Ötekinin sonsuzluğu

GİZEM YİĞİT

İlk kez 2011’de yayınlanan ‘Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi?’ geçtiğimiz haftalarda yeni baskısıyla okurlarını buldu. Kitabın içerisi de okura türlü cevaplar düşündürten ve yine kitaba adını da veren bu karmaşık soruya benzer zor on iki soru ile dolu diyebiliriz.

Çok nadir olur: Değeri kendinden menkul bir kitapla ruhu olduğuna inandığınız bir mekanda tanışırsınız ve kitap ile sizin o kitabı bulmanıza vesile olan mekan arasında gerçekten bir uyum olduğunu görürsünüz. Bu hadiseyi yakın zamanda Yeniköy Kitapçısı’nda sakin bir Pazar günü geçirirken “Bir Balık Bir Başka Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi?” kitabını alarak yaşamış oldum. ‘Bir Ortaçağ Yalnızlığı’, ‘Darb ve Mesel’, ‘Ağırlaştırıcı Sebepler Dîvanı’ ve ‘Otuz Kuş Birden Olmak’ gibi kitaplarıyla hem deneme yazılarının yer aldığı kitapları hem de şiirleriyle bende yer etmiş olan Enis Batur’un ismini böylesi humorlu ve naif çizimlerle yan yana görmek Selçuk Demirel’in aklımda kalmış tüm eğlenceli eserlerinin bir anda gözümün önünden geçip gitmesini sağladı.

“Gecenin kaç çocuğu vardır?

Ben gecenin yerinde olsam çocuklarımı saydırmazdım. Sayıların sonul sonsuzluğu buradan kaynaklanıyor bana kalırsa. Sonra, gece diyorsun ya, kuzum hangi geceden söz ediyorsun: dün gece yarın gece ile nasıl karşılaştırılır? Hem yarın gecenin geleceği nereden belli?”

 Bu ve bunun gibi bir çok yanıtlanması zor soru bekliyor bizleri bu kitapta. Hatta belki de balıklar, taşlar ve geceler dışında kimsenin cevap veremeyeceği sorular bunlar. Peki bu cevaplar nedir derseniz de neredeyse somut anlamda hiç cevap bulamayacağınızı size baştan söylemek isterim. Ki bu da zaten kitabın bambaşka bir yönü. Çünkü bu kitabı gördüğümde ilk meraklandığım şey Enis Batur ve Selçuk Demirel gibi iki ismin omuz omuza ortaya koydukları bir eserin içerisinde beni ve diğer okurlarını nelerin beklediğiydi. Kitaptaki tüm soruların cevapları da bu ilk soru gibi birbirinin içinde gizlenerek birbirini var ediyorlar aslında . Enis Batur’un kaleminden dökülen kelimeler, Selçuk Demirel’inse paletindeki renkler bir bakıma bu zor sorulara verilen ‘cevaplar’ olarak görülebilecekse de aslında tüm bu anlatıya her soruda düğüm atıyorlar. İki yazar da metne yer yer düğümler bırakıyorlar ama en sonunda cevaba ulaşmanız için değil aksine her sayfa çevirişinizde yeni sorularla ve daha büyük bir karmaşıklıkla karşılaşmanız için.

Demirel’in öyküleri

Bu kitabın kendini farklı kılan diğer bir özelliğiyse Enis Batur’un da Selçuk Demirel’in de metnin içerisinde bildiğimiz yönleri dışında kimliklerini görecek olmamız bence. Selçuk Demirel’in metinde karşılaşacağımız çizimleri onun öykücü yönünü ortaya koyarken Enis Batur’un da anlatımındaki renklilik kitaptaki çizimlerden aşağı kalmıyor. Zaten bu kitaba dair seveceğiniz şeylerden biri eminim ki yazarların bu yönüyle tanışmanız olacaktır. Yıllar önce Le Monde Diplomatique’in yayın yönetmeni Claude Julien, kitap ve albüm kapakları, afişler hazırlayan, çocuk kitaplarına da çizim yapan Selçuk Demirel’in bir kitabına şu önsözü yazar. “Fotoğrafı çekilemeyecek şeylerin resmini yapıyor Selçuk”. Bu sebepten dolambaçlar, kalemler, kitaplar ile dile gelmeyenleri kendine has mizahıyla ifade eden Demirel’in dünyasına küçük bir giriş niteliğinde bu kitap bir bakıma da.

Son olarak kitaba uzaktan bir bakışla yaklaşacak olursak her şeyin bir bütünlük içerisinde olduğunu görüyoruz. Bir sürü küçük düğümle birbirine sıkıca bağlanan bu eser hem çizimleriyle hem de metniyle ilginç bir bütünlük oluşturuyor okurları için. Bir yandan da bu iki değerli insanın daha önce belki de görmediğimiz yönleriyle karşılaşıyorsunuz.

Bu ince fakat etkileyici kitap için söyleyeceğim son şeylerin kitaba ismini de veren şu sorudan çıkmasını isterim:

“Bir balık bir başka balığa onu sevdiğini söyler mi?”

Balıkların sessizliğine ilişkin bir şüphe seziyorum, bu sorunun altında.

Büyüklerin kuşkuculuğunun çocuklara da bulaşması ne acı verici.

Hayır: Bir balık başka bir balığa onu sevdiğini söylemez.

Onlar, çünkü, biribirilerine karşı yansızdırlar.

Bir kayıtsızlık anlamı çıkarılmamalı buradan, hemen:

Balıklar biribirilerine dokunur, biribirileriyle oynar, biribirilerini yerler.

Ne iyilik yönlendirir onları, ne kötülük. Kimileri safdil, kimileri kurnaz değildir. Bir balık, hepsi hepsi, ötekinin sonsuzluğudur.’’

Bir Balık Başka Bir Balığa Onu Sevdiğini Söyler mi?

Selçuk Demirel, Enis Batur

Çınar Yayınları

64 sayfa.