Patrikhane’den Ateşyan’a: Gerçekleri çarpıtmaya devam ediyor

Başepiskopos Aram Ateşyan’ın geçtiğimiz hafta Ermenistan’da yaptığı basın toplantısında dile getirdiği iddialara Türkiye Ermenileri Patrikliği makamından yazılı bir açıklamayla yanıt verildi.

Patrikliğin yaptığı açıklamada “dileğimiz, Başepiskopos Aram Sırpazan’ın polemik arayışlarından vazgeçmesi, kısır çekişmelerden uzak durması, taşıdığı sıfata uygun bir tutum içine girmesi, cemaat nezdinde itibarını yeniden kazanma yolunu seçmesidir” denildi. 

Patrikhane’nin internet sitesinden “Türkiye Ermenileri Patrikliği” imzasıyla yayınlana açıklama şöyle:

“Başpiskopos Aram Ateşyan 21 Aralık 2017’de Ermenistan’da bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye Ermenileri 85. Patrik seçimine ilişkin bulunduğu beyanları görsel ve yazılı basından öğrenmiş bulunmaktayız. Böylelikle Türkiye’de yaptığına sık sık tanık olduğumuz gerçekleri çarpıtma, süreci yakından izlemeyenleri aldatma girişimlerine, bu kez ülke sınırlarını da aşarak, devam ettiği görülmüştür. Başpiskopos Aram Ateşyan, hiç kimseye, hele bir kilise insanına hiç yakışmayacak bu tür davranışları konusunda tarafımızca uyarılacağı muhakkaktır. Lakin, bu beyanları basın toplantısı yoluyla yaparak kamuoyunu yanıltma cihetine gittiği için, söyledikleri hakkındaki gerçekleri yine kamuyla paylaşmak zarureti doğmuştur. 

Başepiskopos Aram Ateşyan, “T.C. indinde ben patriklik vekiliyim, çünkü devlet bugünkü Değabah’ı tanımamaktadır” iddiasında bulunmaktadır.” 

‘Azledildi’ 

“Değabah seçimi kilisemizin bir iç meselesidir. Nizamlara, kurallara ve geleneklere göre yapılır. Nitekim, 15 Mart 2017 tarihinde Patrikliğin en yetkili kurulu olan Ruhaniler Genel Meclisi oturumunda, kendisinin de aday olarak katıldığı seçimde Değabah usulüne uygun seçilmiştir. Kendisinin de birinci vazifesi, bu seçimin sonuçlarına saygı duymak, kilisemizin bir iç meselesini, hele böyle kritik önemdeki bir konuda, uluorta ve yanıltıcı beyanlarla polemik konusu yapmamaktır. Özellikle de, bizzat katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığı halde istifa etmeyerek Patriklik Vekilliği koltuğunu bırakmaması ve hepimizi utandıracak bu davranışı neticesinde kendisini o mevkiye seçmiş olan Ruhaniler Genel Meclisi’ni kendisini azletmek zorunda bırakması son derece üzücüdür. Kaldı ki devletimiz tarafından seçilen Değabah’ın tanınmadığına dair bir beyan mevcut değildir.

Başepiskopos Aram Ateşyan Patriklik Genel Vekilliği süresinde elde ettiği başarıları sıralamaktadır. Ne var ki sayıp döktüğü bu işlerle ilgili olarak sivil yöneticilerden tam aksi yönde bilgi ve beyanlar mevcuttur. Yapılan işler eğer değerli ve yararlı ise, bunları elbette takdir etmek gerekir. Yapmadığı işlere sahip çıkmak, yapılan uygunsuz iş ve davranışlara hiç değinmemek makbul bir davranış mıdır? Kaldı ki, madem kendisi bu ölçüde olumlu, başarılı işler yapmış, halk niçin kendisine sahip çıkmamış? Halk niçin bu hizmetlerden bahsetmez? Ve ruhani kardeşleri Değabah seçiminde oylarını kendisinden niçin esirgemişler, çok daha az tanıdıkları bir ruhaniyi seçilmeye daha layık bulmuşlardır?”

‘Nizamname’yi görmezden geliyor’

“Başepiskopos Aram Ateşyan Nizamname-i Millet-i Ermeniyan’ı dayanak göstererek seçilmiş patriğin ömür boyu patrik kalması gereğinden söz etmektedir.

Başepiskopos Aram Sırpazan aynı nizamnamenin 2. Paragrafını nedense görmezden gelmektedir. Orada, değişik nedenlerle patriğin iş göremez duruma geldiği sabit olursa yeni patrik seçiminin yapılabileceği açıkça belirtilmektedir. Patriğin görevden alınması veya emekliye sevkedilmesinin “ancak sivil meclis üyelerinin de katılımıyla yapılabileceği”ni öne süren Başpiskopos Aram Sırpazan, Patriğimiz II. Mesrob’un emekliye ayrılması toplantısını kabul edip onaylamakla kalmamış, kendisi bizzat o toplantıya riyaset etmiştir. Bu yönde alınan kararı bir genelge yayınlayarak ruhanilere ve kiliselere bildirmiş, okunacak dualarda emekliye sevk edilen Patrik Mesrob II Hazretleri’nin adının ne şekilde anılacağı konusu açıklığa kavuşturulmuştur.”

‘Neden tek aday vardı?’

“Başepiskopos Aram Ateşyan vekillik görevini Patrik Mutafyan’dan aldığını söylemiştir.

Sormak gerekir: O zaman niçin bu görevi yürütmeye devam etmemiş, neden bir vekillik seçimi yapılmıştır? Çünkü vekillik tayinle olur, seçim gerekmez. Bir başka soru: Katıldığı Genel Vekillik seçiminde neden tek aday vardır ve aday olabilecek kendisinden başka hiçbir ruhani bu seçime davet edilmemiştir? 

Başepiskopos Aram Ateşyan Değabah seçiminde devletin iradesini belirtmektedir. Ona göre devlet, Değabah seçiminin 16 Nisan referandumundan sonra yapılmasını istemektedir.

Madem ki Başepiskopos Aram Sırpazan’ın uhdesinde, kendisinin ilgili kimseyle paylaşmadığı bir “devlet iradesi” bilgisi mevcuttu, niçin kendisi Değabah seçimini organize etmiş, Başepiskopos Karekin Sırpazan’ı seçime katılması için İstanbul’a davet etmiş, seçim toplantısına riyaset etmiş ve Değabahlık için aday olmuştur? Bunlar meşru sorular değil midir? Ayrıca, diğer katılımcıları suçlayan beyanında, eğer varsa devletin bu iradesini öteki adaylara bildirmemekle devletin iradesine karşı gelmiş ve bizzat kendisi suç işlemiş olmuyor mu? Bir diğer husus da, elbette, İstanbul Valiliği’nden gelen yazıdır. Bu yazı Değabah seçimi yapılıp tamamlandıktan sonra ortaya çıkmıştır. Vilayetin Değabah seçimiyle ilgili olup olmadığı tartışması bir yana bırakılarak faks metnine bakıldığında, orada Başepiskopos Aram Sırpazan’ın Patriklik Genel Vekilliği görevinin devam ettiği vurgulanmakla birlikte, Değabah’ın reddedildiğine dair bir ibare yer almamaktadır. Hem zaten, bu yazının yazılıp gelmiş olmasının nedeni, 26 Ekim 2016’da yapılan, Patrik Mesrob II Hazretleri’nin emekliye sevk edildiğini ve Patriklik makamının münhal olduğunu hüküm altına alan Ruhaniler Genel Meclisi kararının devlete ve ilgili mercilere bildirilmemiş olmasıdır. Bu da Başepiskopos Aram Sırpazanın bir göreviydi; yapılmamış olması onun kusuru ve kabahatidir.

Başepiskopos Aram Sırpazan Değabah’ın müracaatlarına devletin cevap vermediğini belirterek bu durumun devletin Değabah’ı tanımadığı anlamına geldiğini ileri sürüyor.

Kilisemiz mensubu bir din adamı olarak kendi sözlerinde ifade ettiği devletin tutumunu desteklemek ve hatta bundan memnuniyet duyarak medet ummak yerine, kendi 9 yıllık deneyimlerinden yola çıkarak, bu tutumu eleştirmek ve değişmesi gerektiğini söylemek lazım gelmez mi? Nihayetinde söz konusu olan, bütünüyle usul ve kaidelere uygun yapılmış bir Değabah seçimi, tamamen meşru bir Değabah ve, dahası, Ermeni Kilisesinin, Patriklik Makamı’nın ve cemaatinin onuru ve saygınlığıdır. Kendisi de bir yazısına yanıt almak için aylarca beklememiş midir?”

‘Kısır çekişmelerden uzak durmalı’

“Başepiskopos Aram Sırpazan Değabah Başepiskopos Karekin Sırpazan’ın görevinden istifa etmesi durumunda 85. Patrik seçiminin derhal yapılabileceği bilgisini de paylaşmaktadır.

Bu bilginin ve bu iddianın kaynağı nedir bilmiyoruz. Bu sözleri devletle yakın ilişki ve işbirliği içinde olduğunu ima etmek için söylüyorsa, sormak gerekir: Patrik Genel Vekilliği süresince Patrik seçimini yapmak ve sonuçlandırmak için niçin herhangi bir çaba içine girmemiştir? 

Ne ölçüde mecburiyetten doğuyor olsa da, bu açıklamaları yapmak kilisemiz ve cemaatimiz adına ıstırap vericidir. Dileğimiz, Başepiskopos Aram Sırpazan’ın polemik arayışlarından vaz geçmesi, kısır çekişmelerden uzak durması, taşıdığı sıfata uygun bir tutum içine girmesi, cemaat nezdinde itibarını yeniden kazanma yolunu seçmesidir. Temennimiz, ruhani ve sivil tüm ilgililerin ve bir bütün olarak cemaatimizin bu polemiklere meydan vermemesi, gereksiz yere sürüklendiği zorluklardan çıkarak ve bu tür yakışıksız beyanlardan uzak durarak önümüzdeki sürecin mümkün mertebe suhuletle yaşanmasına katkıda bulunmasıdır.”

TÜRKİYE ERMENİLERİ PATRİKLİĞİ

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında