ABD’de yeni dönem

ABD’de yaşayan Edvin Minassian ara seçimler sonrası ABD’deki politik durumu ve Ermeni adayların performansını Agos için değerlendirdi.

Sonuçları merakla beklenen ABD ara seçimleri sona erdi. Her ne kadar seçimler için Başkan Trump artık alıştığımız üslubuyla ‘muhteşem bir zafer kazandık’  değerlendirmesi yapsa da, gerçekler inatçı bir şekilde farklı. Önümüzdeki iki sene Temsilciler Meclisi  Trump’ın muhaliflerinin kontrolünde olacak.   Temsilciler Meclisi’nin yargı güçlerine de sahip olan farklı komisyonları, özel savcı Mueller tarafından yürütülen Trump hakkındaki soruşturmalara  kuvvetli bir destek vermeyi planlıyor.  Genel kanı, bunun  çok ileri götürülüp ülkeyi felç etmezse iyi bir denetim ve denge unsuru olacağı yönünde. 

Kongrenin ikinci kanadı olan Senato’da ise durum farklı. Cumhuriyetçiler 51-49 olan çoğunluklarını 53-47’ye çıkarmış gözüküyor. Florida’da yeniden sayım yapılmakta fakat büyük ihtimalle Cumhuriyetçi aday 12,000 oy farkını koruyacak. Genelde ülke bazında hemen hemen %9’luk  Demokratlar’a doğru bir  oy kayması oluştu. Bu tabii ki her bölgenin sonucunu etkilemedi. Senato ABD kuvvetler dağılımında en anti demokratik olan kurum, çünkü küçük veya büyük eyalet farkı olmadan, her eyaletin ikişer tane senatör seçme hakkı var.  Bunun yanında Senato’nun sadece 1/3’ü her iki senede bir seçime tabii olmakta ve bu sene Demokratlar için büyük bir tesadüfi dezavantaj olarak 33 secimin 24’u Demokrat ve sadece 9’u Cumhuriyetçilerin şu anda sahibi oldukları koltuklar için oldu.  2020 seçimlerinde bunun hemen hemen tersi olarak 22 Cumhuriyetçi ve 11 Demokrat senatörlük seçimi olacak ve bu Trump’ın yeniden aday olması ile birlikte çok ilginç sorunlar doğurabilir. 

Buna rağmen ABD’de genelde bir değişim rüzgarı estiği kesin. Eskiden Cumhuriyetçilerin kalelerinden en güçlüsü olan Batı ABD, tamamen  Demokratlar’a kaymakta . Bilhassa hızla büyüyen Arizona ve Nevada eyaletlerinde  Demokrat Senato adaylarının galibiyetleri ilgi çekici. Tabii ki  sadece Batı’nın değil  tüm Amerika’nın lokomotifi ve Trump’a karşı direnişin merkezi  California’nın  ezici olarak ve hemen tamamen  Demokrat Parti kontrolüne geçmiş olması çok önemli. 53 Temsilciler Meclisi vekilinden 40 kadarına sahip olan Demokratlar,  ‘Biz dünyanın 5’inci büyük ekonomisini, daha genç, daha dinamik ve daha yaratıcı halkını, yani geleceği temsil ediyoruz’ diyorlar. 

Trump kimden oy alıyor?
Buna karşın, Başkan Trump, halen 1950’lerin ideal  ABD’sini hayallerinde yaşatan, daha muhafazakar,  mali yönden zor durumda olup bunun suçunu, hem işlerini Doğu Asya’ya  yollayan elit sermaye kitlenin, hem de Orta Amerika ve Meksika’dan gelen göçmenlerin destekçisi olarak gördükleri ilerici Demokratlara yükleyen; aşırı dinci ve aşırı milliyetçiliğe meyilli  seçmene hitap etmekte.  Trump seçimlerde bu göçmen korkusunu vurgulayan konuşmalar yapmayı; ‘Bakın ekonomiyi nasıl düzelttim, işsizlik en alt noktalarda’ gibi gerçekten sahiplenebileceği söylemlere tercih etti. 

Bilhassa ABD’nin orta bölgesinde ve güneyinde yasayan Trump seçmenleri her ne kadar üslubunu, söylemlerini ve bazı kararlarını desteklemese de; halen sahillerde konumlanmış  Demokrat Parti elitlerinin kendilerini ihmal ettiğine , önemsemediğine ve globalist bir hevesin pesinde koşarak ABD’nin DNA’sını değiştirmeye çalıştığına inandığından, bir yerde burunlarını tutarak  Trump ve onun adaylarına destek vermeye devam ediyor. Bir kısmı ise zaten yabancı/azınlık karşıtlığı, kürtaj yasağı, ve silah taşıma özgürlüğü gibi  sebeplerden dolayı , gözü kapalı Trumpçı . Bunların içindeki marjinal bölgelerde kazanan Demokratlar ise akıllıca seçilmiş, asker kökenli, genelde merkeze yakın duran eski ikinci başkan Joe Biden’in desteklediği adaylar oldu ve genelde daha solda duran Bernie Sanders’in desteklediği adaylar ayni başarıya ulaşamadı. 

Pelosi faktörü
Trump ise bir yandan ezeli hasımlarından Nancy Pelosi’nin Meclis Başkanı olmasına sevinir gibi konuşmalar yapmakta. Bunda doğruluk payı olabilir , çünkü San Francisco’lu deneyimli politikacı Pelosi,  Trumpçıların karşı olduğu her şeyin milli sembolü gibi. Her ne kadar bu seçimde ilk defa seçilmiş , daha ilerici ve genç vekillerin farklı bir lider arzusu olsa da, Pelosi büyük bir secim kampanyası mali gücüne sahip ve destekçileri halen büyük çoğunlukta. Bir an okuyucular gözlerini kapatsa  ve paralel bir evrene yolculuk yapıp bugünkü Türkiye gerçeklerinde oluşması imkansız görünen,  Meclis çoğunluğu CHP’ye geçmiş bir Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM Başkanlığı’nın şu anda yürürlükte olan Anayasa’ya göre yürütmeyi elinde tutan AKP kanadının elinde nasıl faydalı bir malzeme olacağını tasavvur etse; ABD’deki durumu daha iyi anlatabilmiş olurum belki de.  Farklı olan tabii ki ABD Meclisi’nin anayasal olarak daha kuvvetli oluşu. Örneğin, bütçe ile ilgili tüm yasaların Temsilciler Meclisi ile başlayıp sonra Senato’ya gitmesi istihbarat ve benzeri meclis komisyonlarında ezici gücün, muhalefetin elinde olması çok baş ağrısı verecek gibi Başkan’a. 

Bölünmüş bir ABD
Sonuçta kuvvetler dağılım esasi üzerine kurulmuş ABD’de, kuvvetin en azından bir kısmı muhalefet partisine geçti. Bugüne kadar şahit olmadığım bir siyasi cereyan, yani  politik şahsi husumetler; büyük şehirler ile küçük şehirler ve kasabalar arasındaki  siyasi, iktisadi  ve kültürel uçurum ülkede bölünmüşlük havası estirmekte.  Yakın zamana kadar seçimlerde adayın kim olduğu daha önemli bir rol oynardı, tutmadığınız bir partiden de olsa sevdiğiniz bir adaya oy verirdiniz; fakat bu seçimlerde hangi partiden aday olunduğu daha önemli bir hale dönüştü.  Trump birleştiriciliğe  inanmıyor ve partisini tamamen ele geçirmiş durumda. ‘Ben  beyaz Amerika’nın son şansıyım , benden başka tren, başka vagon yok, binmezseniz yandınız’ havasında. Tarihi örnek alacak olursak bu  uzun donemde başarılı olacak bir siyaset olamaz; tam tersine çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Onu frenleyecek bir Temsilciler Meclisi ve ABD’nin  sağlam temeller üzerine oturtulmuş  hukuk ve devlet sistemi mevcut elbette . Peki ne olacak? Onu bize zaman, özel savcı Mueller’in raporu  ve 2019 yılı gösterecek. 

Ermeniler ne yaptı?
Ermeniler bu seçimlerde 3  Ermeni vekil çıkardılar.  En yeni üye Anthony Brindisi New York Eyaleti’nden seçildi. Brindisi ataları Mardin ve Urfalı olan bir ailenin üyesi . Onun yanında Anna Eshoo ve Jackie Speier de Temsilciler Meclisi  ve komisyonlarda kıdemli oluşları nedeniyle önemli roller oynayabilirler.  Trump için en önemli olan İstihbarat Komisyonu Başkanlığı, Kongre’nin Ermeni Dostluk Grubu üyelerinden Cumhuriyetçi Fresno’lu Devin Nunez’den; aynı grubun en kilit isimlerinden, Los Angeles/ Glendale Milletvekili Adam Schiff’e gececek. Bu ikisi arasında büyük bir husumet olmakla birlikte; ikisi de Ermeni Milli Komitesi’nin (ANCA) onayladığı adaylardı . Bu gibi çelişkiler, hele Trump devrinde Ermeniler arasında büyük ve kırıcı tartışmalara yol açtı. ANCA çok tepki aldı; fakat ‘Bizim amacımız Ermeni meselesinde destek veren, dostumuz olan adayları desteklemektir’ duruşu sergilediler ve  onayladıkları adayların % 90’ı seçimi kazandı.  Kendilerini ilerici olarak tanımlayan Ermeniler, bilhassa gençlik,  Trump safındaki her adaya karşı tavır aldı.  Kırsal alanlarda  ve tarım endüstrisinin kuvvetli olduğu Fresno  gibi bölgelerde muhafazakar Cumhuriyetçi Ermeniler etkin ve onların  kaybedilmemesi gerekliydi. Bu meyanda, Ermeni meselesine ve taleplerine  en muhalif olanlardan, Türk Dostluk Grubu Eş Başkanı Teksas Milletvekili  Pete Sessions sürpriz bir şekilde , insan hakları savunucusu, Afro-Amerikalı,  eski profesyonel futbolcu Demokrat rakibine mağlup oldu ve Meclis dışında kaldı.  Aynı şekilde çok çekişmeli geçen bir Senato seçiminden sonra Arizona’da Cumhuriyetçi aday ve Temsilciler Meclisi Türk Dostluk Grubu üyesi Martha McSally Senato seçimini  Demokrat Kyrsten  Snema’ya kaybetti.  Eyalet ve bölgesel seçimlerde kazanan Ermeni adaylar arasında, en parlak ışık saçan isim,  26 yaşındaki, genç yıldız  Mari Manoogian  oldu. Michigan Eyalet Meclisi seçiminde güçlü bir rakibi, eski Michigan Eyaleti Cumhuriyetçi  Parti Başkanını yenerek Eyalet Meclis üyesi seçildi. 


Ermenistan ‘muaf’ listesinde yok
Bu sonuçlar gayet tabii dış politikayı fazla etkilemez; çünkü Başkan ve Senato o sahada anayasal olarak  daha kuvvetli,  Temsilciler Meclisi ise içişlerinde daha etkin, fakat dışişlerinde ellerinde bir bütçe kontrolü kozu da var.   Ermeniler için New Jersey Senatörü Bob Menendez’in tekrar seçilip Dışişleri Komisyonu’nda muhalefet lideri olarak kalması olumlu bir gelişme. Fakat, Trump hükümetinin İran’a karşı yaptırımlarda Türkiye dahil sekiz ülkeyi muaf tutup; Ermenistan’ı bu listeye eklememesi Ermeniler için başarısızlık addedildi. 

.






Kategoriler

Diaspora / Ermenistan


Yazar Hakkında