Müzik tarihine damga vuran Dolores O’Riordan’ın ardından

Dolores O’Riordan, varlığı da hep devam edecek olanlardan, şahane sesi, müzik tarihine damgasını vuran besteleriyle, iyi ki bu dünyadan geçenlerden.

Bazı anlar çok iyi hatırlanır. Tarih 23 Kasım 1995, MTV Avrupa Müzik Ödülleri töreni, 90’lar, müziğin en hakiki ve nefis olduğu zamanlar, youtube’un, dijital müziğin olmadığı, MTV’siz yapamadığımız dönemler… O ödül töreninde The Cranberries’in ‘Zombie’ şarkısını canlı söylemesi, Dolores O’Riordan’ın o kalpleri titreten, hem naif hem de bir o kadar güçlü olan, o kimselere benzemez sesi, 12 yaşındayken büyülenmem…Ertesi gün yana yakıla ‘No Need To Argue’ albümünü arayıp bulmam, walkman’li zamanlar, geceleri uyumadan önce albümü baştan sona dinlemem… 15 Ocak 2018, facebook’ta görüyorum Dolores O’Riordan’ın ölüm haberini. Boğazıma kocaman bir yumru oturuyor ve yukarda yazdığım tüm sahneler gözümün önünden geçiyor...  

11 yaş büyüğüm Dolores O’Riordan, henüz sadece 46 yaşındayken veda etti hayata. Halbuki 12 yaşımdaki ben için ne kadar da büyüktü Dolores O’Riordan, aramızdaki yaş farkı 11 olamayacak kadar büyüktü...Çok genç yaşında olağanüstü başarılara, şahane şarkılara imza atmıştı, aynen Kurt Cobain Amy Winehouse, Jeff Buckley, Janis Joplin gibi. Yeryüzüne inen ve genç yaşlarında yitirdiğimiz tüm tanrılar gibi... Daha 21 yaşındayken, The Cranberries’in 1993 yılında çıkan ‘Everyone Else Is Doing It, So Why Can’t We?’ adlı ilk albümlerindeki nefis ‘Linger’ şarkısıyla hatırı sayılır bir başarı yakalayan grubun solisti ve şarkının bestecilerinden birisi olmuştu bile. Çok genç yaşta hem besteleriyle hem de nev-i şahsına münhasır sesiyle milyonlara dokunmuştu.  

Dolores O’Riordan 6 Eylül 1971 yılında İrlanda’nın Limerick şehrinde doğdu. Yedi çocuklu, Katolik, muhafazakar bir aileden geliyordu. Çocukluğunda dinle ve kilise ile iç içeydi, büyüdüğünde dinle olan ilişkisi daha farklılaşsa da yaptığı bestelerin bir kısmında kilise müziği etkisi net bir şekilde hissediliyordu, aynen ‘No Need To Argue’, ‘Electric Blue Eyes’ parçalarında olduğu gibi.. Papa John Paul II ile tanışmasını ‘çok özel ve mutluluk verici bir olay’ olarak tanımlayan O’Riordan, 2013 yılında Vatikan’da Noel için düzenlenen özel bir konserde ise Papa Francis’e hitaben şarkı söyleme fırsatı buldu. 

Her İrlandalı gibi, İrlanda’daki çatışma kimliğine ve duruşuna yansımıştı.  İşte bu yüzden adeta uluslararası bir marş haline gelen, son yüzyılın en çok bilinen protest şarkılarından birisi olan ‘Zombie’yi yazmıştı. Zombie, IRA tarafından 1993 yılında Warrington’da patlatılan bombanın ardından yazılmış ve Jonathan Ball ile Tim Parry adında iki kurbana adanmıştı. Zombie sözleriyle ve müzikal zenginliği ile hak ettiği başarıyı dünya çapında gördü ve müziğin toplumsal vicdanları yaralayan olaylarla veya zulümlerle ilgili farkındalık yaratmaktaki gücünün bir kanıtı oldu. ‘No Need To Argue’ albümü 17 milyon satış rakamına ulaştı. The Cranberries artık kült bir grup olmuştu.  Dolores O’Riordan Saraybosna’da yaşananlara da kayıtsız kalmadı ve ‘Bosnia’ şarkısını besteleyerek tepkisini ve isyanını milyonlarla paylaştı. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan milyonlarca Cranberries hayranı, Bosnia şarkısı ile Bosna’da yaşanan savaş ve katliamdan haberdar oldu. 

‘Everyone else is doing it, why can’t we?’ (1993), ‘No Need To Argue’ (1994), ‘To the Faithful Departed’ (1996) , ‘Bury The Hatchet’ (1999) , ‘Wake Up and Smell the Coffee’ (2001) gibi albümlerle toplamda 40 milyon albüm satış rakamına erişen Cranberries, 2003 yılında dağıldı.  Linger, Zombie, Empty, Salvation, Ridiculous Thougts, Animal Instinct, Just My Imagination, Ode to My Family, When You Are Gone gibi hafızalara ve ruhlara kazınan onlarca şarkıyı müzikseverlere hediye etti.

Dolores O’Riordan kariyerine solo olarak devam etti, ‘Are You Listening’ ve ‘No Baggage’ adında iki albüm çıkarttı. 1994 yılında Duran Duran’ın tur menajeri  olan Don Burton ile evlendi, üç çocuğu oldu. Mutlu olduğu anları kadar mutsuz anları da vardı.  Guardian gazetesine 1995 yılında verdiği bir röportajda, ‘çocukluğuyla ilgili kendine sakladığı birçok sırrı olduğunu’ söylemişti. 2013’te ise ailesine yakın bir kişi tarafından sekiz yaşından itibaren dört yıl boyunca taciz edildiğini açıkça paylaştı. Aslında hayatındaki bu travmatik olayı ‘Bury The Hatchet’ albümünde ‘Fee Fi Fo’ isimli, çocuk tacizini anlatan şarkısıyla daha önceden paylaşmıştı. 2011 yılında vefat eden babasının cenazesinde ise ‘faili’ ile karşılaşmıştı.  Geçmişin travması yıllar sonra onda birçok psikolojik soruna neden oldu, bipolar bozukluk, kendinden nefret etme hali, depresyon baş göstermeye başladı. 2013 yılında intihara teşebbüs etti. 2014 yılında kocasından boşanan O’Riordan için hayata tutunmak için en büyük neden çocukları olmuştu... 

‘I’m still remembering’ şarkısında şöyle diyordu O’Riordan:  

‘Kremanın her zaman üste çıktığını söylerler, iyi insanların ilk yitenler olduğunu söylerler. Kurt Cobain gibi, onun varlığı halen devam ediyor, J.F.K’i hatırla, adeta bir aziz gibi.’

Dolores O’Riordan’ın ölüm nedeni bilinmiyor, en azından bu yazıyı yazdığım sırada halen bilinmiyordu. Bazen bilinmeyen nedenlerle ölür, bilinenlerin ağırlığıyla yaşarız...  Cobain’e ithafen dediği gibi, Dolores O’Riordan da varlığı hep devam edecek olanlardan, şahane sesi, müzik tarihine damgasını vuran besteleriyle, iyi ki bu dünyadan geçenlerden. Hayatlarımıza olağanüstü parçalarıyla, duruşuyla, sesiyle değdiği, ömrümüze hayat kattığı için ona minnettarım... Biz onu hep hatırlayacağız. 

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik



Yazar Hakkında