OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Bir Şirinoğlu, bir Ateşyan kolay kolay bulunmaz

Geçen hafta, Türkiye Ermeni toplumunun “temsilcisi” veya “lideri” olma iddiasında olan iki kişiden bazı açıklamalar geldi ve içinde bulunduğumuz “Güler misin, ağlar mısın” durumunu bir kez daha hatırlattı.

İlkönce Bedros Şirinoğlu’nun Hamparstum yemeğinde söylediği sözlerden başlayalım. Şirinoğlu, bazı okullarımızın birleşmesi gerektiğini, eğer bu birleşmeler olmazsa Surp Pırgiç Hastanesi bütçesinden okullara yardım yapmayacağını söylemiş. Örnek olarak da Feriköy Merametçiyan’la Karagözyan’ın, Esayan’la Getronagan’ın birleşmesi gerektiğini belirtmiş. Her ne kadar bahsettiğinin kapatma olmadığını söylese de, bu tip birleşmeler fiilen kapatma demektir; zira okul sayısı doğal olarak azalacaktır ve iki okulu birleştirdiğinizde birini değil ikisini de kapatmış olursunuz çünkü ortaya çıkacak olan yeni okul ne biridir ne öteki. Fakat, hayatta hiçbir şey konuşulamaz, tartışılamaz değildir. Dolayısıyla, şartlar gerektiriyorsa okulların birleştirilmesi de, kapatılması da konuşulabilir, tartışılabilir. Bu gibi önemli kararlar ciddi bir kamusal tartışmayı, fikir alışverişini gerektirir. Öyle bir kişinin çıkıp, “Ben dedim oldu”, demesiyle olmaz. Hangi çalışmaya, hangi gerekçelere, hangi etüde, hangi projeksiyona dayandığı belli olmadan, bir yemek sırasında iki cümleyle, “geçerken uğradım” misali söylenecek sözler değil bunlar. Böyle yaptığınız zaman, ne derdinizi anlatabilirsiniz ne de sağlıklı bir tartışma başlatabilirsiniz. Nitekim, Şirinoğlu’nun bu sözleri de haklı olarak infial uyandırdı, tepki doğurdu. 

“YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN”