Bin vakıf mülkü kaybolmasın

Vakıflar Yasası'na geçtiğimiz yıl eklenen geçiçi 11. madde yürürlükten kalkmak üzere. Başvurular için vakıf dosyalarını hazırlayan Patrikhane Ortak Emlak Komisyonu’nun başkanı Etesya Tırtır ve üyesi Şahin Gezer, vakıf mülklerinin sorunlarını AGOS'a değerlendirdi; Bir yılda gelinen durum, Ermeni toplumunun el konan mülkleri, düzenlemenin yetersiz kalan yönleri, Başbakan'ın yayımladığı genelge ve akıllarda kalan birçok sorunun cevabını verdi.

Geçen yıl, 27 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından Vakıflar Yasası’na eklenen geçici 11. maddenin yürürlükte kalma süresi birkaç gün sonra sona eriyor. Söz konusu kanun hükmünde kararname (KHK), 1936 Beyannamesi’nde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazların; kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM), Belediye ve İl Özel İdaresi adına kaydedilmiş olan taşınmazların; kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkların ve çeşmelerin, cemaat vakıfları adına tescil edilmesine imkân tanıyor. Yasa ayrıca, cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, vakıfların mal edinememesi kuralı gerekçesiyle, tapuda Hazine veya VGM adına kaydedilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığı’nca tespit edilen rayiç değeri Hazine veya VGM tarafından ödenmesini öngörüyor.

SARKİS GÜREH

sgureh@agos.com.tr

Bin gayrimenkulün akıbeti belirsiz

Bu düzenleme, 2002’den bu yana yapılanların en kapsamlısı olmasına rağmen, gayrimüslim vakıflarının tüm sorunlarını çözmüyor. Türkiye’deki Ermeni vakıflarının el konmuş, kaybolmuş mülklerini araştıran ve bu KHK kapsamında vakıfların dosyalarını hazırlayan Patrikhane Ortak Emlak Komisyonu’nun başkanı Etesya Tırtır ve üyelerinden Şahin Gezer, iadesi için başvurulan mülkler kazanılsa dahi bin kadar mülkün kayıp kalacağını belirtiyor. Tıtır ve Gezer’le Ermeni vakıflarının mülkiyet sorunları üzerine konuştuk.

  • Kanun hükmünde kararnamenin süresi sona eriyor. Emlak Komisyonu’nun bir yıllık çalışmasını özetleyebilir misiniz? Kaç vakıfla çalıştınız, kaç mülk için dosya hazırladınız?

Etesya Tırtır: Süre uzatılmazsa, kararname 28 Ağustos’ta yürürlükten kalkacak. Biz komisyon olarak, aslında KHK’nın yayımlanmasından da önce, 2009’da, vakıfların gayrimenkulleri üzerine çalışmaya başlamıştık. Vakıflar Yasası değiştirilince, yasaya eklenen geçici yedinci madde kapsamında Ermeni vakıflarının dosyalarını hazırladık. O zaman 18 vakıfla çalışmıştık, son KHK kapsamında da 18 vakıf bizimle çalıştı. Diğer vakıflar kendi avukatlarıyla veya yönetim kurulu üyelerinin gayretleriyle dosyalarını hazırladılar. Bazı vakıfların dosyalarını biz hazırlamasak da, onları çeşitli konularda bilgilendirdik, yönlendirdik. Komisyon olarak şu ana kadar 190’ın biraz üzerinde dosya hazırladık. Ama bu sayının 200’ün üzerine çıkacağını düşünüyoruz. Son günler yaklaştı ama hâlâ yeni bilgilere ulaşıyoruz. Örneğin Samatya Surp Kevork Kilisesi Vakfı 60 mülkün iadesi veya tescili için başvuracaktı, ama kısa süre önce ulaştığımız yeni belgelerle, dosya sayısı artacak. Kalfayan ve Karagözyan vakıflarında da benzer bir durum yaşadık. Geçtiğimiz günlerde ulaştığımız bir vasiyetnamede iki vakfa beş mülk bırakıldığını gördük. Şimdi onların da araştırmasını yapıp dosyalarını hazırlıyoruz.

  • Diğer vakıfların çalışmalarını takip edebiliyor musunuz?

E.T.: Bilgi alabildiğimiz vakıflar var. Mesela Ortaköy Vakfı 15 dosya, Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı 43 dosya ile Vakıflar Müdürlüğü’ne iade talebinde bulunacak. Bunlar çalışmalarını bizlere resmen bildiren vakıflar. Öte yandan, hazırladıkları dosyaları peyderpey gönderen vakıflar da var. Onları da hesaba katarsak, bizim bilgimiz dahilinde hazırlanan dosyaların sayısı 250’yi bulur.

Şahin Gezer : Diğer vakıfların hazırlıklarını sürecin sonunda öğrenebilmeyi umut ediyoruz. Patrikhane kanalıyla, resmen soru sorup cevap alacağımızı düşünüyorum. Bilgi vermek zul geliyor bazı insanlara.

Katolik vakıflarıyla çalıştınız mı?

Ş.G.: Sadece Surp Agop Hastanesi Vakfı ile işbirliği yaptık. Şişli Ermeni Katolik Mezarlığı’nın vakıf adına tescil edilmesi için verilecek başvuru dosyasını birlikte hazırladık. 36 Beyannamesi’nde görünmediği için bugüne kadar tescil başvurusunda bulunulmamıştı. Ancak 36 Beyannamesi’nin çok alakasız bir yerinde mezarlıktan söz edildiğini gördük, başvuruyu da bu detay üzerine yaptık.

  • Küçük detaylardan, son anda bulunan belgelerden, vasiyetnamelerden söz ediyorsunuz. Bunlar nasıl bulunuyor, bugüne kadar neden bulanamadı?

E.T.: Çoğu vakıfta arşiv diye bir şey yok, herhangi bir belgeye ulaşmak neredeyse imkânsız. Bazı vakıflarda ise, şaşılacak şekilde, en ince noktasına kadar her şey kayıt altına alınmış. Ama belgeler yok olmuş, bilgiler devredilmemiş. Böyle bir karmaşa var. Böyle olunca, vakıfların arşivinde işe yarar belge bulamıyoruz. Burada Patrikhane devreye giriyor. Belli bir yıla kadar, her vakıf, tüm yazışmalarının bir örneğini Patrikhane’ye gönderiyormuş. Patrikhane de bunları bir arşivde toplamış. Yani orada her vakfın bir dosyası var. Ama onlar da çok düzensiz, karmakarışık. Biz o dosyaları alıp tek tek inceliyoruz. Üstelik, belgelerin çoğu Osmanlıca. Onları tercüme ettiriyoruz ve çalışmaları onlardan elde edilen bilgiler ışığında sürdürüyoruz.

Ş.G.: Örneğin, Surp Kevork Vakfı’nın Büyük Valide Han’daki bir yerini elimize geçen bir vergi makbuzu sayesinde tespit ettik. Oysa vakfın arşivinde bu mülke dair bir çizik bile yok. Buradan ne kadar kira alınmış, buraya ne masraf yapılmış, herhangi bir kayıt yok. Patrikhane’deki dosyadan fotokopisini aldığımız bir evraktan, zamanında buradaki mülk için vergi ödendiğini gördük. Vergi ödenmiş ama ne dükkân numarası, ne de başka bir bilgi var evrakta. Uzun uğraşlar sonucunda, bu kez devletin Surp Kevork Vakfı’na gönderdiği bir ihbarname bulduk; meğer bir yıl o mülkün vergisi ödenmemiş. Haliyle, bu daha sağlam, daha değerli bir kanıt. Anlatmak istediğim, samanlıkta iğne arıyoruz. Belgelere ulaştıkça yeni başvurularda bulunuyoruz.

  • Ermeni toplumunun kaç mülküne el kondu? 2002’den beri bunlardan kaçı iade edildi?

Ş.G.: Üç aşağı beş yukarı 1300 kayıp mülk var ama bunların hepsine el konmuş değil. AB Uyum Yasası çerçevesinde Vakıflar Yasası değiştirilirken, cemaat vakıflarının el konan mülklerinin bir kısmı için iade yolu açıldı ve o dönem 140 mülk Ermeni vakıflarına iade edildi. 2008 yılındaki düzenlemeyle ise 90 mülk iade alındı, yanlış hatırlamıyorsam. Bu düzenleme mezarlıkları da kapsadığı için iade sayısı daha yüksek gözükecektir. Ama en nihayetinde Ermeni cemaatinin bin kadar mülkü halen kayıp kalacak. Bunlar için birilerinin oturup çok iyi çalışması lazım.

  • Patrikhane’de yapılan toplantıların içeriği ve Patrikhane bünyesinde yapılacağı söylenen, vakıf mülklerine ilişkin dijital arşivleme çalışması hakkında bilgi verebilir misiniz?

E.T.: Patrikhane’deki toplantılar, sürenin dolmasına kısa bir süre kala, vakıf başkanlarını ve yöneticilerini bilgilendirmek amacıyla yapıldı. Tüm vakıfları davet ettik. Birkaç vakıf hariç hepsi geldi. Komisyonun çalışmalarını ve başvuru prosedürünü anlattık. Toplantılarda, yöneticilerden, VGM’ye verecekleri dosyaları ve tüm mülkleri ile ilgili belgeleri, Patrikhane’de dijital bir arşiv oluşturulması için bizlere göndermelerini istedik. Vakıf yöneticileri bu önerimize sıcak yaklaştı, birçoğu belgelerini verdi, daha verecek olanlar da var.

Ş.G.: Bunu da şunun için istiyoruz: Bugün birçok belgeye Patrikhane arşivinden ulaştık. Bu belgeler orada, iyi ya da kötü korunmuş olacak. Gelecekte de benzer sıkıntılar yaşandığı takdirde ulaşılabilinecek belgelere.

  • Belge bulmak kadar, bazı vakıfların şeffaf olmaması da sizi zorlamış anladığım kadarıyla...

E.T.: Bilgilerini paylaşmayan vakıflar halen mevcut. Bugün Patrikhane dahil kimse, hangi vakfın ne kadar mülkü olduğunu tam olarak bilmiyor. Şeffaf olmak lazım. Kim neyi, kimden saklıyor? Vakıf yöneticisi, vakfın patronu değil ki! Cemaat adına dört yıl boyunca seçilmiş bir kişi...

  • 2002’den bu yana çıkan yasalar kapsamında 220 kadar mülkün iade edildiğini söylüyorsunuz. Bu sayı biraz düşük değil mi? Gayrimüslim vakıfların uğradığı haksızlığın tam olarak giderilmesi için ne gibi yasaların çıkması, düzenlemelerin yapılması gerekiyor?

Ş.G.: Aslında hiçbir düzenlemeye gerek yok. Vakıflar Müdürlüğü, neresi bizim, neresi değil, bizden çok daha iyi biliyor. Eğer demokratik bir sistem varsa, “Biz zamanında bir yanlışlık yaptık, bunlar gerçekte sizindir” demesi gerekir. Ama bugün “Bana belge bul, senin olduğunu ispatla” diyor.

E.T.: “36 Beyannamesi’nde olanı talep edebilirsin” diyor kanun. 36 Beyannamesi’nde varsa, benden neden evrak isteniyor? Evrak aramakla boş yere uğraştırıyorlar.

  • Belge istenmesine gerekçe olarak bir mülk için birden fazla vakfın başvurması mı gösteriliyor?

Ş.G.: Yine bir örnekle anlatayım: Yarım Taş Han, Laleli’de bir han. Büyük ihtimalle bir şahsa aitti burası, mirasçısı da yoktu, mirasını birden fazla vakfa bıraktı. Kâğıt üzerinde bu vakıfların orada yeri var, ama gerçekte hiçbirinin yok. Vakıfların 36 Beyannamesi’nde sadece Yarım Taş Han yazıyor, ama dükkânların hangisi, kaçı hangi vakfa ait, belli değil. Aynı yere başvurma olayı bu belirsizlikten kaynaklanıyor.

  • Başbakan “Tapu dairelerinde ve diğer devlet dairelerinde azınlıkların işi hemen halledilsin” mealinde bir genelge yayımlamıştı. Bu genelge sizin çalışmalarınızı kolaylaştırdı mı?

E.T.: Münferit vakalar var ama genel olarak tapu dairelerinde eskisi kadar sıkıntı yaşamıyoruz. Vakıflar Müdürlüğü’nden yetki belgesi alındığı takdirde, tapu müdürlüklerinde istenen belgeye kolayca ulaşılabiliyor.

Ş.G.: Beşiktaş Tapu Dairesi’nde hâlâ sıkıntı yaşanıyor. Oradaki memurların inisiyatifine bağlı olarak değişiyor durum tabii... Örneğin Surp Kevork Kilisesi için 140 yerle ilgili belge talep ettik, iki gün içinde elimize ulaştı belgeler.