Yeni başlayanlar için bilimkurgu

ESRA KARADOĞAN

Bilimkurgu ve fantastik edebiyat maalesef edebiyatın üvey çocukları sayılıyor. Öyle ki elinizde tutuğunuz fantastik bir kitapsa ya çocuk edebiyatının meraklısı bir okur olduğunuz ya da ciddi bir okur olmadığınız düşünülebilir. Nedense sinemada izlerken gözlerimizi alamadığımız bu türü, kitap olarak değerlendirirken, okurda bir burun kıvırma hali hasıl olabiliyor. Yalnız bu durumu ortaya koyduğu eserlerle aşan, genel kanıları yok eden yazarlar da var tabi, bunlardan biri de Margaret Atwood. Aynı isimli kitabından uyarlama ‘Damızlık Kızın Öyküsü’ adlı dizi Emmy ödüllerini toplayadursun, kitap geçtiğimiz aylarda Türkiye’de yeniden basıldı. ‘Damızlık Kızın Öyküsü’  için ‘feminist distopya’ diyenlere inat oldukça ilgi görüyor.

Okura uyarı

Kitap üç bölümden oluşuyor, ilk bölüm kitapla aynı ismi taşıyor, ‘Başka dünyalar: Bilim Kurgu ve Hayal Gücü’. Bu bölümde, daha çok yazarın çocukluğunda okuduğu kitapların  arasında dolanıp bir yazarın yazar olma  sürecinde çocukluğunun önemine şahit oluyoruz. Nitekim Atwood, kitabın hemen girişinde ‘Başka Dünyalar’ın bir bilimkurgu kataloğu ya da bilimkurguya dair kapsamlı bir teori olmadığı konusunda okuru uyarıyor. “Bu daha ziyade, bir edebi tür veya türler ya da alt türlerle hem okur hem de yazar olarak hayatım boyunca sürdürdüğüm ilişkiyi keşke çıktığım bir yolculuk.” Yazar çocukken okuduklarının hayatında ve yazdıklarında olan payını anlatırken, okur da kendi çocukluğunun kitapları arasında dolaşıyor. “Fakat tüm bu okuma, yazma, ilişkilerime ve en önemlisi de yaratım sürecinin yaman denizlerinde çıkan çetin fırtınaların kaynağı ne? Yazarlar hakkında herkesin bilmek istediği şey şudur: İlhamınızı nereden alıyorsunuz? Sizi bu yola sevk eden nedir? ‘Öyle oluverdi’ ya da ‘Neden bilmiyorum’ gibi cevaplar tatmin edici olmaz. Ayrıntı isterler” diyor Atwood henüz kitabın başında. Mitler, süper kahramanlar, artık bilimkurgu olarak değerlendiremediğimiz kimi konuların geçmişini de irdeliyor. 

Başlangıçta yeni başlayanlar için bilimkurgu derken aslında bu türden sandığımız kadar uzak durmadığımızı, bilimkurgunun zaman zaman yaşadığımız hayat olduğu gerçeğini kabulleniyoruz. “Kendinizi algılayabiliyor ya da hayal edebiliyorsanız kendiniz olmamayı da algılayabilir ya da hayal edebilirsiniz ve dolayısıyla böyle bir varlığın içinde sizin de yer aldığınız bir dünyayı nasıl algıladığını da hayal edebilirsiniz” diyor Atwood. ‘Başka Dünyalar’, tüm bilimkurguya bakış açınızı değiştirecek bir kitap. Bilimkurgunun insanın kendi gerçekliğiyle de yüzleşmesi olduğunu görmek biraz sarsıcı.

İkinci bölüm olan ‘Başka Tasarılar’da yazar pek çok bilimkurgu eserini, tabiri caizse lime lime ederek inceliyor. Burada iyi bir bilimkurgu okurunun ayak izlerini takip ediyorsunuz yine. Tam da olması gerektiği gibi, incelediği eseri yazarından ve yazarın yazdığı dönemden ayırmadan yer verdiği eser incelemeleriyle, okuru daha geniş bir perspektiften bakmaya yönlendiriyor. Özelikle bir bilimkurgu eserinin yazıldığı dönemin şartları, bilimkurgu için oldukça önemli bir durum.1900’lerin Türkiye’sinde büyük ekranlardan görüntülü arama yapabileceğimizi, insanların telefonlarından gözlerini ayırmadan yaşayacaklarını, kuş sesi yerine, kuş sesi uygulamalarını dinleyerek rahatlayacaklarını ve pek çok şeyi sanal bir ortamda gerçekleştireceklerini söyleseydiniz, bu, bilimkurgu olurdu. Şimdi ise tüm bunlar önemsiz detaylar. Çocukken, muhtemelen kısaltılmış versiyonuyla okunan Gulliver’in Gezileri üzerine, insanı kitabı bir kez daha okumaya sevk eden bir başlık atmış yazar: ‘Deli Bilim İnsanlarının Deliliği Üzerine: Jonathan Swift’in Yüce Akademisi’. 

Son bölüm, ‘Beş Hediye’ ise yazarın, daha önce eserlerinde yer verdiği, kendi tabiriyle “ormanda ekmek kırıntısı misali oraya buraya saçılmış” parçalarından oluşuyor. Yazarın, kitabın sonuna gelen okuru ödüllendirmek istediği çok açık. Özellikle Kriyojenik’te, Atwood günümüz insanı için de güncelliğini koruyan bir konuyu işlemiş. Başka Dünyalar aynı zamanda genç yazarlara üstü kapalı öğütler de içeriyor: “Mükemmel olmasa da elimizde bu var, ama elimizdekileri yapabileceğimizin en iyisini yapmamıza engel değil bu. Ben de gerçek üstopyaya giden yolda ancak bu kadarına kalkışmayı yeğliyorum.”

‘Başka Dünyalar’, Margaret Atwood eserleri için iyi bir başlangıç kitabı olmayabilir. Henüz romanlarını okumadan, yazarın hayal dünyasını keşfetmeden, yazarın bilimkurgu dünyasına bakışını öğrenmek, her okurun tercih edeceği bir durum değil ama yine de ‘Başka Dünyalar’ın bilimkurguya hâkimiyeti ve anlattıkları çok değerli.

Başka Dünyalar: 

Bilimkurgu ve
Hayal Gücü

Margaret Atwood

Çeviri: Selin Siral

Kolektif Kitap

264 sayfa.