''Türkiye'nin temsilcisi olmak içimdeki çocuğu öldürüyor''

Independent gazetesine konuşan Orhan Pamuk, 'Türkiye'nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu ve çocuksu bir durum değil. Bu beni utangaç biri yapıyor. İçimdeki çocuğu öldürüyor' dedi. Pamuk ayrıca, Almanya'nın haftalık 'Die Zeit' gazetesine röportaj vererek Türkiye burjuvazisinin ayrımcı tutumunu eleştirmiş, 'Kendi halkından nefret ediyorlar' diye konuşmuştu.

2006'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Orhan Pamuk, Türkiye'de 2010'a kadar 'sağcı' basının kendisine karşı yürüttüğü kampanyanın devam ettiğini ancak şimdi daha rahat olduğunu söyleyerek, 'Türkiye'nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu ve çocuksu bir durum değil. Bu beni utangaç biri yapıyor. İçimdeki çocuğu öldürüyor' dedi.

AB projesi bitti baskı azaldı

Orhan Pamuk, Independent gazetesine kendi evinde verdiği röportajda, 'Sağcı basının bana karşı yürüttüğü kampanya 2010'a kadar devam etti. Çok rahatsız hissettim ancak şimdi daha rahatım' ifadelerini kullandı. Pamuk, 'Belki de bir ölçüde Nobel ödülü yüzündendir. Ancak aynı zamanda ülke de değişti. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasını destekliyordum ve tüm proje dağıldı. Böylece üyeliği savunanlara yönelik kötü enerji de ortadan kalktı' görüşünü dile getirdi.

Karakterin söylediği şey kontrolden çıkıyor

Pamuk, 'Bir roman yazarı olmak sizi sorumsuz bir şekilde çalışan biri yapıyor. Sizi karşı bu kampanyalar olduğu zaman kelimelerinize dikkat ediyorsunuz; bunu daha fazla istemiyorsunuz. Karakterlerinizden biri şakacı bir ruh durumuyla bir şey söylüyor ve sonra kontrolden çıkıyor' dedi.

İnsanların kendisini Türkiye için bir çeşit diplomat gibi gördüklerini fakat öyle olmadığını bunun kendisine bir sorumluluk yüklediğini ifade eden Pamuk, 'Böyle olmak istemiyorum. Bu yine şakacı ifade tarzıyla ilgili. Türkiye'nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu ve masum bir durum değil. Bu beni utangaç biri yapıyor. İçimdeki çocuğu öldürüyor' diye konuştu.

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, geçtiğimiz hafta içerisinde, Almanya'nın haftalık ‘Die Zeit’ gazetesine röportaj vermişti. 

Kendi halkından nefret ediyorlar

Röportajda Türkiye burjuvazisinin ayrımcılığına katlanamadığını dile getiren Pamuk, “Burjuvazi beni çok sinirlendiriyor. Küstahlıklarından tiksiniyorum. Dar görüşlü ve bencil oldukları gibi, kendi halkından da nefret ediyorlar” şeklinde konuşmuştu.

Die Zeit muhabiri Michael Thumann: “Kitaplarınızda yönü Avrupa’ya dönük seküler Türk üst sınıfının yaşadığı ihtişamı ve rezaletleri anlatıyorsunuz. Bu burjuva sınıfının sorunu nedir?”

Orhan Pamuk:  “Onların yaşamı benim de yaşamım. Aynı sınıftan, aynı sokaktanız. Alışkanlıklarımız aynı. Aynı dükkandan alış veriş yaparız. Onlarla ilgili sevgi dolu cümleler de yazdım, alay da ettim. Burjuvazi beni öfkelendirir. Havalı olmalarından hoşlanmam. Egoistlikleri ve kendi vatandaşlarından nefret etmelerinden hiç hazzetmem. Laik Türk üst sınıfını askeri müdahaleler de Kürtlere yapılan baskı da rahatsız etmez. Türk kadınlarının bir çoğuna, sadece başörtüsü taktıkları için tepeden bakarlar. Bu tutumları bana, eskiden Güney Afrika’da beyazların siyahlara bakışlarını anımsatır.” (vE)

(Kaynak: ANKA)