1934 yazında İzmir: ‘Vatandaş Türkçe konuş’

Hrant Dink Vakfı tarafından 24-25 Kasım’da İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen ‘İzmir ve Çevresi: Toplumsal, Ekonomik ve Kültürel Değişimin Yüz Yılı, 1850-1950’ başlıklı iki günlük uluslararası konferansta yer alan Aleksandros Labru’nun sunumuna yer veriyoruz.

Aleksandros Labru, konferansta 1920’lerin sonlarında başlatılan ve 1930’lar boyunca sürdürülen ‘Vatandaş Türkçe konuş!’ kampanyasının İzmir’deki yansımalarına odaklanan, ‘1934 yazında İzmirli öğrencilerin azınlıklara karşı seferber edilmesi’ başlıklı bir bildiri sundu. 2009’da Leiden Üniversitesi’nden Türkiye Araştırmaları alanında doktora derecesi alan Labru, 30’lu ve 40’lı yıllarda Kemalist reformların toplumda gördüğü karşılık ve II. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’dan Türkiye’ye yönelik mülteci hareketi üzerine çalışıyor. Halen Ankara Üniversitesi’nde Modern Yunan Tarihi ve Karşılaştırmalı Türk-Yunan Tarihi dersleri veren Labru’nun bildirisinden bölümler sunuyoruz.

Bu çalışmanın amacı, erken cumhuriyet dönemindeki azınlık karşıtı kampanyaları ve öğrencilerle gençlerin bu kampanyalardaki seferberliğini incelemektir. Gençlerin ve öğrencilerin, iki savaş arası dönemde azınlık karşıtı milliyetçi kampanyalarda oynadıkları rolün bazı kent merkezlerindeki şiddet olaylarını nasıl etkilediğini okumaya çalışacağım. (…) İzmir’de 1934’te Haziran-Temmuz aylarında, Türkçenin kullanımını yaygınlaştırmak için yapıldığı söylenen kampanya ve ortaya çıkardığı şiddet, benim vaka çalışmamı oluşturuyor. 

Kampanya 

1934’ün Haziran ve Temmuz aylarında, Halkevi Genel Başkanı üzüntüyle şöyle bildiriyordu: “Teessürle arz ve itiraf ederim ki İzmir dil itibariyle adeta beynelmilel bir şehir manzarası gösteriyor. Birçok yerlerde en az konuşulan dilin Türkçe olduğu görülüyordu. İzmir’de on on-beş gün kalarak memleketine dönen Yunanlı bir gazetecinin ‘on beş gün İzmir’de kaldım bu müddet zarfında Pire’de mi yoksa İzmir’de mi olduğumu anlayamadım’ şeklinde yazı yazdığı işitiliyordu.” Halkevi Başkanı, devlet otoritesi ve yerel yönetimin onayıyla, Türkçe konuşmayanlara karşı bir kampanyayla lise öğrencilerini seferber etti. İzmir’in yedi lisesinin son sınıfında okuyanlara bir çağrı yaptı ve her okulun temsilcilerinden oluşacak bir komitenin haftada iki kere Halkevi’nde toplanarak kampanyayı yürütmesini organize etti. Halkevi Başkanı, seçilen öğrencilerin duvarlara afiş asacağı, kahvehanelerde konuşmalar yapacağı ve Türkçe konuşmayanları, Türkçe konuşmaları için uyaracağı bir kampanya planladı. Bu uyarılara, söz konusu kişilere kartlar verilmesi de dahildi. Kartlarda, başka dillerin kullanımını kınayan cümleler yer alıyordu: “Yurttaş, Türk’sen Türkçe konuş”; “Türk’ü seven onu sayar, Türkçe konuşur”; “Türkçeden başka dil konuşmak Türk’ü incitir.” (...)

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 



Yazar Hakkında