'657'

MURAT CANKARA

Söylemeye gerek yok ama yinelemekte fayda var: Tuhaf bir memleket bizimkisi. Son çeyrek yüzyıldır, yeniyetme kitapçıların deyişiyle ‘kültür kitabı’ ihtiyacımızın önemli bir bölümünü iki büyük banka karşılıyor. Öyle ki, her ikisinin bastığı kitaplar bilhassa belli alanlarda ikinci el kitap satışının seyrini değiştirdi. Söz misal aşırı bilinçli bir tüketici-baba, eline tutuşturuluveren listedeki -Atsız hariç- bir klasiğin korsanına, bankanın kendi satış yerinden bulabileceği çok daha güvenilir bir baskının iki katı para verebiliyor. Hesap edin: Amerikalı okur ‘Ulysses’i Bank of America Press, Francis Picabia’yı Citibank Publishing sayesinde -hem de görece makul fiyatlarla- okuyabiliyormuş. Şimdi bu iki bankaya üçüncüsü de katılmaya çalışıyor. Vakıf Bank Kültür Yayınları geçtiğimiz aylar içerisinde epey dikkat çekici kitaplarla piyasaya girdi. Namık Kemal’in Hürriyet gazetesinin tıpkıbasım ve çeviri yazısını içeren bir prestij kitap yayınladılar, nasıl dikkat çekmesin? Umalım ki kitapları güzel ve madden erişilebilir, çevirileri pürüzsüz, redaksiyonları hatasız, okurları bol olsun.  

‘Çalışanın Fizyolojisi’ bu çiçeği burnunda yayınevinin sekizinci, Edebiyat Serisi’nin ikinci kitabı. Münif Sair’in çevirisi Balzac’ın 1841 tarihli ‘Physiologie de l’employé’ başlıklı metnine dayanıyor; metinde yer alan ve Louis Joseph Trimolet’ye ait çizimler Türkçe basımda da kullanılmış. Birkaç yerde daha iyi Türkçe karşılıklar veya daha uygun bir söyleyiş bulunabilirdi diye düşünmüş olsam da -ki herhalde o kadar olur- bu güzel baskıyı büyük keyifle okudum. 

‘Çalışan’ kime denir?

Balzac’ın ‘çalışan’dan kastı şu: “Yaşamak için maaşına ihtiyaç duyan ve istifa etmekte özgür olmayan kişi; çünkü bu kişinin, sonsuz kâğıt kalabalığı üretmekten başka hiçbir alanda donanımı yoktur.” Diğer bir deyişle, ‘Çalışanın Fizyolojisi’nin konusu, en sefilinden ‘devlet adamı’na memurlardır. Büyüyen, dallanıp budaklanan, hantallaşan, yer yer arpalığa dönüşerek işlevini yitiren; rakama, rapora, kâğıda boğulmuş Fransız bürokrasisini hırpalıyor Balzac burada. “Bu meslek yüzünden mi gerzekleştikleri yoksa gerzek oldukları için mi bu mesleği icra ettikleri bilinmeyen bu tüylü memelileri” bir doğa filozofu edasıyla sınıflandırıyor, davranışlarını bir antropolog edasıyla kaydediyor, bir filozof edasıyla haklarında aksiyomlar üretiyor, çizgilerini bir karikatürist edasıyla abartıyor, ironiyi ve sözcüklerin gücünü bir edebiyatçı edasıyla aleyhlerine kullanıyor. Allah hepimizi onunkine denk bir kalem sahibinin radarına girmekten, dikkatini çekmekten korusun. 

Bu kitapçık Balzac’ın nasıl tip yarattığını, onu nasıl ete kemiğe büründürdüğünü, sözcükleri kullanarak nasıl karikatür çizdiğini, insan-insan ve insan-mekân ilişkilerini nasıl gördüğünü örneklendirmek bakımından ilginç olduğu gibi; genelleme yapmanın, geniş zamanda konuşmanın şehvetini göstermek bakımından da dikkate değer. Şimdilerde memleketimizde de KHK’yla üniversiteden ihraç edilen Murat Sevinç bunun basit bir versiyonunu di’li geçmiş zamanda yapmaya çalışıyor yanlış anlamadıysam.

‘Çalışanın Fizyolojisi’, tıpkı Balzac’ın diğer eserleri gibi, son derece Fransız olmakla birlikte memleketimize hiç Fransız değildir; hele ki bürokrasimizin modelini bu ülkede bulduğumuz düşünülürse. Lakin ilginçtir, ilk romancılarımızdan Müslüman/Türk olanları, memur tayfasının devlet dairelerine haftada bir uğramalarını değil de arzularının, daha doğrusu kötü bir kadının peşinden gitmelerini dert, kamuoyunu bu yolda uyarmayı vazife edinmişlerdir. 

Mizancı Murat

Bunun belki tek istisnası Mizancı Murat’ın 1890 tarihli ‘Turfanda mı Yoksa Turfa mı?’ romanıdır. Romanın kahramanı Mansur, Fransa’da tıp tahsilini tamamladıktan sonra hizmet aşkıyla ve yeniden şahlandırmak için döndüğü Osmanlı payitahtındaki mesai arkadaşları karşısında dehşete kapılır: “Oturdukları resmi koltukta pervasızca sütlaç, muhallebi, yemek yemek, şerbet, kahve, sigara içmek, bol esnemek, bazen ikişer ikişer kol kola olarak oda dışarısındaki aralıkta gezmek… Meşguliyetleri hep bu yoldaydı” (İş Bankası, 2019, haz. Birol Emil, s. 75).

Gerçi ofis, memur, çalışan ve 19. yüzyıl denince akıllara hemen Melville’in Bartleby’si, bürokrasi denince de Kafka geliyor; ama sanki ‘Çalışanın Fizyolojisi’, Weedon ve George Grossmith’in ünlü Punch dergisinde tefrika edildikten sonra 1892’de kitap olarak yayınlanan ‘Önemsiz Bir Adamın Günlüğü’yle (İletişim Yay., 2007, çev. Kaya Genç) daha yakın akraba gibi gibi. Üstelik ülkemizdeki ve dünyadaki gidişata bakılırsa artık bize “çalışmayanın fizyolojisi”ni yazacak yeni bir Balzac lazım gibi gibi.

Çalışanın Fizyolojisi

Honore de Balzac

Çeviri: Münif Sair

VBKY

120 sayfa.