Bireysel özgürlük ve iktidar

MURAT CANKARA

İçişleri bakanı olarak ben huzurdan ve düzenden sorumluyum. Sadece hukuk, ahlak değil, halkın çoğunluğu da bizim yanımızda. Devletin korunması için çıkarılan yeni kanuna dayanarak konuşuyorum. Huzuru ve düzeni sağlamak için her şeyi yaptık. Tekrarlıyorum. Gizli güvenlik teşkilatımız var, vatandaşlarımızı beşikten mezara gözetliyoruz, her şüpheli titizlikle ve çoğu zaman yıllarca gözlemleniyor, tescilli soru formlarımız, parmak izli yeni vatandaşlık belgelerimiz var, özgürlük düşmanlarının ortaya çıkmasına engel olmak için her şeyi yaptık, aklıma yurtiçi mektup trafiğini de denetlememize nihayet izin veren olağanüstü hal kanunu ile diğer yüzlerce tedbir geliyor sadece, dikkatsiziz diye kimse bizi suçlayamaz, on altı yaşından itibaren her ay bilgi verme yükümlülüğümüz var, iş mührü adı verilen ve her türlü işi resmî makamların onayına tabi kılan mührümüz var, yardımımız, yaşlılık sigortamız var, hepsi de dizginleri elimize veren sosyal hizmetler, [...] basın yayın kanunu, kâğıdı dağıtan resmî organlar var, günlük söylentileri yine günlük olarak çürütmekten başka işi olmayan kısa dalga radyo yayınımız var –ki bunların hepsi milyonlara mal olan düzenlemeler!- ve yine de, itiraf ediyorum, yine de bizim ülkemizde de isyan çıktı. [...] Baylar, isyanı sona erdirmek için devlet güçlerini seferber etmek bizim ödevimiz ve yükümlülüğümüzdür. Duruma hâlâ hakimiz. [...] Diyorum: Duruma hâlâ hakimiz.”

Bu satırlar, İsveçli oyun ve roman yazarı (günlükleri de meşhurdur) Max Frisch’in (1911-91) ‘Kont Öderland’ başlıklı oyununda yer alıyor. Can Yayınları tarafından geçtiğimiz ay içerisinde Şebnem Sunar çevirisiyle yayınlanan oyun daha önce de Güler Türker tarafından Türkçeye çevrilmiş ve yazarın ‘Santa Cruz’ adlı oyunuyla birlikte Düzlem Yayınları tarafından 1992’de basılmıştı. ‘On İki Sahnelik Bir Cinayet BaladıW altbaşlığını taşıyan bu metin aslında ilk kez 1951 yılında, ‘on sahne’ olarak basılmış; 1956’da ikinci, 1961’de 3. baskısı yapılmış. Can Yayınları’nınki, yazar tarafından yeniden yazılan 1961 baskısının tercümesi. 

Frisch ve Dürrenmatt

Max Frisch, vatandaşı Friedrich Dürrenmatt’la (1921-90) birlikte, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa dramatik edebiyatının önemli temsilcilerinden. Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca; içinde yaşadıkları burjuva toplumunu fena hırpalayan, modern yaşamın açmazlarına meraklı, mizah duygusu güçlü, kısmen Brecht’le de diyalog halinde tiyatroya yeni bir soluk getirmeye çalışan bu iki yazarın metinlerinin önemli bir bölümü Türkiye’deki farklı yayınevleri tarafından yayınlandı. Öte yandan, bu, modern yayıncılık standartlarını yakalamaktan uzak kitapların çoğunun baskısı tükenmiş durumda ve ancak ikinci el kitapçılarda bulanabiliyor. Fellik fellik piyasaya sürecek yeni ama güçlü kalemler arayan yayınevlerinin niçin bu iki yazarın külliyatlarıyla ciddi bir biçimde ilgilenmediklerini oldum olası merak etmişimdir. Üstelik, ele aldıkları temaların da memleketimizde epey gideri varmış, dolayısıyla da yayınevi için epey geliri olurmuş, gibi görünüyor. Toplumsal suçla birey arasındaki ilişkiyi; iktidar, adalet, yüzleşme, kimlik ve ötekilik kavramlarını kurcalamak az şey midir, mesela?

Masal/mesel havası

Altbaşlığının da ima ettiği üzere, ‘Kont Öderland’ neden sonuç ilişkilerini gözeten; sosyolojik ve psikolojik derinlikleri olan karakterler üzerine ‘iyi kurulu’ bir oyun değil. Daha ziyade, bir masal/mesel havası içerisinde; kısa, birbirini gevşekçe takip eden tablolarla ve müphemlikler barındıran bir hikâye sunarak, ‘yaşadığı hayata yabancılaşan modern birey’in özgürlük talebine dair bir açmazı gündeme getiriyor. Nedensiz bir cinayet, bu cinayetin etkisiyle saygın burjuva yaşamını bir gece ansızın terk ederek özgürlüğünün peşine düşen bir savcı, savcıyı mitik bir figürle (oyunun adı, istediklerini elindeki baltayı kullanarak elde eden bu figürden geliyor) özdeşleştirerek onu bir isyanın liderine dönüştüren ezilmiş halk, ne olduğunu tam olarak bilemediği bireysel özgürlüğünü ararken kendini asilerin başı olarak bulan bu eski savcıya iktidarı devirerek kahraman ya da teslim olarak adi bir suçlu muamelesi görmek dışında bir seçenek bırakmayan müesses nizam: “Hazır mısınız [...] katil olarak hüküm giymeye, yoksa huzur ve düzeni yeniden tesis etmek üzere hükümeti kurmayı mı tercih edersiniz?” Kurulacak hükümetin/yeni düzenin eskisiyle arasındaki bağ meselesi de cabası. Finalinde, karamsar ancak yüzleşmemiz gereken bir durumda bırakıyor bizi ‘Kont Öderland’: “Özgür olmak için iktidarı devirenler, özgürlüğün karşıtı iktidarı devralırlar.” Ne fena.

Kont Öderland

Max Frisch

Çeviri: Şebnem Sunar

Can Yayınları

120 sayfa.