Eski Başbakan Davutoğlu'ndan çıkış: İttifak siyaseti AKP'ye zarar veriyor

Eski Başbakan ve AKP üyesi Ahmet Davutoğlu yazılı bir açıklama yaparak seçim sonuçlarını ve gündemi değerlendirdi. Davutoğlu seçimlerin ardından bir muhasebe yapılması gerektiğini söylerken "Partili Cumhurbaşkanı" formülünün yeniden değerlendirilmesini önerdi. Davutoğlu AKP içindeki bazı kesimleri de eleştirerek "Partimiz ve ülkemiz, hırslarına esir düşmüş dar ve çıkarcı bir çevrenin ikbal kaygılarına terk edilemez" dedi.

Davutoğlu'nun yaptığı yazılı açıklamadan bazı satırbaşları şöyle: 

"Seçimlerin ardından ortaya çıkan toplumsal ve siyasal tablo partimizin ve ülkemizin geleceği ile ilgili açık, şeffaf ve sağduyulu bir muhasebenin yapılmasını gerekli kılmıştır. 

Başta İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarında alınan sonuç olmak üzere, partimizin toplumsal desteğinde görülen azalma gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız. 

Son yıllarda partimizin insan-odaklı, özgürlükçü, reformcu, kuşatıcı siyasi söyleminin yerini devletçi, güvenlikçi, statükocu ve salt beka endişelerine dayalı söylem almıştır. 

Partimiz ve ülkemiz, hırslarına esir düşmüş dar ve çıkarcı bir çevrenin ikbal kaygılarına terk edilemez.

Partimizin seçim sonuçları vesilesiyle yapacağı muhasebe ittifak siyasetini de içermelidir İttifak siyasetinin hem oy oranı hem de parti kimliği açısından partimize zarar verdiğini ortaya koymuştur. Partimiz seçim sonuçlarını doğru analiz ederek ittifak siyasetini gözden geçirmelidir.

Hukuk güç biriktirme alanı değil, gücü denetleme ve ahlaki çizgiye getirme alanıdır Yargının kontrol altına alınması çabası hangi gerekçeyle ve kim tarafından yapılırsa yapılsın en büyük suç olarak görülmelidir.

Kuvvetler ayrılığını garantiye almak üzere, yasama erki yürütme ve yargı erkleri karşısında dengeleyici bir otonomiye sahip kılınmalıdır.

Seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu gözden geçirilerek tek tek milletvekillerinin temsil gücü tahkim edilmeli, yasama süreci içindeki etkinliği güçlendirilmeli.

Yeni sistemin en asli unsurlarından biri olarak görülen partili cumhurbaşkanlığı uygulaması mevcut cumhurbaşkanımızın şahsından bağımsız olarak yeniden değerlendirilmeli , Cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığı görevlerinin bir arada yürütülmesinin doğurduğu sakıncalar giderilmelidir.

Düşüncelerini ifade eden gazeteci, akademisyen, kanaat önderi, siyasetçi kim olursa olsun hiç kimse işini kaybetme, yaftalanma, sosyal medya linci ve hakaret tehditleri ile karşılaşmamalıdır.

Basın tek elden yönetilen bir propaganda aracı haline gelmiştir, gerçek basın özgürlüğü demokrasimizin bağışıklık sistemidir. Usulsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek Türkiye’nin zihni kapasitesini daraltmaktadır.

Bütün kesimler ekonomideki kriz ortamını bizzat yaşarken bu gerçeği inkâr etmek, yönetime olan güveni sarsmaktan başka bir şeye yaramaz Yaşadığımız ekonomik krizin temelinde bir yönetim krizi yatmaktadır Son dönemde ekonomi yönetiminde alınan kararlarla serbest piyasa ilkelerinden uzaklaşılmaktadır Faiz dışı kamu harcamalarındaki artış ve ortaya çıkan bütçe açığının bir seferlik gelirlerle saklanmaya çalışılması da güveni sarsmaktadır.

Son dönemde ekonomi yönetiminde alınan kararlarla serbest piyasa ilkelerinden uzaklaşılmaktadır; denetim bağımsız, tarafsız ve nesnel ilkelere bağlı olmalı, asla bir baskı aracı ve tehdit unsuru olarak kullanılmamalıdır; bu çerçevede bankaların mevduat ve kredi politikalarına doğrudan müdahale çözüm getirmez. 

Ekonomi ile ilgili kararlarda açıklanan verilere duyulan güven olmazsa olmaz bir unsurdur, ne yazık ki son dönemdeki bazı uygulamalar verilere olana güveni sarsmaktadır.

Partimiz yöneticilerini, aydınları, her siyasi kesimden vatandaşları ortak vicdan, akıl ve irade temelinde ortak gelecek belirlemek için omuz omuza vermeye davet ediyorum."

 

Kategoriler

Güncel