Tiyatrocular da kitap okuyabilir!

MURAT CANKARA

Türkiye’de nitelikli ve sürekli bir tiyatro yayıncılığından söz etmek zor. Elbette yayınevlerimiz çok sayıda önemli ve güzel tiyatro kitabı bastı, diziler yaptı. Bunları listelemeye kalksak Hasan Âli Yücel klasiklerini, Adam Yayınları’nın ‘Toplu Oyunlar’ını, Remzi Kitabevi’nin Shakespeare’lerini ya da ‘Çilek Serisi’ni, Can Yayınları’nın ‘Çağdaş Drama Dizisi’ni, De Yayınları’nın insanı (insanı olmasa bile, insan türünün bazı üyelerini) sahafta rastlayınca musmutlu eden oyunlarını ve daha bir sürüsünü sayabiliriz. 1990’ların sonundan itibaren Dost Yayınları’nın kesintili olarak da olsa okura sunduğu kitapları da unutmamalı. Dost Yayınları hem alanın klasikleşmiş kitaplarından birkaçını (Oscar G. Brockett, Martin Esslin) hem bazı çağdaş kuramcıların metinlerini (Patrice Pavis) hem de Sam Shepard ve Tom Stoppard gibi çağdaş yazarların oyunlarını Türkiyeli okura sundu. Aynı yıllarda Yapı Kredi Yayınları da sonradan arkası kesilecek bir diziye başladı. Bununla birlikte, Türkiye’de ‘özelleşmiş’ ve ‘ısrarlı’ bir tiyatro yayıncılığından bahsediyorsak 1990’ların başından beri ‘Tiyatro / Oyun Dizisi’nde 600’den fazla kitap (oyun sayısı 1000’i aşmış durumda) basan Mitos-Boyut Yayınları’nı listenin başına yerleştirmek gerekecek. Son yıllarda Habitus Kitap ve bgst Yayınları da dikkate değer katkılarla bu kervana katıldı. Bunların haricinde, İş Bankası, Hasan Âli Yücel Klasiklerini yeniden basıyor. Büyük yayınevleri ise, genellikle, halihazırda yapıtlarını Türkçeye çevirdikleri yazarların –eğer varsa- oyunlarıyla da ilgileniyorlar. 

Tartışılan iddia

Burada tüm girişimleri saymak imkânsız; es geçtiklerim affetsin. Ama bir genelleme yapmak gerekirse şunu söyleyebiliriz: Tiyatro alemimizin kitapla ilişkisi biraz problemli, yayınevlerimizin girişimleri büyük ölçüde münferit, mevcut külliyat olağanüstü bireysel çabaların ürünü ve tüm bu nedenlerle de kalitede dalgalı kura endeksliyiz. Yayıncılar fütursuzca ve hepsi olmasa da bazıları anlaşılabilir nedenlerle masrafsız (telifsiz, unutulmuş, sahipsiz kalmış) metin peşinde. Bunları bulup OCR’lamak, ortaya çıkan metni -üzerinde fazla vakit harcamadan ve elbette önceki baskıları, editörleri ve emeği geçenleri anmadan ve ilk kez keşfediyormuşcasına- okura ‘yeni’ bir tiyatro dizisi altında sunmak pek cazip. Diziye böyle başlayınca da ‘spoiler’a ne hacet. Ortalık akim kalmış girişimlerle dolu. Şunu kabul etmek gerekiyor: Tiyatro yayıncılığı kolay değil. Bunun bir nedeni, işin içine ayrıca gösterimle ilgili telif meselesinin girmesi. Ama belki en temel sorun, okur sorunu. Geçtiğimiz sene, Mitos-Boyut Yayınları’nı yirmi yıldan uzun süredir adeta tek başına ayakta tutan Yılmaz T. Öğüt’le yapılan söyleşi sosyal medyada ‘Tiyatrocular Kitap Okumuyor’ başlığıyla yayılmıştı. Şüphesiz, genç oyuncularımız için bir oyunun bütününü okumak lüzumsuz; kendi rollerinin olduğu kısımlara ise instagramdan bile erişilebilirler. Ama bunun da ötesinde, tiyatroyla doğrudan ilgilenmeyen ya da uygulayıcı olmayan heveskârlar için de soru(n)lar var: Bir tiyatro oyunu neden ve nasıl okunur?

Yeni bir seri

Tüm bu ahval ve şerait içinde, son yıllarda Fransızcadan yaptığı kaliteli çevirilerle tanıdığınızı umduğum Ayberk Erkay, İmge Kitabevi Yayınları için ‘Çağdaş Tiyatro Kitaplığı’ başlığı altında bir dizi hazırlamaya başlamış. Dizinin ilk kitabı Çağdaş Fransız tiyatrosunun artık ülkemizde de tanındığına inandığım meşhur yazarı Bernard-Marie Koltès’in ‘Pamuk Tarlalarının Issızlığında’ (daha önce Esen Çamurdan tarafından yapılmış ve yayınlanmamış bir tercümesi de varmış) adlı oyunu. Öte yandan dizide sadece oyun metinlerinin değil, Péter Szondi ve Hans-Thies Lehmann gibi düşünürlerin önemli kuramsal çalışmalarının da yer alacağını şimdiden müjedeleyelim. 

Koltès kelimenin her anlamıyla ilginç bir yazar. Bir gemiye binerek ülkelerini rastgele bir yöne doğru terk etmek zorunda kalan insanlardan filan bahsediyor. Fransızlarla değil ‘yabancılarla’; Araplarla, Afrikalılarla, Orta Amerikalılarla, mültecilerle ilgileniyor. Oyunları vahşi ve şiirsel. Şiddet, dil, insan ilişkilerinin antropolojisi ve tiyatronun konvansiyonları üzerine düşünmek isteyenler için birebir. Üstelik ‘Pamuk Tarlalarının Issızlığında’ bir ‘Torbacı’yla ‘Müşteri’ arasındaki felsefî diyalog olarak okunabilir. Diğer bir deyişle, entelektüel iştah sahibi herkes için cazip görünüyor. Bununla birlikte yazarın Türkçeye sekiz oyunu tercüme edilmiş oldu. Kitabın sonuna da iki kısa söyleşi eklenmiş ki okur, metinleri bir bağlama yerleştirebilsin. O halde, hayırlı olsun!

Pamuk Tarlalarının Issızlığında

Bernard-Marie Koltes

Çeviri: Ayberk Erkay

İmge Kitabevi

63 sayfa.