Çağdaş sanatla buluşan bir klasik: ‘Martı’

Pürtelaş Tiyatro’nun Serdar Biliş rejisiyle sahneye taşıdığı ‘Martı’, Kasım 2017’den beri seyirciyle buluşmaya devam ediyor.

Rus oyun yazarı Anton Çehov, ‘Martı’yı 1895 yılında yazmış. Bu hikâyede Çehov, dört ana karakter çevresinde geliştirdiği olaylarla kuşaklar arasındaki çatışmayı ve sözde entelektüel çevrelerin ‘aydın ve sanatçı’ meselesini masaya yatırmış. Ünlü bir aktrist olan ve yaşlandığını kabul etmek istemeyen Arkadina, geleneksel sanat anlayışına karşı çıkan ve denediği yeni teknikler annesi tarafından alay konusu edilen Treplev, Arkadina’nın sevgilisi, yazar, sözde aydın Trigorin ve oyuncu olma isteğiyle yanıp tutuşan taşralı genç kız Nina... ‘Martı’da aşk, adeta imkânsızdır. Bir tarafta Maşa’yı platonik bir biçimde seven taşralı öğretmen Medvedenko, Treplev’e umutsuzca âşık Maşa, Nina’ya saplantılı Treplev ve Trigorin’e hayran Nina, diğer tarafta yaşlansa da hâlâ çekici olduğunu kanıtlamak istercesine Trigorin’e tutunan Arkadina, Nina’yı taşralı egzotik bir kız, bir macera olarak gören Trigorin... Kâhya İlya’nın karısı Polina da Doktor Yevgeni’yle gizli bir ilişki yaşamıştır fakat duyguları karşılıksızdır. Doktor her zaman yeniliklere açık olan bir adamdır ve bu açıklığı, bağlanmanın önünde bir engeldir. 

Hikâye, bu karmaşık sevgi ve sevgisizlik ağı çerçevesinde örülmüş. Çehov adeta sevginin insanları mutlu etmek için yetersiz kaldığı bir dünya koyuyor karşımıza. Her şey şöhret, dünyevi hırslar ve başarıyla ilgili; dolayısıyla ne anne ile oğul arasında doğal, her şeyin ötesinde bir sevgi gelişebilmiş, ne de iki genç arasında masum bir aşk doğabilmiş. Bir köşede de hayatının son yıllarını yaşayan, sağlığı gittikçe kötüleşen, Arkadina’nın abisi Sorin var. Sorin, tüm bu hırsların ve çabaların beyhudeliğini, yaşamın bir gün biteceğini gösterircesine tüm bu olayların dışında duruyor. Neresinden bakarsak bakalım, umutsuz bir dünya hali var karşımızda.

Hem reji, hem seyircinin birikimi

Ahmet Sami Özbudak’ın metin düzenlemesi ve Serdar Biliş’in rejisiyle sahnelenen ‘Martı’ ise, aynı umutsuz dünya halini günümüze ve daha evrensel bir düzleme taşımış. Deneyimli, usta oyuncularla yeni kuşak oyuncuları bir araya getiren kadroda güzel bir uyum doğmuş. Herkes kendine has bir biçimde sahnede var oluyor.

2014’te cesur ve yenilikçi yapımlar ortaya çıkarmayı hedefleyerek kurulan Pürtelaş Tiyatro, ‘Martı’ ile bu hedefine yaklaşmış gibi görünüyor. Işık ve sahne tasarımı Pürtelaş Tiyatro’nun yenilikçi çizgisinin izlerini taşıyor. Oyunculara gelindiğinde, bildiğimiz insanlık hallerini ortaya koysalar da, bunu yapma biçimlerinde farklı bir tat var. Melankoli, rekabet, kayıtsızlık yahut hırs... Sahnede hepsine dair yeni bir tat yakalanmış. Fakat iş sadece rejiyle sınırlı kalmıyor. Böyle bir uyarlama seyrederken kompozisyondan neyin çıkarıldığını, yerine neyin getirildiğini ve daha da önemlisi neden getirildiğini anlayabilmek önemli. Yoksa, uyarlamanın ne yöne gittiğini anlamak zorlaşıyor. Yani seyircinin bakış açısı ve birikimi de önem taşıyor. Dolayısıyla oyunu çok sevmek de mümkün, hiç sevmemek de.

Pürtelaş Tiyatro’nun ‘Martı’sı, bu yıl Tiyatro Eleştirmenleri Birliği tarafından yılın oyunu ödülüne layık görüldü. Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri’nde ise hem yılın oyunu, hem de yılın ışık tasarımı ödüllerinin sahibi oldu. ‘Martı’yı 21 Mayıs’ta Uniq İstanbul’da, 27 Mayıs’ta Zorlu PSM’de seyredebilirsiniz.



Yazar Hakkında