Agos'un Merceğinden: Ateşyan Kurul'a ne danışacak?

Toplumun seçim talebine bu kadar kulak tıkayıp, bir de hiçbir şey olmamış gibi özel davet usulüyle Danışma Kurulu oluşturmak, süreci daha da zamana yaymaktan ya da zaman kazanmaktan başka bir anlam taşımıyor.


21 Mart Çarşamba günü Patrikhane’de yapılan bir toplantı ile Başepiskopos Aram Ateşyan’ın 12 kişilik bir Danışma Kurulu oluşturduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Öyle anlaşılıyor ki bu Kurul, Ateşyan’ın belirlediği isimlerden oluşmuş ve özel davet usulü ile bu bünyeye çağrılmış.
İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Valiliği eliyle gönderdiği bir tebligatla Patrik seçimi sürecini durdurduğu, Patrik Kaymakamı Bekçiyan’ı tanımadığı ve seçilmemiş bir kişi olan, bu yüzden de yıllardır tepki gören Başepiskopos Ateşyan’ı yeniden Patrikhane’nin başı olarak topluma dayattığı malumdur.
Hal böyle iken Ateşyan toplumdaki eleştirilere ve tepkilere kulak vermek yerine, bir de Danışma Kurulu oluşturma yoluna gitmiştir. 

12 Eylül’ü hatırlamak
Doğrusu bu Kurul’un oluştuğunu ilk duyduğumuzda aklımıza gelen, 12 Eylül darbesi sonrası oluşturulan Danışma Kurulu oldu. Hatırlanacaktır darbenin hemen sonrasında oluşturulan 160 kişilik bu Kurul, Milli Güvenlik Konseyi ile birlikte Kurucu Meclis’i meydana getirecekti. Bir kısmı (40 kişi) MGK tarafından doğrudan belirlenen Danışma Kurulu’nun kalan kısmı için ise İl Valilikleri gelen başvuruları değerlendirerek bir liste oluşturuyor, bu liste içinden yine MGK nihai seçimi yapıyordu. 
Bu esasa göre oluşturulan Danışma Kurulu’nun görevlerinden biri de içinden çıkaracağı bir komisyonla yeni Anayasa taslağını hazırlamaktı. Ancak kurul üyeleri bu yapı ve koşullar içinde hazırladıkları Anayasa taslağının bile MGK tarafından hayli değiştirildiğini göreceklerdi.  
Doğrusu Aram Ateşyan’ın Danışma Kurulu bu kadar kalabalık değil. İçlerinde muhtemelen bir an önce seçim yapılmasını isteyen isimler de vardır. Öğrendiğimize göre Ateşyan Kurul’un ilk toplantısında, önümüzdeki günlerde Ankara’da temaslarda bulunarak bu Kurul’un resmi bir hale gelmesi için çalışacağını söylemiş.
Son bir yıldır yaşananlardan, Bekçiyan’ın yurtdışına gönderilip seçim sürecinin durdurulmasından sonra Ateşyan eliyle böyle bir Danışma Kurulu oluşturulması ile 12 Eylül sonrası meydana getirilen Danışma Kurulu arasındaki benzerliği tarif etmeye herhalde artık gerek yok. 

Meşrulaştırma işlevi
Toplumun seçim talebine bu kadar kulak tıkayıp,  bir de hiçbir şey olmamış gibi özel davet usulüyle Danışma Kurulu oluşturmak, süreci daha da zamana yaymaktan ya da  zaman kazanmaktan başka bir anlam taşımıyor. Üstelik kurul Ermeni kilisesi ve toplum geleneklerine hiç uygun olmayan kuraldışı bir Patrikhane yönetimini meşrulaştırma işlevi de görmüş olacaktır. 
Bir diğer dikkat çekici gelişme de Kurul’a Ermeni toplumunun iki günlük gazetesinin (Jamanak ve Marmara) genel yayın yönetmenlerinin davet edilmesidir. Böylesi tartışmalı bir Kurul’a iki gazetenin yayın yönetmeninin davet edilmesini de pek anlayamadığımızı belirtmeliyiz. Gazetelerin öncelikli görevi iktidar kurumlarını denetlemek olmalıdır. Başepiskopos Ateşyan acaba iki gazetenin yayın yönetmenini davet ederek muhtemel eleştirilerin önünü baştan kesmeyi mi amaçlamıştır? Bilemiyoruz. 
Kurul’un oluşturulması sonrasında temasa geçtiğimiz kimi üyeler, kendilerinin de bir an önce seçim yapılmasına taraftar olduklarını, eleştirilere saygılı olduklarını, ancak önce Kurul’un yapacağı işler, faaliyetler görüldükten sonra kendilerine eleştiri yöneltilmesini umduklarını belirttiler. Bu görüşlere de elbette saygı duyuyoruz. Umalım ki Danışma Kurulu’na davet edilen hayırseverler, yöneticiler, vakıf başkanları ve gazeteciler bir an önce seçim yapılması için ellerinden gelen çabayı gösterirler.

Bitirirken son bir not. 12 Eylül hatırlatması yapmıştık. Boşuna değil. 12 Eylül darbecileri bile -kısıtlı demokrasi koşullarında da olsa- 3 yıl sonra seçime gitmişlerdi. Ermeni toplumunun seçim talebi ise 8 yıldır engelleniyor. Kurul’un bunu da bir kenara not etmesini umuyoruz. 
 


Kategoriler

Genel Toplum