Katilin kim olduğunun ne önemi var?

ALİ MELİH TAHİROĞLU

Ahmet Ümit, eskilerin deyimiyle velut bir yazar. Yazdığı ‘Masal Masal İçinde’ de çok okunuyor, tarihî bir meseleden el alan kitabı ‘Elveda Güzel Vatanım’ da epey okuyucu tarafından teveccüh gördü, yüzbinlerce okura ulaştı. Türkiye belki son 15 yıldır ‘meşhur yazar’ fenomenine alışık ama Ahmet Ümit’inki pek rastlanır türden değil. Neredeyse her kitabı okurlar tarafından oldukça büyük bir ilgi görüyor, Türkiye’nin dört bir yanında yaptığı imzalar adeta miting kalabalığına bürünüyor, okurlar saatlerce kitap imzalatmak için kimi zaman sıcağın alnında, kimi zaman buz gibi soğukta bekliyor. Okuyucusuyla arasında, dışarıdan bakılınca çok net anlaşılamayan tuhaf ve güçlü bir bağ var. Bunu sürekli hale getiren ise, muhtemelen her yaştan sadık okurunun olması. 

Dizinin son kitabı

Bu sadık okurların içinde ‘Başkomser Nevzatçı’ okur, dikkate değer bir kalabalığı teşkil ediyor (bundan bir önceki Başkomser Nevzat macerası, ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ idi). Hem Ahmet Ümit’in sosyal medya hesaplarından, hem yayıncısı Everest Yayınları’nın sosyal medyasından takip edilebiliyor bu dikkate değer ilgi. Ümit’in son romanı ‘Başkomser Nevzat’ dizisinin son kitabı ve oldukça heyecan verici bir polisiye. Bu polisiyenin ne denli heyecan ve merak uyandırdığını ‘Kırlangıç Çığlığı’ duyurusunun altındaki yorumlardan takip etmek mümkün. 

‘Kırlangıç Çığlığı’ hacimli bir roman, neredeyse dört yüz sayfa. Bu dört yüz sayfa, normal şartlarda okurun gözünü korkutabilirdi. Ama söz konusu Ahmet Ümit olduğunda ve hele metin Nevzat polisiyesi ise okur, aksine daha uzun bir metin talep ediyor. Roman, Nevzat serisinden iyi tanıdığımız Evgenia ile açılıyor. Emniyet teşkilatının vakur, başarılı ama gündelik hayatında oldukça huzursuz baş komiseri Nevzat’ın huzur bulduğu neredeyse tek yer, sevgilisi Evgenia’nın İstanbul Kurtuluş’ta mukim olan Tatavla Meyhanesi’dir. Tatavla, daha önceki romanlarda belirtildiği üzere, Kurtuluş semtinin kadim adıdır. Ve bu meyhanenin bahçesi, bahçesindeki ağaç gölgesi, Nevzat’ın adeta nefes aldığı tek yerdir. Fakat ‘Kırlangıç Çığlığı’nın belirgin motiflerinden biri, o yaz ayının (2017 yazı) oldukça sıcak oluşudur. Sıcak, romanın bir yerinde daima devam eder gibidir. Ve Evgenia’nın meyhanesinin o muhteşem serinliği bile bu yaz lekelidir. Derde derman olmaz. Yazar bizi sert bir hikâyeye çağıracağını ima eder. 

Bu sert hikâye seri katil hikâyesidir. Seri katilimiz Körebe, 2012 yılında birbirinin tıpkısı sayılacak 12 cinayet işlemiştir ve bütün maktuller çocuk tacizinden mahkûm olmuş kişilerdir. Her seferinde bir seri katil motifi olarak şunları yapar Körebe: Maktulü çocuklarla alakalı bir yere bırakır (park, lunapark ve sair), gözlerini kırmızı kadife bir bantla bağlar (bu yüzden ona Körebe denmiştir), maktulün sağ kulağının yarısını keser ve yanına bir oyuncak bırakır. Bu 12 cinayetin faili seri katil yakalanamamıştır, artık emekli olan baş komiser Zekai’nin de en büyük ukdesi olarak kalmıştır. Nihayetinde dosya kapanmıştır. 2017’de işlenen bir cinayet, bahsi geçen Körebe cinayetlerinin tıpkısıdır. Maktul çocuk parkındadır, kulağı kesiktir, gözü bağlıdır ve yanında Barbie bir bebek vardır; hepsinden de önemlisi çocuk tacizinden mahkûm olmuş, ceza yatmış, nihayetinde cezaevinden çıkmıştır.

‘Vicdan’ soruları 

Kitabın manevi bağlamda esas ekseni ‘vicdan’dır ve kimi sorular sorar. Çocuk tacizcisi biri, her şeyi hak eder mi? Bu her şeyin içinde öldürülmek hatta linç edilmek var mı? Acaba bu insanlar da bambaşka bir mağduriyetin, bambaşka bir psikolojik açmazın mı ürünleridir? Teker teker insanlar mı sorumlu ve günahkârdır yoksa toplum yapısı mı kimi şeylerin vuku bulmasına zemin hazırlar? Daha da önemlisi, Nevzat’ın polis teşkilatından kimi arkadaşlarının dahi içlerinin rahatlamasına sebep olan bu cinayetler, 2017’de tekrar eden bu yeni cinayetler aynı duruma, aynı ‘tacizci cezalandırmasına’ mı hizmet etmektedir?

Bu yakıcı ve cevaplandırılması oldukça zor sorulara suhuletle, meselenin her tarafından bakmak gerektiği şerhiyle kimi yanıtlar vermeye çalışıyor Başkomser Nevzat. Üstelik 2017 cinayetlerinin içine Suriyeli sığınmacı çocuklardan alınan kimi organların tacirleri de devreye giriyor. Vicdani yük oldukça yükseliyor, epeyce çetrefilleşiyor.

Bu meyanda denebilir ki, ‘Kırlangıç Çığlığı’ soruların, yakıcı soruların asla tek bir yanıtı olmayacağını soluk soluğa bir polisiye kurguyla okuyucuya sunuyor. Katil, bütün Ahmet Ümit polisiyelerinde olduğu gibi, oldukça şaşırtıcı biri çıkıyor.

Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit

Everest Yayınları

400 sayfa.