Ateşyan kendini dayatıyor

Ateşyan kendi facebook hesabından uzun bir açıklama yaptı. “Hakkımda bunca zamandır atıp tutan zavallılar”, “takke düştü, kel göründü”, “foyaları ortaya çıktı” gibi ifadelerin de yer aldığı bu açıklamada Ateşyan Patrik genel vekilliğinden istifa etmemesini “Patrikhaneyi aylardan beri kayıtsız şartsız Değabah Srpazan’a teslim etmişim. Benden daha ne isteniyor acaba?” sözleriyle savundu.

Ermeni toplumu 2018’e de Patrik seçimindeki belirsizlikler ve tartışmalarla girdi. 2017’nin son günlerinden Başepiskopos Ateşyan’ın Ermenistan’da bir basın toplantısında dile getirdiği “Devlet beni tanıyor, Bekçiyan çekilmeli” sözlerini ve Patrikhane’nin bu sözlere yönelik yaptığı açıklamayı devralmıştık. Patrikhane Ateşyan’ın gerçekleri çarpıttığını söylüyor ve bazı sorular yöneltiyordu.

Ateşyan kendi facebook hesabından cevap niteliğinde uzun bir açıklama yaptı. “Hakkımda bunca zamandır atıp tutan zavallılar”,  “takke düştü, kel göründü”, “foyaları ortaya çıktı” gibi ifadelerin de yer aldığı bu açıklamada Ateşyan Patrik genel vekilliğinden istifa etmemesini  “Patrikhaneyi aylardan beri kayıtsız şartsız Değabah Srpazan’a teslim etmişim. Benden daha ne isteniyor acaba?” sözleriyle savundu. 

Ateşyan, “Devletle birlikte çalışarak yürütülmesi gereken bir süreci kim başarıyla sonuçlandırabilir? Devletin tanımadığı kaymakam mı, yoksa en azından resmen tanınan ben mi?” diyerek Patrik seçimine giden süreçte önem verdiği dinamiğin, Ruhaniler Genel Meclisi’nin iradesi ve halkın taleplerinden ziyade, bürokraside kurduğu ilişkiler olduğu mesajını da vermiş oldu.

Hayli uzun bu açıklamadan sadece bazı konu başlıklarına yer verebiliyoruz. Açıklamanın tamamı Aram Ateşyan’ın Facebook sayfasında yer alıyor. 

Başepiskopos Ateşyan açıklamasında Patrikhane’nin  “Değabah seçimi kilisemizin bir iç meselesidir. Nizamlara, kurallara ve geleneklere göre yapılır. Nitekim, 15 Mart 2017 tarihinde Patrikliğin en yetkili kurulu olan Ruhaniler Genel Meclisi oturumunda, kendisinin de aday olarak katıldığı seçimde Değabah usulüne uygun seçilmiştir. Kendisinin de birinci vazifesi, bu seçimin sonuçlarına saygı duymak, kilisemizin bir iç meselesini, hele böyle kritik önemdeki bir konuda, uluorta ve yanıltıcı beyanlarla polemik konusu yapmamaktır. Özellikle de, bizzat katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığı halde istifa etmeyerek Patriklik Vekilliği koltuğunu bırakmaması ve hepimizi utandıracak bu davranışı neticesinde kendisini o mevkiye seçmiş olan Ruhaniler Genel Meclisi’ni kendisini azletmek zorunda bırakması son derece üzücüdür. Kaldı ki devletimiz tarafından seçilen Değabah’ın tanınmadığına dair bir beyan mevcut değildir” ifadesine karşılık şu yanıtı veriyor:  

“Kaymakamlığı kabul edilmeyen kişiye yazılı cevap beklemek saflıktan başka bir şey değildir. Bunu Sayın Vali Yardımcısı daha geçtiğimiz yaz aylarında Surp Pırgiç Hastanemizde kendilerine iletmişlerdir.

Sayın Valimiz kendi makamlarında Sahak Srpazan’ın, Bedros Şirinoğlu’nun, Sarkis Külegeç’in ve şahsımın mevcudiyetinde kaymakamın kabul görmediğini, Müteşebbis Heyet’in de kabul görmediğini ve şahsımın istifa etmediğini ve seçime gidebilmek için en başa dönülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Neden Sahak Srpazan açık yüreklilikle tüm bunları cemaatimize aktarmıyor?

Değabah seçimi bir iç mesele olduğu kadar, devlet katıyla ilişkileri de ilgilendiren boyutları vardır. Kalıcı bir tüzüğümüz olmadığı sürece, eskisine tabiyiz. Ne yazıyor Nizamname’de?

‘Patriğin ölümü ve istifası ya da çeşitli nedenlerle Patriklik Makamı’nın boşalması durumunda, Ruhani ve Cismani Meclisler birleşerek bir kaymakam (kaim-i makam) seçer ve onaylanmasını Babıali’den ister’

Şimdi, mevcut durumda Cismani Meclis bulunmadığından kaymakam da seçilemez. Haydi diyelim ki seçtik, peki onaylanması nerede?

İstifa etmiyormuşum... Patrikhaneyi aylardan beri kayıtsız şartsız Değabah Srpazana teslim etmişim. Bunu kendimi övmek için belirtmiyorum. Doğal olanı, normal olanı yapmışım. Benden daha ne isteniyor acaba? Patrikhane kişisel hesaplarının ve kindarlıklarının esiri olmuş kifayetsizlerin at koşturma alanı değildir. Değabah resmen tanınmadığına göre, resmiyeti olan birisinin orda bulunması da çok doğaldır.

Karekin Srpazan ve ben Vehapar Der ile konuşurken, Değabahın devlet tarafından onaylandığında her şeyi teslim edeceğime söz vermiştim. Ben halen o sözümün arkasındayım.

Ruhaniler Genel Meclisi beni genel vekili olarak seçmiş...

Mesrob Badriark patrikhaneden uzak olduğu sürece beni patrik genel vekili yapmadı mı? Kilise hukukunda bir yanlış mı var acaba? Seçim için kilise hukukunda patriği emekliye ayırabilen bir kurum var mı? Unutmayalım ki, din adamları patriği seçen delegelerin sadece 1/7 oranındadır. Sivil delegeler veya Cismani Meclis olmadıkça patriği kimse emekliğe ayıramaz.

Patrikhanenin 2 Aralık 2010 tarihli basın bülteninde aynen şöyle yazılı:

‘Patrik Mesrob II. Hazretleri’nin cemaat tarafından seçilmiş olduğu unutulmamalıdır. Hayatta olduğu ve istifa edemeyeceği için de patrik ünvanını halen taşımaktadır. Bu bakımdan, Patrik Mesrob II. Hazretleri’nin sağlık sorunları yaşamasına rağmen, Patriklik Makamı münhal olmayıp Nizamneme hükümleri uyarınca Makam’ı Cemaat adına münhal ilan edecek bir kurum bulunmamaktadır. Bu nedenle de seçime gitmek mümkün değildir’.

Siz burada Makamı cemaat adına münhal ilan edecek bir kurum bulunmadığını, bu nedenle seçime gitmenin mümkün olmadığını söyleyeceksiniz, ondan sonra da hem patriği emekliye ayıracaksınız hem de değabah seçeceksiniz.

Bakın 27 Ekim 2016 tarihli Ruhaniler Genel Meclisi’nin duyurusuna:

‘Cumhuriyet döneminde; 1961, 1990, 1998 yıllarında yapılan son üç Patrik seçimlerinde seçim işlemlerinin seçimle iş başına gelmemiş, merhum Patrikler tarafından göreve getirilmiş, Patrik Vekilleri tarafından yürütüldüğünü hatırlatırız. Bu durum göz önünde bulundurularak, Ruhaniler Genel Meclisi tarafından yönetim değişikliği yapılması gündeme gelmemiştir.’

Şimdi kimin çıkarlarına ters düştük de, bir ay içerisinde bazı din adamları ihtilal yaptı?”

Mutafyan’ın emekliye ayrılması

Ateşyan açıklamasında Patrikhane’nin “Başepiskopos Aram Ateşyan Nizamname-i Millet-i Ermeniyan'ı dayanak göstererek seçilmiş patriğin ömür boyu patrik kalması gereğinden söz etmektedir. Başepiskopos Aram Sırpazan aynı nizamnamenin 2. Paragrafını nedense görmezden gelmektedir. Orada, değişik nedenlerle patriğin iş göremez duruma geldiği sabit olursa yeni patrik seçiminin yapılabileceği açıkça belirtilmektedir. Patriğin görevden alınması veya emekliye sevkedilmesinin ‘ancak sivil meclis üyelerinin de katılımıyla yapılabileceği’ni öne süren Başpiskopos Aram Sırpazan, Patriğimiz II. Mesrob’un emekliye ayrılması toplantısını kabul edip onaylamakla kalmamış, kendisi bizzat o toplantıya riyaset etmiştir. Bu yönde alınan kararı bir genelge yayınlayarak ruhanilere ve kiliselere bildirmiş, okunacak dualarda emekliye sevk edilen Patrik Mesrob II Hazretleri'nin adının ne şekilde anılacağı konusu açıklığa kavuşturulmuştur” ifadesine karşılık şu ifadeleri kullandı: 

“Şahsen katıldığım doğrudur, ancak konuyu doğru aktarın lütfen. Eğer engel olmak isteseydim Badriark Hayrı emekliğe ayıramazdınız. Kilise kurallarımızı bilmeyenler, beni patrik seçimini engellemekle suçluyorlardı. Sahak Srpazan bana patriğimizi emekliğe ayıralım ki seçime gidebilelim dediğinde, hiç karşı koymadım, kurallara aykırıdır da demedim ve kabul ettim. Tüm bunlar Sahak Srpazan’ın gazetelere verdiği bilgilerde de mevcuttur.” 

Valilik’ten gelen yazı

Ateşyan ayrıca Patrikhane açıklamasındaki “Başepiskopos Aram Ateşyan Değabah seçiminde devletin iradesini belirtmektedir. Ona göre devlet, Değabah seçiminin 16 Nisan referandumundan sonra yapılmasını istemektedir. Madem ki Başepiskopos Aram Sırpazan’ın uhdesinde, kendisinin ilgili kimseyle paylaşmadığı bir ‘devlet iradesi’ bilgisi mevcuttu, niçin kendisi Değabah seçimini organize etmiş, Başepiskopos Karekin Sırpazan’ı seçime katılması için İstanbul’a davet etmiş, seçim toplantısına riyaset etmiş ve Değabahlık için aday olmuştur? Ayrıca, diğer katılımcıları suçlayan beyanında, eğer varsa devletin bu iradesini öteki adaylara bildirmemekle devletin iradesine karşı gelmiş ve bizzat kendisi suç işlemiş olmuyor mu? Bir diğer husus da, elbette, İstanbul Valiliği'nden gelen yazıdır. Bu yazı Değabah seçimi yapılıp tamamlandıktan sonra ortaya çıkmıştır. Vilayetin Değabah seçimiyle ilgili olup olmadığı tartışması bir yana bırakılarak faks metnine bakıldığında, orada Başepiskopos Aram Sırpazan’ın Patriklik Genel Vekilliği görevinin devam ettiği vurgulanmakla birlikte, Değabah’ın reddedildiğine dair bir ibare yer almamaktadır. Hem zaten, bu yazının yazılıp gelmiş olmasının nedeni, 26 Ekim 2016’da yapılan, Patrik Mesrob II Hazretleri'nin emekliye sevk edildiğini ve Patriklik makamının münhal olduğunu hüküm altına alan Ruhaniler Genel Meclisi kararının devlete ve ilgili mercilere bildirilmemiş olmasıdır. Bu da Başepiskopos Aram Sırpazanın bir göreviydi; yapılmamış olması onun kusuru ve kabahatidir” bölümüne karşı şu yanıtı veriyor:

“Burada adaylara bildirilmesi gereken bir konu yok. Eğer mutlaka bildirilmesi gereken bir şey olduğu düşünülüyorsa, neden Ruhani Meclis Divanı, yani başkan ve sekreteri bunu toplantıda konu etmediler? Bu tür konular toplantıda konuşulur ve karar alınır. Siz kendinizi masum göstermeye çalışırken, kendi mantığınızla, sorumluluktan kaçınmış olduğunuzu itiraf eder gibisiniz. Şimdi böyle bir kenara çekilmeniz, bu sürecin ağırlığının bilincinde olmadığınızın kanıtıdır. Kaldı ki, gerçekten gülünç duruma düşüyorsunuz. Bir taraftan Valilik’ten gelen yazıda benim Patrik Genel Vekilliğimin devam ettiğinin vurgulandığını belirtiyorsunuz (sevindim bu gerçeği sonunda dikkate aldığınız için), diğer taraftan da bekliyorsunuz ki, Valilik kaymakamı da kabul etsin. Toplumu kandırmayın. Patriğin emekliğe ayrıldığını ve seçime gitmek istediğimizi belirten mektubun taslağını Valiliğe gönderilmek üzere sizin de içinde olduğunuz 4 kişilik bir komisyon hazırladı. O mektubun altını da imzalayacak olan ben ve Sahak Srpazandık. Bu mektubun ikimiz tarafından da imzalanmadığını neden söylemiyorsunuz? İsterseniz mektubun taslağını da yayınlarım.”

Vali’nin açıklamaları

Ateşyan açıklamasında Patrikhane açıklamasının “Başepiskopos Aram Sırpazan Değabah Başepiskopos Karekin Sırpazan’ın görevinden istifa etmesi durumunda 85. Patrik seçiminin derhal yapılabileceği bilgisini de paylaşmaktadır. Bu bilginin ve bu iddianın kaynağı nedir bilmiyoruz. Bu sözleri devletle yakın ilişki ve işbirliği içinde olduğunu ima etmek için söylüyorsa, sormak gerekir: Patrik Genel Vekilliği süresince Patrik seçimini yapmak ve sonuçlandırmak için niçin herhangi bir çaba içine girmemiştir?” bölümüne cevap olarak şu ifadeleri kullanıyor:

“Seçimin hemen yapılacağını söylemedim. Sahak Srpazan ve Sayın Sarkis Gülegeç Vali Bey’in ifadelerini size aktarsın. Süreçte başa dönülmesi durumunda, devletin seçim için engel çıkartmayacağını söylediler. Dolayısıyla, bunda benim söylediklerimde yanlış bir şey mi var? Devletle birlikte çalışarak yürütülmesi gereken bir süreci kim başarıyla sonuçlandırabilir? Devletin tanımadığı kaymakam mı, yoksa en azından resmen tanınan ben mi? Yukarıda siz ruhanilerin de imzası olan kararı hatırlattım. Makamın münhal olmadığını ve seçime gidilemeyeceği söylenmişti. Eşpatrik seçimi yapmak için biz Ruhani Meclis olarak müracaat etmedik mi? Bu seçime de o zamanki Müteşebbis Heyeti engel olmadı mı?”

Ateşyan açıklamasının sonunda “Bu gerginliği bu günlere getirenler, polemik yaratanlar yine bazı ruhani kardeşlerim ve bazı sivillerdir. Dikkatinizi çekerim, uzun süre sustum, dayandım, sabrettim, ancak taş bile olsa çatlar. Üzülerek söylüyorum ki, Karekin Srpazanı da kullanıyorsunuz. Zannetmeyin ki, ben bu durumdan memnunum, aksine çok rahatsızım.  Sadece ve sadece Patrikliğimiz’i devlet nezdinde muhatapsız ve başsız bırakmamak için bana düşen sorumluluğa sadık kalmaya çalışıyorum. Aldığım mükafatı cemaatimin takdirine bırakıyorum” ifadelerine de yer verdi.

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında