Ermenistan tüm yönleriyle CNN’de

Ünlü mutfak şefi, yazar ve gezgin Amerikalı Anthony Bourdain, CNN için hazırladığı “Bilinmeyen Köşeler” (Parts Unknown) adlı çok konuşulan programı için bu kez Ermenistan’daydı. Tarih, siyaset ve yemekler ile dolu programında, Ermenistan’daki birçok şehrin yanı sıra, özerk Karabağ Cumhuriyeti’ni de ziyaret eden ünlü gezgin, “1915’da yaşanan korkunç olaylara, ortalama bir Amerikalı ya da siyasi söylemimizdeki gibi felaket değil Ermeni Soykırımı diyeceğim” sözleri ile bu hafta Diaspora ve Ermenistan’ı heyecanlandırdı.

Alin Ozinian/Yerevan

Her pazar, Anthony Bourdain'ın CNN seyircisine dünyayı gezdirdiği bu haftaki programı, kendi deyimi ile “Hristiyan olmayan 3 komşu ile çevrelenmiş, araya sıkışmış Hristiyan bir ülke” Ermenistan hakkındaydı. Tanınan gezgin Bourdain’ın, ona Ermenistan’ın bilinmeyenlerini anlatabilecek bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Seçimini ünlü rock grubu, System of a Down’un solisti Serge Tankian’dan yana yaptı. Tankian, Bourdain’a Ermeni olmayı, Beyrut’ta doğup, Los Angeles’ta büyüyüp, Ermenistan tutkunu olmayı, ülkeyi, insanları anlatırken ona farklı şehirleri de gezdirdi.

Bourdain'ın Ermeni tarihinin derinliklerine dalması, bir gezi programında alışık olmadığımız tarihi haritalar, arşiv fotoğrafları ile soykırımı anlatması şaşırtıcıydı. Bourdain bunlarla da kalmadı, Türkiye’nin Ermenistan’a uyguladığı ambargodan, soykırımın inkarına kadar bir çok güncel siyasi konuyu da takipçilerine anlattı. Sovyetlerin yıkılmasının ardından bağımsızlık yıllarındaki yaşanan enerji sıkıntısı ve 1988’de büyük depremi ayrıntıları ile sundu.

Azerbaycan’da artık ‘İstenmeyen Kişi’

Bourdain Karabağ’da dağların üzerinde kendisine kurulmuş sofrada Karabağ halkının bağımsızlık mücadelesini dinledi.  Kendisini konuk edenlere “Peki Karabağ Ermenistan’ın bir parçası mı?” sorusuna beklemediği “Evet, ama Ermenistan Cumhuriyeti’nin değil, tarihi Ermenistan’ın, isterse ilerde burayla birleşir” cevabını aldı. Karabağ’dan Yerevan’a dönüşünde, Azerbaycan tarafında istenmeyen kişi (Persona non-grata) ilan edildiğini duydu ve gülümsedi. 

Bourdain Yerevan’da gençlerin gözbebeği olan TUMO Yaratıcı Teknolojiler Merkezi’ni de ziyaret etti, ülkenin eski bir SSCB ülkesi olduğunu fakat gençlerin tamamen batılı değerlere sahip olduğunu söyledi. Sokaklarda dolaşan New York’lu gezgin, ülkede bu kadar çok satranç oynayan insanın varlığına şaşırdı. 

Başkent Yerevan dışında, ikinci büyük şehir Gümrü'ye ve ülkenin kuzeyindeki Dilijan'a gitti. Bu şehirlerdeki insanlar ile konuşan Bourdain, “Ermenistan'da yaşayan üç milyon Ermeni var. Dünyada sekiz milyon Ermeni daha var. Soykırımdan beri, hayatta kalmak için uzun, varoluşsal bir mücadele veren insanlar onlar. ” dedi.

Bourdain, yolculuğu sırasında Diaspora’yı, kimlik  deneyimleri üzerinden anlayabilmek için Tankian’a sorular sordu. “Hatırlıyorum, ilk defa Ermenistan'dan Los Angeles’a döndüğüm an, uçaktan indiğimde, neden buraya geri döndüm, ülkem beni çekti” diyen Tankian ülkeye Diaspora’nın yaptığı yatırımlardan da bahsetti.

‘Ermeniler bilgileri sayesinde hayata tutundu’

Teknoloji konusunda Ermenistan’daki gelişmelerden de haberdar olan gezgin, bu alandaki Ermeniler ile de görüştü. Siber güvenlik danışmanı Ruben Muradyan’a  yönelttiği “Siz çocukların eğitimine çok dikkat ediyorsunuz, sebebi nedir?” sorusuna belki de programa damgasını vuracak bir cevap aldı. “Tarih boyunca, hayatınız boyunca her şey olabilir, soykırımlar, savaşlar, göçmenlik, yaşadığınız ülkedeki sistemin yıkılması... Sizden her şeyinizi alabilirler,  evinizi, toprağınızı, paranızı hatta kaderinizi ve hayatınızı bile. Bir tek şey hariç: bilginizi ve yeteneğinizi kimse alamaz. Biz bunu çok iyi anlamış bir halkız, biz bilgimiz ve becerimizle hayatta kalabilmeyi başarmış bir halkız. Bu yüzden, çocukken bize yaptıkları gibi, şimdi biz de çocuklarımıza eğitim vermek , bilgi ve beceri kazandırmak için uğraşıyoruz. Bunları onlardan kimse alamayacak çünkü”.

Bourdain neler yedi?  

Kuşkusuz en çok lavaş yedi. Yerevan’da lavaşa sarılı, soğan ve yeşillikleri ile süslenmiş enfes bir alabalık yedi. ‘Gayane’nin Yeri’ adını taşıyan, ev/restoranda, alabalığın yanında servis edilen mezeler ve çorbaları da beğendi. Dolmama restoranında, kara buğday pilavı, sebzeli mantı ile “bu benim ruhumun ihtiyacı olan şey” dediği kızarmış kuzu inciği tattı.  

Tankian'ın bir arkadaşının ailesinin evinde, evin büyükannesinin elinden, Ghapama (kuru üzüm, kayısı, fındık ve pirinçle doldurulmuş fırında bal kabağı) yedi.  Ermeni peynirlerini beğendi, Lübnanlı Ermenilerin Yerevan’da yaşamaya başladıktan sonra da sofralarından humus ve muttabal’ı eksik etmediklerine şahit oldu.

Bourdain Ermenistan’da et ve sakatata doydu. İşkembe, paça, keller, karaciğer, yürek ve daha ne varsa deneyen mutfak şefi, khorvats’ı (domuz eti ve daha ziyade pirzolasının barbeküde hazırlanmış şekli) beğendi. Tankian ile Ermeni mutfağından konuştukları sırada, “Ben ineklerin gözlerini severim, ama yemeyi değil, bakmayı” diyen Tankian’a “Evet çok hülyalı olurlar” cevabını veren Bourdain’ın programı eğlenceliydi.

En hoşuna gidenin  Karabağ’da ev yapımı yoğurt ve orman bitkilerinden hazırlanan votka ile servis edilen, rezene ve otlar hazırlanmış olan et yani “Ermeni barbeküsü” olduğunu söyledi. Programda Karabağ’ın 40’dan fazla ot ile yapılan, bitkili gözlemesi Jingyalov Hats’dan da bahsedildi. Bol bol bira ve şarap tadan Bourdain Ermeniler için “İlk şarap yapan halk” derken, konyak tatmaması dikkatlerden kaçmadı.

Kategoriler

Genel Güncel Ermenistan