Maryam Şahinyan’ın arşivine adanan bir gençlik

Tayfun Serttaş’ın Pilevneli Galeri’de düzenlenen ‘Flashblack’ sergisi, stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’ın 1930’lardan 90’lara kadar uzanan geniş bir zaman dilimine yayılan arşivinden bir kesiti izleyiciyle buluşturuyor. Şahinyan’ın Foto Galatasaray adlı stüdyosunda ortaya çıkan 100 bini aşkın negatif filmden 10 binini bu sergide görmek mümkün.

12 Mayıs Cumartesi günü, galerinin ev sahipliğinde, Tayfun Serttaş, serginin küratörü Engin Özendes ve araştırmacı Yetvart Tomasyan’ın konuşmacı olarak katıldığı bir panel düzenlendi.

Galerinin tüm duvarları, Maryam Şahinyan’ın çektiği portrelerle kaplanmış. Aralarında Yeşilçam oyuncularının da bulunduğu birbirinden farklı 10 bin portreyle baş başayız. Fotoğraflar, insanların, kendilerini Maryam Şahinyan’ın objektifinin karşısında rahat hissettiklerine işaret ediyor. iki eşcinselin öpüşmek üzere oldukları poz vermeleriyle de anlıyoruz. Sergide yer alan 10 bin fotoğraf, dönemin Beyoğlu ve çevresindeki insan profilini en yalın haliyle izleyiciye gösteriyor.

‘Sokağa atılıyordu, aldım’

Küratör Engin Özendes, paneldeki konuşmasında, Maryam Şahinyan’ın, söz konusu dönemde İstanbul’da kadın kimliğiyle stüdyo fotoğrafçılığı yapmasının önemine değindi. Yetvart Tovmasyan ise, arşivi elde ediş sürecini anlattı. Maryam Şahinyan’ın 100 bin negatiften oluşan arşivinin tesadüfen eline geçtiğini belirten Tovmasyan, arşivden, Şahinyan’ın akrabalarının dahi haberdar olmadığını söyledi: “1990’ların sonlarına doğru, Maryam Şahinyan’ın stüdyosu olan dükkânı başka biri kiralamış. Dükkândan bu negatifler çıkmış, yeni gelen adam sokağa atacakmış. Sarkis Çerkezyan adında bir büyüğümüz vardı, o dönem emekli olmuştu, haftada birkaç gün bizim iş yerine gelirdi. Bu arşivden ilk olarak o bahsetti bana. ‘Atacaklar, ne olur, gel, al’ dedi. Başta ciddiye almadım, ertesi gün yine geldi, ‘Bak, sokağa atıyorlar bugün, lütfen al’ dedi. Bunun üzerine iki çalışanımla birkaç koli gönderdim, öyle geçti elime. Maryam Şahinyan’ın arşivini de eve getirdim ve bir köşeye bıraktım. Bir süre orada öylece kaldı. Tayfun’la tanıştığım sırada, o, bir başka fotoğrafçı olan Osep Minasoğlu üzerine çalışıyordu. ‘Stüdyo Osep’ adlı kitabı yayına hazırladıktan sonra Şahinyan’ın arşivini ona verdim.”

“Bir gençliğim vardı...”

Tayfun Serttaş, Maryam Şahinyan’ın arşivi üzerine çalışmaya başlama hikâyesini şöyle anlattı: “O sıralar Stüdyo Osep için çalışıyor, sürekli olarak Agos’un arşivinden faydalanıyordum. Tomo Abi’yle de bu ziyaretlerimden birinde tanıştım. Bana Maryam Şahinyan’ın arşivinden bahsetti. Başka bir işe odaklandığım için ‘Şu an olmaz’ diyerek reddettim. Aslında başlarda Maryam Şahinyan’ın arşivi ilgimi çekmemişti. Zamanla, bir kadın kimliğiyle stüdyo fotoğrafçılığı yapması beni cezbetti.”

Sanatçı, serginin hazırlanma sürecini ise şöyle özetledi: “ ‘Stüdyo Osep’i bitirdikten sonra, Maryam Şahinyan’ın arşivi üzerine çalışmaya başladım. Elbette 100 bin negatiften oluşan bir arşivin tamamını gün yüzüne çıkarmadım. Burada 10 bin fotoğraf var. Negatif olduğu için çok çabuk zarar görebiliyor. Onları uzun uzun temizledim, ardından baskılarını yaptım. Bir gençliğim vardı, onu da Maryam Şahinyan’ın arşiviyle geçirdim.”

‘6-7 Eylül’de zarar görmedi’

Tayfun Serttaş, Şahinyan’ın kadın stüdyo fotoğrafçısı kimliğiyle, çevre esnaf tarafından çok ciddiye alınmadığını ve Foto Galatasaray’ın, değersiz görüldüğü için, 6-7 Eylül Pogromu’nda dahi saldırıya uğramadığını söyledi.

Şahinyan’ın çektiği birbirinden çarpıcı 10 bin portreyi bir araya getiren ‘Flashblack’ sergisi 26 Mayıs’a kadar görülebilir.



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.