Çocukların cesareti ve yetişkinlerin bencilliği

BÜRKEM CEVHER

Uzun zamandır ilk defa Enid Blyton kitaplarından aldığım keyfi veren bir kitapla karşılaştım. Jozua Douglas’ın yazdığı ‘Korkunç Yüzme Antrenörü’nü okurken o kadar heyecanlandım ki kitabı neredeyse bir oturuşta bitirdim diyebilirim. Kitabın kahramanı Lev’le birlikte yüzme antrenörü Boris’ten nefret ettim, Boris’in ipliğini pazara çıkardıkları son bölüme kadar bir yandan kitabın sonunu merak ettim bir yandan da kitap hiç bitmesin istedim. Gerçekten de bir süredir böylesine sürükleyici bir çocuk kitabı ile karşılaşmadığımı fark ettim. 

Tanışma 

Sıradan bir adam olan Bay De Bruin sporu çok seviyor, koltuğunda oturup bütün gün televizyon izliyor. Hayatı boyunca hiç spor yapmadığı halde kendini dünyanın en büyük antrenörü olarak görüyor. Oğlu Lev’in günün birinde ünlü biri, mümkünse de ünlü bir sporcu olmasını istiyor ki o da biraz o ünden faydalansın. Lev de ailesi gibi sıradan biri ama o bunu hiç de dert etmiyor. 

Günün birinde babası Lev’i ünlü yüzücü Boris Kwiksilver’in yüzme okuluna yazdırır. Boris, Bay De Bruin’i Lev’in çok yetenekli  olduğuna inandırmıştır çünkü. Lev’in bir yıldız olduğunu ve yüzme sporunu baştan aşağı değiştireceğini iddia eder. Oysa ki bunu çocuklarının yeteneklerini abartan tüm velilere söyler böylece yüzme okulunu bu çocukların aileleri sayesinde finanse eder. 

İşte bu satırları okurken bir anda aklıma kızım çok küçükken aldığı bir buz pateni dersi geldi. Öğretmeni kızımı öve öve bitirememiş ve bize hemen asıl çalıştığı buz pistinin kartını vermişti. Kızımın buzun üzerinde ne kadar zor durduğunu, öğretmenin onu tutmak için ne kadar zorlandığını görmemiş olsam ben de kendimi kaptırabilirdim belki. Sonra o buz pistindeki bütün öğretmenlerin bütün çocuklar için aynı şeyleri söylediklerini duydum ve bunun velileri kandırmanın başka bir yolu olduğunu anladım. 

İşte Boris de aynı yöntemi kullanıyor. Boris aslında çocukları hiç sevmiyor ve yüzme okulundaki bütün çocuklar da bunun farkındalar. Ancak ailelerinin gözleri öylesine boyanmış ki çocuklarını dinlemektense Boris’e güveniyorlar. Günün birinde efsanevi yüzücü olacak çocuklarının istikbali ile oynamak istemiyorlar. 

Bir gün Lev, Boris ve bir arkadaşının konuşmalarına kulak misafiri oluyor ve Boris’in tam da tahmin ettiği gibi çok kötü biri olduğunu bir kere daha anlıyor. Fakat bu sefer başka bir çocuğun hayatı tehlikede. En yakın arkadaşı olan komşusu Lita ve Lita’nın babası ile çocuğu kurtarmak için harekete geçiyorlar. İşte asıl macera da burada başlıyor. 

‘Korkunç Yüzme Antrenörü’ de pek çok çocuk kitabının düştüğü hataya düşüyor. Yetişkinlerin ezici çoğunluğu umursamaz, bencil, çocuklarına güvenmeyen ve gözlerini hırs bürümüş insanlar olarak resmediliyor. Bay De Bruin’in tek derdi dünyanın en büyük minyatür araba koleksiyonuna sahip olup Guinness Dünya Rekorları Kitabı’nda yer almak. Bayan De Bruin ise sürekli çapraz bulmaca çözüyor. Çocukları tüm bir gün ve gece boyunca ortadan kayboluyor ama onlar bunu çok da dert etmiyorlar. 

Boris deseniz zaten para ve şöhret için her şeyi yapabilecek karakterde bir insan. Çocuk kaçırıyor, çocukları öldürmeye teşebbüs ediyor, kardeşini bile öldürmeye kalkıyor ama herkese bir şekilde iyi görünmeyi başarıyor. Çocuklar onun nasıl bir insan olduğunu hemen anlasa da kendi ebeveynlerine bunu anlatamıyorlar ve o yüzme okuluna devam etmek zorunda kalıyorlar.

Başka bir baba ise kızının kaçırıldığından bile bihaber; sadece kendi işleriyle meşgul oluyor ve kızının güvende olduğunu var sayıyor. Kızının kaçırıldığı söylendiğinde bile kızını kontrol etmeye kalkışmıyor. Ancak kitapta bütün yetişkinler kötü değil. Örneğin, Lita’nın babası Bay Springer çocuklara güvenen, kendi kızının mutluluğunu ön plana alabilen, kendisiyle barışık bir adam. Başka bir çocuğun hayatının tehlikede olduğunu duyduğunda bunu sorgulamıyor bile ve çocuklara yardım ediyor. Yine de yazar diğer yetişkinlerin bencilliğini Bay Springer’in yardımseverliği ve cesareti ile dengelemeyi başarıyor. Springer hem çocuklara yardım ediyor, hem de onları oldukları gibi kabul edip sevebiliyor. 

Hasan Türksel’in duru çevirisi ile okuması oldukça keyifli olan bu kitapta macera unsuru da çok güzel kullanılmış. Bir sonraki bölümde ne olacağını sürekli merak ettirebiliyor yazar. Her şeyden önemlisi de çocukların içgüdülerinin ne kadar kuvvetli olabileceğini, pek çok sorunun üstüne cesaretle gidebileceklerini ve doğru bildikleri yoldan gidebilme direncini gösterebileceklerini oldukça başarılı bir şekilde anlatıyor. Ders verme amacı gütmeden çocuklara doğruyu ve yanlışı gösterebilen ‘Korkunç Yüzme Antrenörü’nü çok beğendim; en kısa zamanda yazarın diğer kitaplarının da Türkçe’ye çevrilmesini diliyorum. 

Korkunç Yüzme Antrenörü

Jozua Douglas

Çeviri: Hasan Türksel

Can Çocuk Yayınları

240 sayfa.