8 Ağustos’ta izine ayrıldım. Bu konu bir daha gündeme gelmedi. Eğer yazılı olarak rapor olsaydı tekrar gündeme gelirdi. Diğer arkadaşlar da bir daha hatırlatmadı. Rapor hazırlanmadı. Burada bir ihmal var.’’ 

‘’Cinayetten sonra, 20 Ocak 2007 sabahında görevlendirmeler yapıldı. Samast’ın babası Emniyet’e gitmişti, cinayeti işleyenin oğlu olduğunu söylemiş. Jandarma İhbar Hattı’na da şahsın Ogün Samast olduğuna dair ihbar gelmişti. Komutanın emriyle Emniyet’e gittik. İl Emniyette, Cumhuriyet Savcısı ve Emniyet Şubesinin Müdürleri de vardı. Yasin Hayal ve arkadaşları gözaltına alınmıştı. Gözaltılar devam ediyordu. Bizden daha çok bilgiye sahiplerdi. Kimleri gözaltına alacaklarını sordum, çalışmanın devam ettiğini, bitince bize bilgi vereceklerini söyledi. Emniyet’ten ayrıldım. Daha sonra Gazi Günay, Okan Şimşek ve diğer unsur komutanlarıyla buluştuk. Okan ve Veysel edindiği bilgileri anlattı, forma geçtik. Ali Öz’e arayıp okudum. Onayladı ve formu gönderdik.’’ 

‘’Bu çalışmalar zamanında yapılmalıydı. Zamanında yapılmadığı için bu olay meydana geldi. Sonrasında formu hazırlatmamın sebebi ise cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olmaktı. Eğer ben bu formu yazdırmasaydım kimse bugün bana soru sormuyor olacaktı.’’

‘Bize bilgi yok dediler’

‘‘Bu bilgi sadece İstihbarat Şubesini ilgilendiren bir bilgi değildir. Terör ve KOM Şubelerinin de konuyla ilgili bilgisi olabilirdi. Biz bilgiyi aldık ve ilettik. Artık sorumluluk kolluk yetkisi olan şubelerindir. Bizim elimizde zaten Yasin Hayal’le ilgili bilgi yoktu. Sadece McDonalds bombacısı olduğunu biliyorduk. İl Merkez Komutanlığına sorduğumuzda bilgi yok dediler. Ama müfettişler geldiğinde Merkez Komutanlığının ellerinde başka bilgilerin olduğunu da gördük. Ortada istihbarat zaafiyeti yoktur. Bilgi alınmış ancak değerlendirilememiştir.’’

‘‘Forma yazdığımız bilgiler, Okan Şimşek ve açık kaynaklardan alınan bilgilerdir. Ogün Samast adını televizyondan öğrendik. Bizim elimizde bilgi yoktu. Ardeşen ve el yapımı silah olduğu bilgisinin nereden yazdığımızı ise hatırlamıyorum.’’ 

Metin Yıldız, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapmayı sürdürdü; FETÖ üyeliği olduğu iddialarını reddeti. Yıldız, kendi sorumluluğunu yerine getirdiğini; sorumluluğun haberi ilettiği amirine ait olduğunu söyledi. Yıldız, ‘‘Sorumlu amir gerekenleri yapmamıştır. Amaç ve çabam bilginin gerekli yerlere iletilmesini sağlamatır. Ben gerekli bilgiyi ilettim. Emir alamadım. Kastım yoktur. Sorumluluk benim değildir’’  diye konuştu.  

‘Emniyet bizden önce biliyordu

Yıldız, cinayete ilişkin bilgilerin kendisinden önce Emniyet tarafından bilindiğini de söyledi:

‘‘Cinayetten aylar önce tehdit almasına rağmen, korunmasını sağlamayanlar, engelleyenler, Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast’ı aracı olarak kullananlar, o kadar tehdide rağmen korumayanlar, devletin emir ve komutasından çıkıp FETÖ’nün emir ve komutasına girenlerin bu cinayete yol açtığını düşünüyorum. Dink, cinayetten önce defalarca tehdit almıştır. En son 2006 yılında, Dink öldürülmeden bir ay önce Türkiye Ermeni Patriği Mutafyan tarafından, Ermeni kurumlarının korunması için İstanbul Valiliğine başvuruda bulunulmuş ve bu yazı Emniyete ve Jandarmaya gönderilmiştir. Sayın Dinkin tehdit altında olduğu bilinmektedir. İstanbul Emniyetinin elinde yeteri kadar bilgi ve belge olduğu görülmektedir. İstanbul Emniyeti tarafından cinayet çok iyi bilindiği halde korunmamıştır. Korunmadığı ya da FETÖ tarafından korunması sağlanmadığı, engellendiği için korunmamıştır. Emniyetin elindeki F4 raporları korunması için yeterli değil midir. Jandarmanın yazacağı bir haber kayıt formuna daha mı ihtiyaç vardır. Cinayet öncesinde bilindiği halde, korunmadığı için öldürülmüştür. 

‘Rapor hazırlamak aklınıza gelmedi mi? 

Yıldız, duruşmada kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, Yıldız’a  Dink’in adını ilk kez ne zaman duyduğunu sordu. Yıldız öyle bir gazeteci olduğunu bildiğini ancak detaylı bilgisi olmadığını söyledi. 

Horasan, Yasin Hayal’le ilgili herhangi bir çalışmalarının olup olmadığını sordu.

Yıldız, ‘’McDonalds bombalamasından bir ay sonra yaklandı. Merkeze sordum başka bilgi yok dediler. Simitçi bu adam dediler. Cezaevinden çıktıktan sonra da haberim olmadı’’ dedi. 

Horasan, Emniyet’le neden bilgi alışverişi yapmadıklarını sordu. Yıldız, Emniyetle o dönem bilgi alışverişi olmadığını söyledi.

Horasan, asayiş toplantılarında neden konuyu gündeme getirmediği sordu. Yıldız, ‘‘Bu konu konuşulmadı’’ dedi.   

Horasan, bilgi getiren elemanlarına neden haber kayıt formu düzenletmediğine ilişkin ‘’Cinayet işlenene kadar aklınıza gelmedi mi raporları hazırlamak?’’ diye sordu. 

Yıldız, yaptıkları işin yoğunluğundan dolayı rapor hazırlatmadığını söyledi.  

‘Dink cinayeti dönüm noktası oldu

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, MİT’le bilgi alışverişi olup olmadığını sordu. 

Yıldız, ‘’Çok sık olarak bir araya gelmezdik. Aylık Emniyet toplantılarında bir araya gelirdik. Orada bilgi alışverişi olurdu. Sol ve bölücü örgüt faaliyetlerinde sık işbirliği yapıyorduk. Sağ faaliyet dediğiniz zaten misyonerlik faaliyetiydi. Yabancılarla ilgiliydi. Bu konu zaten MİT’in işiydi. Eğer şüpheli durum varsa bilgi verirdik. Bazen bizim haberimiz olmazdı, MİT haber verirdi. Genelde bölgeye gelen yabancıların korunmasına ilişkin olurdu’’

‘’Dink cinayeti dönüm noktası oldu. Cinayetten önce herkes aldığı bilgiyi saklardı. Artık yazılı olarak herkes bilgiyi paylaşıyor.’’

 

Kategoriler

Güncel Dink Davası



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.