Çocukların dilinden Saraybosna’nın zor geçmişi

Hrant Dink Vakfı’nda 21 Mayıs’ta düzenlenen ‘Zor Geçmişlerle Yüzleşme Pratikleri: Yaratıcı Hafıza Çalışmaları’ paneli yaratıcı hafızalaştırma pratiklerine ışık tuttu. Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu’nun küresel ağlar programı koordinatörü Linda Norris, Cantos Cautivos projesi direktörü Katia Çornik ve Savaşta Çocukluk Müzesi direktörü Amina Krvavac, zor geçmişle mücadele etmek amacıyla geliştirilen yaratıcı hafızalaştırma yöntemlerini paylaştı.

 

Saraybosna’daki savaştan kurtulan çocukların hatıralarını toplayan bir kitaptan müzeye dönüşen ‘Savaşta Çocukluk Müzesi’ni ve müzenin barışın inşasında oynadığı işlevsel rolü Müze’nin direktörü Amina Krvavac’tan dinledik. Krvavac, ‘Savaşta Çocukluk Müzesi’nin hikâyesini Agos’a anlattı. 

‘Savaşta Çocukluk’ kitabı ve müzesi fikri nasıl ortaya çıktı? Müze nasıl kuruldu?

‘Savaşta Çocukluk Müzesi’ aynı isimli kitaptan doğdu diyebiliriz. Kitap, 1992-1995 yıllarında, Bosna Savaşı’nda Saraybosna’da çocukluğunu geçirmiş insanların  hatıralardan  oluşan bir mozaik. Bu hatıraların hepsi bir tweet şeklinde, yani en fazla 140 karakterden ibaret. 140 karaktere nasıl bir hikâye sığdırırsın diye düşünürüz. Fakat hatıralar, hikâyeler çok kısa verildiği için binlerce kişinin etkileyici hikâyesi kitapta yer alabildi. Böylece çok güçlü bir tanıklık arşivi ortaya çıktı.

Kitap fikri meslektaşım Jasminko Halilovic’e ait. 2013’te yayınlanmış kitap için o tek başına çalıştı. Onunla arkadaşlığımız farklı bir projeden geliyor. Tanıştığımızda, ‘Savaşta Çocukluk’ projesinden bahsettik ve o esnada böylesi ağır bir projede çalışmaya hazır olmadığıma karar verdim. Kendim de çocukluğunu savaş yıllarında geçirmiş biri olarak kitabı okuma cesareti bulamıyordum. Kitap uzunca zaman kütüphanemde durdu. Sonra bir gün okumaya karar verdim. Kitaptan çok etkilendim, güldüm, üzüldüm. Ve arkadaşımın haklı olduğunu, kitabın bunaltıcı bir içeriği  olmadığını anladım. Tabii ki olayın kendisi çok üzücü ama buna rağmen insanlar hep umut dolu mesajlar veriyorlar. Bunun için bu projede çalışmaya, deneyimimi bu anlamlı çalışmaya aktarmaya karar verdim.  

Dediğim gibi müze fikri kitaptan doğdu. Müze oluşturma fikrine baştan beri üç kişi çalışıyorduk, sonra gitgide büyüyen bir ekibe dönüştü. Başta herkesin gönüllü olarak destek olduğunu belirtmem lazım. Nihayetinde 2017’de ‘Savaşta Çocukluk Müzesi’ faaliyete başladı. 

Sunumunuzda kitabın ve müzenin, mağduriyet hikâyesi üzerine değil hayatta kalma üzerine kurulduğunu söylemiştiniz. Bunu açar mısınız?Savaşta Çocukluk Müzesi

Çalışmalarımızda ‘mağduriyet’e odaklanmamaya çalışıyoruz. Savaşta geçen çocukluktan bahsederken hep çiçeklerden, renklerden bahsedemeyiz elbette. Akrabalarımızı, kardeşlerimizi kaybettiğimiz günlerdi. Ama çocukların çabuk iyileşme yeteneği çok güçlendiricidir. Çocuktan mağdur diye bahsedersek, o travmayı atlatmasına imkan tanımamış oluruz bir nevi. Ama eğer çocukların hayatta kalmayı başardığına vurgu yaparsak, güçlendirici etki oluşur ve algı değişikliği sağlar. Bu deneyimin mağduriyetten çok daha önemli olduğunun altını çizmeliyim. 

Müzeye girdiğinizde duvarlar sadece gri renkte. Sadece beyaz vitrinler var. Orada savaşı yaşamış çocukların eşyalarını görürsünüz. Işıklandırma ile de vurgu tamamen eşyalara yapıldı. Ayrıca her kişisel eşya için bir açıklama var.  

İnsanlar kişisel eşyalarını müzeye bağışlama fikrine nasıl yaklaşıyordu? İnsanları ikna etmek zor olmadı mı?

Müze için kişisel objeler toplamaya başladığımızda elimizde kitap gibi iyi bir örnek vardı. Kitabın hazırlanış sürecinde Jasminko, insanların hikâyelerini paylaşabilecekleri bir ortama ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Bunu konuşup ne yapabileceğimizi tartışıyorduk. Sanıyorum, insanlar bu işe kendimizi ne kadar adadığımızı, ne kadar emek verdiğimizi gördü. Böylece aramızda güven ilişkisi kuruldu. Müzede sergilenen objeler arasında, bizim de çocukluğumuzdan kalan eşyalarımız var. Biz de hatıralarımızı anlattp, kaydettik. 

İnsanlardan ses kaydı veya video kaydı şeklinde aldığınız tanıklıkları müzede dinleyebiliyor muyuz?  

Evet. Orada sergilenen, gösterilen her tanıklık çok önemli ve etkileyicidir. Biz ziyaretçimiz hangi hikâyenin hangi kısmını dinleme, izleme konusunda serbesttir. 

2018 Avrupa Konseyi Müze Ödülü’ne laik görüldünüz. Bunu bekliyor muydunuz?

‘Savaşta Çocukluk Müzesi’ dünyada bir ilktir. Sırf çocukların deneyimlerine odaklanan ilk ve tek müzedir. Savaşta tanıklıklar üzerine çalışan müzeler sayıca çok ama genelde kolektif tanıklıklar odaklı çalışıyorlar.

Her sene Avrupa Yılın Müzesi ödülü kapsamında, Avrupa Konseyi Müze Ödülü veriliyor. Ödül, müze olarak başarılı olmanın yanı sıra insan hakları ve demokrasi alanında duyarlılık yaratan bir müzeye veriliyor. Süreci şöyle anlatayım: Bir jüri oluşturuyor. Sonra bu jüri üyelerinden biri müzeyi ziyaret ediyor. Bir de ziyaretçiler arasında bizim bilmediğimiz bir jüri üyesi ziyareti oluyor. Bu kişinin kim olduğunu anlamıyorsun. Bu kişi ziyaretçi gibi gezip müzeyi gözlemliyor.

40 müze ile birlikte finalistler listesine girdik. Sadece bir senedir faaliyet gösteren müzemiz için bu büyük bir başarıydı.  

‘Savaşta Çocukluk Müzesi’ olarak uzun vadede neler amaçlıyorsunuz?

Müzenin ana koleksiyonu, savaşı yaşamış Bosnalı çocukların hikâyelerini anlatan binlerce objeden oluşuyor. Fakat günümüzde savaş bölgesinde yaşayan, veya savaştan kaçmış çocukların hikâyelerine kulak vermemiz gerektiğini anladık. Bu konuda ilk adımlarımızı Suriye’den göç etmek zorunda bırakılan çocuklarla görüşmek oldu. Lübnan’da faaliyet gösteren bir ortağımızın büyük desteğiyle kamplardaki Suriyeli çocukların tanıklıklarını topladık. Aynı şekilde Sırbistan’daki ortağımızla çalışıyoruz.

Ukrayna’da ülke içinde yerlerinden edilmiş gruplarla görüşmeler yapmayı ve çocukların tanıklıklarını toplamayı planlıyoruz. Bir arkadaşımız da ABD’de Washinton eyaletinde ikamet eden, çocukluğunda savaştan kaçıp aileleriyle oraya sığınanlarla görüşmeler yapıp hikâyelerini toplayacak. Eşzamanlı olarak farklı yerlerde devam eden birçok projemiz var. Uzun vadede, örneğin 10-15 yıl içerisinde savaşa tanıklık etmiş çocukların hikâyelerinin arşivini oluşturmayı umuyoruz. Ayrıca Türkiye’de de hikâyelerini bize anlatmak isteyenler olursa bizimle irtibata geçmelerini bekliyoruz.



Yazar Hakkında