“Değabah tarafsız olmalı”

Patrik seçimi sürecinin ilk ve en önemli aşamalarından Değabah yani Patrik Kaymakamı seçimi için Ruhani Kurul’un bu hafta toplanacağı açıklandı. Sonraki hafta da, yani 23 Haziran’dan sonra, Ruhaniler Genel Meclisi’nin toplanarak patrik seçimi süreci boyunca Patrikhane’yi yönetecek Değabah’ı seçmesi bekleniyor. Ruhani Kurul toplantısı öncesinde gerek Başepiskopos Ateşyan gerekse Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Maşalyan’dan gelen açıklamalar sadece iki ismin yani Ateşyan ve Maşalyan’ın aday olacağı yönünde. Bundan önceki patrik seçimi süreçlerinde rol oynayan Samatya Surp Kevork Kilisesi Onursal Başkanı Melkon Karaköse’nin ise bir önerisi var. Karaköse ruhanilerin ikiye bölünmemesi ve sürecin sağlıklı yürütülmesi adına tarafsız bir ismin Değabah olması gerektiğini söylüyor.

Siz önceki patrik seçimlerinde de  sürecin içindeydiniz, önceki patriklerin danışma kurullarında da bulundunuz. Sizce nasıl bir değabahımız olması gerek? 

Bana göre Değabah olacak sırpazanımızın patrik adayı olmaması gerekir. Patrik adayı olmayan bir değabah seçim sürecini de adil bir şekilde yürütür. Dünyanın bir çok yerinde görev yapan değabah adayımız var, müracaat edilirse gelebilirler.  Neden gelmesinler? Aram Sırpazan ve Sahak Sırpazan çağrıda bulunursa gelmemeleri için bir sebep olmaz. Değabahlık üç aylık bir görevdir zaten, burada görev yapan iki sırpazanımızdan birisi Değabah olursa adil bir seçim süreci olmaz. Bir kere din adamlarımız ikiye bölünür, halbuki bağımsız bir aday gelirse bu şekilde bölünme yaşanmaz. Ruhaniler sağa sola sürgün edilmez, birbirlerine soğuk bakmazlar. Seçim sonrasında da diğer tarafa oy veren din adamlarına herhangi bir baskı yapılmaz. Bundan önce bunun örneklerini gördük. Din adamlarımız bağımsız bir Değabah adayı için oy verdiklerinde seçim sonrası için bu tür kaygıları da olmaz. 

Aram Sırpazan ve Sahak Sırpazan verdikleri mesajlarda  “Sadece iki aday olacak, Ateşyan ve Maşalyan” diyor. Bu geleneklerimize uygun mudur peki? 

Böyle bir çözüm önerisi sonun başlangıcı olur. 10 yıl önce Patrik Genel Vekili seçimi yapılırken kendi aramızda yapmasaydık da  adaylara mektuplar yazılsaydı, bugün belki de bu sorunları yaşamamış olurduk. O dönemde sabah Valilikten yazı alındı öğlen Ruhani Kurul toplantısı yapılıp seçim yapıldı. Kanunumuza göre adaylara mektup gönderirsin, aday olmak isteyen gelir aday olur öyle seçim yapılır. Ama mektup gönderildikten sonra kimse aday olmayıp Aram Sırpazan ve Sahak Sırpazan aday olursa bu durumu anlayabiliriz. Ama diğer türlü yanlış yapmış oluruz.  Değabahlık yapabilecek çok muhterem, herkesin de itibar edebileceği sırpazanlarımız var. 


‘Sadece İstanbul’da bulunan ya da İstanbul Patrikliği'ne (miapanutyun) bağlı ruhaniler değabah seçimine aday olabilir’ gibi açıklamalar yapıldı. 

Geçtiğimiz günlerde bir toplantıya katıldık, devlet dokuz tane patrik adayımız olduğunu saptamış. Dokuz adayın içerisinde patrik seçimine aday olmayacak sırpazanlarımız da mutlaka vardır. Aramızda yarışlar ve kavgalar olmasın. Bugün dikkat ediyoruz, bir din adamımız bir yere sürülmüş, diğer din adamımız başka bir yere sürülmüş. Bunlar yanlış. Değabahlık seçiminin Aram Sırpazan’la Sahak Sırpazan arasında olması halkta da endişe yaratır. Babası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, patrik adayı olduğu gibi Değabah adayı da olabilir. Biz dokuz kişiden birini getiririz buraya. Sırpazanlar ‘yok gelmiyorlar’ demesin. Gerekirse biz getiririz bize imkân versinler biz getirtelim. 

Patrik olmak istemeyen bir değabahın seçime nasıl bir faydası olur sizce? 

Tamamen tarafsız ve adil bir seçim olur. Patriğimiz hastalandıktan sonra Aram Sırpazan’daydı tüm yetki. Açık konuşmak gerekirse onu da rahat bırakmadılar. Biz başımıza bir patrik seçmeye çalışıyoruz. Bu kişinin de tarafsız, otoritesi olan bir değabahla başlaması lazım.

Patriklik seçiminden umutlu musunuz? Bu seçimle Ermeni toplumu sorunlarından sıyrılıp yepyeni bir aşamaya gelir mi ? 

Çoğu kişi belki de bu ifadelerimden rahatsız olacak ama daha önceki süreçlerde çok büyük yanlışlıklar yapıldı. Bence bir patriğin ömür boyu görev yapmaması gerekiyor. Bizim halkın oyuyla gelmiş patrik seçen 89 tane delegemiz var. 7 ya da 8 yıl sonra bir güven oylaması yapılsın. Eğer güven oyu alıyorsa o zaman hiçbir sorun yok demektir. Eğer oy çokluğunu toplayamıyorsa o patrik, tekrardan seçime gidilsin.  Mesrob Sırpazan’la birlikte çok zor süreçler yaşadık, 10 yıl hastanede yattı. Aram Sırpazan vekaleten çok zor zamanlar geçirdi. Bunun adil olması gerekiyor. Bu düşündüğüm yapıyla da bu adalet sağlanmış olur. Kanunlarımızda eksiklerimiz var, değiştirilebilir ve biz bu eksikleri görmüş bir toplumuz. 

Nasıl bir patrik olmalı?  

Ben açıkçası bizim idare edeceğimiz değil, bizleri idare edebilecek bir patrik istiyorum. Bazı insanlara dikkat ediyorum, şu olsun bu olsun diye ortaya çıkıyorlar. Bunlar yanlış. Arkamızda pırıl pırıl gençlerimiz var. O çocukları düşünmemiz gerek. Bizim birliğe ihtiyacımız var. Okullarımıza sahip çıkan bir patrik lazım bize. Kiliselerimize sahip çıkan bir patrik lazım. Bu 12 sene içerisinde bir çok değerimizi kaybettik.


Vakıf seçimleri bir türlü yapılamıyor, son olarak  VGM (Vakıflar Genel Müdürlüğü) azınlık vakıflarına atama yoluyla yönetim kurulu üyesi belirleme imkanı veren bir genelge yayınladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Devlet tarafından böyle bir düşünce var ama bizim tarafımızdan da bundan faydalanmak isteyenler var. Normal seçim yapılır, kazanan kazanır ve çalışır. Neden dışardan atama usulü yönetici seçilsin? Yarın bir gün insanlar kendi akrabalarını sokarsa ne yapabileceğiz? Bazı vakıflarda dürüst isimler yanlışları görüp ayrılıyorlar esas yanlışları yapanlar da kendi adamlarını alıyorlar. Bunun önüne geçilmesi lazım. Bunun en doğru yolu seçimdir. En zor zamanlarda bile biz seçim yaptık. 1980 darbesinden sonra bile yaptık. Patrik seçimini yaptıktan sonra önümüzün açılacağını düşünüyorum. Birçok vakfımız çok kötü ellerde en kısa sürede bu sorunun çözüleceğini umuyorum. 

Kategoriler

Toplum


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE