YSK'nın gerekçeli kararı açıklandı

YSK'nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin 4'e karşı 7 üyenin oy çokluğuyla aldığı kararın gerekçesi açıklandı. Muhalif üyelerin şerhlerinde "Tahmini ve farazî gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanın kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukukî uyarlık bulunmamaktadır" denildi.

 YSK'nın seçim iptaline ilişkin gerekçeli kararı 250 sayfadan oluşuyor. Gerekçede sayım döküm cetvellerindeki iddialara da yer verildi. Gerekçede, 754 sandık başkanının kamu görevlisi olmadığı, KHK'lı 6 kişinin sandık kurulu başkanı olarak atandığı bildirildi.

Kararda, "754 sandıkta kanuni zorunluluğa karşın sandık başkanı olarak görevlendirilenlerin bir kısmının emekli memur, bir kısmının özel hastane çalışanı, bir kısmının emekli öğretmen, bir kısmının özel eğitim kurumları öğretmeni, bir kısmının mali müşavir, bir kısmının şirket/sektör çalışanı, bir kısmının muhasebeci, bir kısmının kargo şirketi çalışanı, bir kısmının özel banka çalışanı, bir kısmının avukat ve hukuk bürosu çalışanı, bir kısmının sürücü kursu çalışanı, bir kısmının mühendis, bir kısmının çalışmadığı ve bir kısmının ise bireysel başvuru üzerine görevlendirildiği ve mesleklerinin belirtilmediği tespit edilmiştir" denildi.

Kararda "Seçmen listesinde yapılan bütün maddi hatalar ve/veya kasti yanlışlıklar ve kanunaaykırılıklar sebebiyle gerçek durumu tespit edilemeyen şüpheli oy sayısını 300.000’den fazla olduğu, bu sayının Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi adayları arasındaki fark olan 13.742 (Oy farkının yaklaşık 20 katı)'den fazla olduğu tespit edilmiştir" ifadesine de yer verildi.

YSK Başkanı Sadi Güven  ve 3 YSK üyesi muhalefet şerhi bildirdi. Muhalefet şerhinden öne çıkan ifadeler ise şu şekilde;

"Tahmini ve farazî gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanın kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukukî uyarlık bulunmamaktadır."

"Sandık başında seçimi siyasi partilerin yaptığı kabul edilir. Oy verme işlemleri, oyların sayımı ve dökümü, buna ilişkin tutanakların tanzimi, beşi siyasi parti temsilcisi olan yedi kişilik sandık kurulu tarafından birlikte gerçekleştirilmektedir."

"Sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması, seçmene yüklenecek bir kusur değildir. Bu nedenle, bu sandıklarda oy kullanan seçmenin oyunu geçersiz kabul ederek iradesinin yok sayılması, Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler ve seçim mevzuatı ile güvence altına alınan en temel yurttaşlık haklarından olan seçme hakkının özüne müdahale anlamı taşır."

"Seçim hukukuna egemen olan serbest, genel oy, eşit, tek dereceli, gizli oy, açık sayım ve döküm ilkelerinin hangisinin kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı tarafından ihlal edildiği, hiçbir şekilde ortaya konulmamıştır."

"Sandık kurullarının usulsüz oluşması tam kanunsuzluk halini oluşturmaz. Sandık kurullarının kuruluşuna ilişkin işlemlerin kesinleşmesinden sonra bu kuruluşa karşı yapılacak itirazlar seçimden sonra o seçimlerin iptali için tek başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülemez."

"İki aday arasındaki oy farkı 13.729 olup 2.732 oy kullanan kısıtlı seçmen, 1.229 adet
ölü yerine oy kullanan seçmen, 10.290 hem cezaevi listesi hemde ikametgahı seçmen
listesinde kayıtlı olup oy kullanan seçmen, 5.287 adet İstanbul seçmen listesinde kayıtlı hükümlü seçmen, 236 yerleşim yeri cezaevi olan seçmen, 21.358 zihinsel engelli seçmen, ek 5.315 kısıtlı seçmenin oy kullandığı ileri sürülmüş ise de bu nedenlere dayalı usulsüz oy kullanıldığı tespit edilen kişi sayısı 706 olup sonuca etkili görülmemiştir, iptal nedeni sayılmamıştır."

"Münferit de olsa bazı sandık kurullarının 298 sayılı kanunun 77. maddesinin dördüncü fıkrasındaki görevini yapmaması, netice itibariyle yukarıda özetlenen usule uygun olarak sandık kurullarına ulaştırılan oy pusulası ve zarf kullanılmak suretiyle gerçekleşen oylamada, seçmene yüklenebilecek bir kusur olmamasına rağmen Anayasal hakkını kendisinden beklenen yükümlülüklere uygun olarak kullanan seçmenin oyunun geçerli sayılmamasının, yönetime katılma hakkının özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı açıktır." (Ntv, Ajanslar)