LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Her şişeye inanmayın

Christie’s Müzayede Evi’nin şarap uzmanı, şarap dünyasında yıllanmış şaraplar konusundaki en büyük otorite kabul edilen Michael Broadbent, o zamana kadar yapılan en önemli yıllanmış şarap satışına imza atmıştı. Şarabın markası ve ABD’nin eski başkanlarından Thomas Jefferson’a ait olması, hem maddi hem de manevi değerini yükseltiyordu. Şişe, üzerine ‘THJ’ harfleri kazınmış, 1787 yılına ait bir Château Lafite idi.

1985 yılında yapılan satışta, Hardy Rodenstock adlı Alman bir koleksiyonerin mahzeninden çıkan bu nadide şarap 75 bin dolara alıcı bulmuştu. Bugünün çığırından çıkmış lüks şarap piyasasından bakıldığında çok astronomik olmayan bu fiyat, o zaman için müthiş bir meblağdı.

Rodenstock çok ünlü bir koleksiyonerdi fakat yıllar içinde, Thomas Jefferson’a ait şişeler gibi neredeyse tüm istisnai, hatta artık üreticisinde bile olmayan şarapların şarapların hep onun mahzeninden çıkması şüpheler uyandırdı. Rodenstock’un bir sahtekâr olduğu ortaya çıktığında, lüks şarap piyasası bir darbe aldı ama bu darbe çok uzun sürmedi. Son 30-40 yıl içinde lüks şaraplar dünyanın her yerinden zenginlerin ilgisini çekmeye başladı ve fiyatlar kelimenin tam anlamıyla ‘uçtu’.

2002’de 2600 dolara satılan DRC Romanée Conti, 2011 de 124 bin dolara alıcı buldu.

Jefferson şişelerinden bahsetmemim nedeni ise, 2013 yılında şarap piyasasını çalkalayan bir dolandırıcılık hikâyesi.

1976 Jakarta doğumlu Rudy Kurniawan, 90’lı yılların sonunda üniversite eğitimi için Endonezya’dan ABD’ye gidiyor ve Kaliforniya’da yaşıyor. 31 yaşında şarapla ilgilenmeye başlıyor ve 33 yaşına geldiğinde hatırı sayılır bir şarap uzmanı olarak kabul ediliyor. Dünyanın en pahalı şaraplarından Romanée Conti’den esinle, kendisine Dr. Conti lakabı takılıyor. Bu ününe, müzayedelerde milyonlarca dolar harcamasının da katkısı oluyor elbette. Şaraba para harcadığı, gibi sahibi olduğu şarapları satmaktan da zevk alıyor. Kendi mahzeninden yaptığı iki seçkiyi 35 milyon dolara satıyor. Bu seçkinin içinde kimsenin daha önce tatmadığı, bir daha da tatmaya fırsat bulamayacağı çok eski ve saygın şaraplardan epeyce bulunuyor.

Güvenilirliğinden kimsenin şüphe etmediği Kurniawan, çok cömert davetlerle çevresini genişletmeyi de başarıyor. Bu davetlerde tanıştığı, dünyanın en saygın şarap yazarları ile sıkı fıkı oluyor. Şarap yazarlarının en ünlüsü Robert Parker da, Kurniawan’ın cömertliğini takdir eden ‘dost’ları arasında. Kurniawan’ın, davetlerden sonra, tadımı yapılan çok eski şarapların şişelerinin büyük bir titizlikle toplaması dahi şüphe uyandırmıyor. Kimsenin tadını tam olarak bilmediği, başka bir şişeyle kıyaslama imkânı olmayan bu şaraplar, seri baskı teknikleri o tarihlerde bilinmediğinden, etiketlerinden de ayırt edilemiyor ve inanılmaz meblağlara satılmaya devam ediliyor.

Fakat Kurniawan bir müzayedede Domaine Ponsot Clos St. Denis 1945 şarabını satmaya çalışınca işler değişti. Şaraphanenin sahibi ve şarap yapımcısı Laurent Ponsot, Kurniawan’ın bu şaraba sahip olmasının imkânsız olduğunu iddia etti. Çünkü o şarap hiç var olmamıştı. Domaine Ponsot, 1982 yılından sonra Clos St. Denis bölge kontrolünde şaraplar üretmeye başlamıştı.

Çorap söküğü bu olay ile başladı. Kurniawan gözaltına alındı. FBI, evine düzenlediği baskında, şişeler, etiketler, eskitilmiş mantarlar gibi pek çok kanıt ele geçirdi. Bu aybaşında, Kurniawan’ın toplam 80 yılla yargılandığı davalardan birinden hapis cezası almasıyla hikâyenin sonu geldi.

Sizi siz olun, nerden geldiğini bilmediğiniz şarabı almayın. 

*Rahatsızlığı nedeniyle bu hafta köşe yazısını gönderemeyen yazarımızın 3 Ocak 2014 tarihli yazısını tekrar paylaşıyoruz.