Avrupa’nın tarihini anlamak için bir anahtar: ‘Ermenistanlı Aziz Servatius’

Georges K. Khayiguian ve Maxime K. Yevadian’ın yazdığı Ermenistanlı Aziz Servatius adlı kitap Fransa'da yayımlandı. Kitap, adı Avrupa Birliği'nin kuruluşunda önemli bir yeri olan Maastricht şehriyle birlikte anılan Ermenistanlı Aziz Servatius'un hikayesini ve Avrupa tarihindeki yerini anlatıyor.

Georges K. Khayiguian ve Maxime K. Yevadian’ın yazdığı ‘Saint Servatius d’Armenie’ (Ermenistanlı Aziz Servatius) adlı kitap, Fransa’da Sources d’Armenie yayınevi tarafından yayımlandı. AB’nin kurucu anlaşmalarından biri olarak kabul edilen Maastricht Antlaşması’nın (1992) imzalandığı Hollanda’nın mütevazı şehirlerinden Maastricht’le adı anılan Aziz Servatius’un hikâyesi, 1600 yıl sonra bu kitapla birlikte daha görünür oldu. ‘Ermenistanlı Aziz Servatius’un hayat hikâyesini ve Avrupa tarihi içinde ifade ettiği anlamı kitaptan özetleyerek sunuyoruz. 

FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr

Maastricht’te Aziz Servatius Bazilikası’nda bulunan Latince kutsal metinlerde kilisenin koruyucu azizinin, şehir halkının ve bütün Felemenk Krallığı’nın Ermenistan’dan geldiği yazılıdır. Bin yılı aşkın bir geçmişe sahip bu gelenek Aziz Servatius’un yaşamı ve eserleriyle alakalı resim sanatı ve edebiyatın bütününde kendini gösteriyor.

Bu emsali görülmemiş bir hadise de değil. Floransa’daki Aziz Miniato’nun inananları koruyucu azizlerinin Ermenistan’dan geldiğini söyler. Benzer şekilde Fransa’daki Tallard bölgesi halkının iddialarına göre koruyucuları ‘Aziz Krikor’da Ermenistan’dan Fransa’ya, bir episkopos olarak vaaz etmek ve orada yaşamını nihayete erdirmek için gelmiştir. Aynı hikâye Umbria’da (İtalya) Trevi yöresinin ilk episkoposu olduğuna ve 302 yılında şehit düştüğüne inanılan Emilien için de uygundur. Beşinci asrın başlarında, bir Ermeni beyinin oğlu olarak Ancona’ya (İtalya) gelen Liberius, orada yalın ve mukaddes bir hayat sürmüş; 420 yılındaki vefatından sonra sürdüğü mükemmel yaşam sebebiyle yüzyıllar boyu Batı ve Doğu arasında köprü olmuş bu önemli liman kentinin koruyuculuk mertebesine layık görülmüş. Büyük ya da Küçük Ermenistan’da ölmüş birkaç başka azizeye de Ermenistan sınırları dışında ibadet edilmiştir. Bu şekilde onlarca kilise, fresk ve heykel Havari Partoğimeos’un, Aziz Krikor Lusavoriç’in, Acacius veya Expeditus’un anısını canlandırır.

316 yılı civarında Küçük Ermenistan’ın başkenti Sepastia’da (Sivas) şehit düşen Aziz Vlas’a adanmış Batı’daki yüzlerce kiliseden bahsetmemiz gerekir. Ortaçağ sonlarında tüm Ragusa Cumhuriyeti (şimdi Dubrovnik) onu koruyucu azizleri olarak bellemişlerdi.

Apostolik çağdan beri Partoğimeos’un vaazından geçerek Hristiyanlıkla yoğurulmuş bir coğrafyanın kalbinde yaşayan Ermeniler, Surp Krikor Lusavoriç’in önderliğinde resmi olarak Hıristiyanlığı seçen ilk ulus olmuşlardır (301). Bu ruhani coşkunluğun verdiği ivmeyle pek çok asil Ermeni aile yeni dini şevk ve inançla kabul etmiştir. Bunların arasında toprakları ülkenin güneyinde, İran yakınlarında bulunan Servandzt Hanedanı Ermeni tarihi içinde belli başlı kilit dönemlerde öne çıkar. Özellikle Ermenilerin yabancılar tarafından zorla dayatılan Mazdeizm’i kabul etmektense savaşmayı yeğledikleri büyük Avarayr muharebesi (451) sırasında…

Athanasius’un izinde

Bir asır evvelinde, işte bu hanedanın bir başka mensubu Servatius etkisini Batı Roma’da hissettirecekti. İskenderiye başepiskoposu ve Ortodoksluğun neferi Athanasius ile inanç birliği yapan Servatius birçok önemli konsile katılmış ve İskenderiyeli episkoposa düşkünlük zamanlarında dahi destek vermiştir.

Servatius, dördüncü asırda Roma İmparatorluğu’nun kuzeyinde yaşayan Germen halkı tarafından kabul edilen ilk doğulu misyonerdi. Maastricht’in ilk episkoposu olarak hayata veda etti. O günden beri mezhebi sürekli olarak büyüdü. Karolenj hanedanı döneminde genişledi ve Otto hanedanı altında merkezileşti. İmparator I. Otto ve II. Otto, Servatius’a adanmış iki tapınağı ziyaret ettiğinde takvimdeki iki büyük yortuyu – Noel ve Paskalya – bu azize adamıştır. Ermeni aziz Batı ve Orta Avrupa kültürüne öylesine nüfuz etmiştir ki, Henrik van Veldeke’nin Aziz Servatius Efsanesi (Sint Servaes Legende-1170) adlı eseri Felemenk edebiyatının başlangıcı sayılır.

Bugün Aziz Servatius’a ait bilinen bütün bilgileri 1000 yılında Maastricht’e yerleşerek azizin kökeni hakkında bir metin kaleme alan başka bir Ermeni hacıya borçluyuz. Bu Ermeni hacı sayesinde bizler bugün azizin izlerini takip edebiliyor, dahası anavatanının Ermenistan olduğunu öğrenebiliyoruz.

Servatius’un yaşamı ve uğraşları üzerine yürütülen yüzlerce araştırmadan sonra, hem Doğu hem de Latin kaynaklarını kullanan bu ilk eser, emsalsiz bir yazgının ve Avrupa için bir kurucu mirasın mutlak resmini gözler önüne seriyor.

Hayat hikâyesi

Ermenistan’ın önde gelen şöhretli aileleri kendilerini soyları antik çağa dayanan diğer büyük ailelerle ilişkilendirmek ister. Mamigonyanlar Çin’in uzak köşesinden gelen Mamakanlarla, Bagratuniler Salmanassar tarafından sürgün edilen on Yahudi kavmiyle, Ardzıruniler ise Ninovalı Sennacherib’in kendi babasını öldürmekle suçlanan oğlunun soyuyla… Diğer büyük aileler ise isimlerini kökenlerinin geldiği yörelerden alırlar: işte Servan(dzt) çocuklarının durumu da böyledir.

Servatius’un Ermeni kökenlerinden söz eden tüm belgelerin vurguladığı ortak bir nokta var, o da babasının Ermenistan’ın Sasani Pers İmparatorluğu sınırında yaşadığı. Dördüncü asırda Ermenistan, sınırları güneyde Sasani İmparatorluğu ile kesişen, Van Gölü’nden Urmiye Gölü’ne ve oradan Kafkas Dağları ve Hazar Denizi’ne uzanan bağımsız bir devletti. Peki, bu topraklarda Servatius’un Ermenistan’da doğduğunu söyleyen bütün bu bilgilerin doğruluğunu ispatlayabilecek bir yöre adı var mıdır? Evet. Zervan, sonra Servan ve Şirvan. Tabii ki devir değiştikçe telaffuzlar da değişti     lakin esası günümüze kadar bozulmadan geldi. Louis Moréri’nin Büyük Tarihi Sözlük ya da Mukaddes ve Dünyevi Tarihin Antolojisi adlı eserinde Servan’dan şöyle bahsediyor: “Pers İmparatorluğu’nun Servan yöresi Türkiye ve Gürcistan sınırının kesiştiği noktada bulunur ve Hazar Denizi boyunca uzanan Med diyarının bir parçasıdır. Türkler ve Persler arasında daima savaşa sebep olmuş başlıca bölgeler vardı: Tebriz, Bakü ve Servan…”

Servan yöresi günümüz İran’ının kuzey batısında Aras nehrine yakın ve Azerbaycan’a birkaç kilometre uzaklıkta.

Kutsal Mezar’ın muhafızı

Efsaneye göre Aziz Servatius İsa’nın, Vaftizci Yahya’nın ve on iki havariden yedisinin uzak akrabası olarak Ermenistan’da dünyaya gelmiştir. Rahip Servatius ve Kudüs’teki Kutsal Mezar’ın muhafızıdır.

Kudüs’te bir düş görür. Ona Tongeren’e (Belçika) gitmesi ve yedi yıl evvel ölen episkopos Valentine’in yerine geçmesi buyrulur. Valenti-ne ölüm döşeğindeyken ila-  hi emirler buyurmadıkça hiç kimsenin episkopos olarak onun yerini alamayacağını duyurmuştur.

Aziz Servatius, şehirde Hun istilası baş gösterene kadar Tongeren’de yaşamaya devam eder. İstilanın ardından Servatius Roma’ya hac ziyaretinde bulunmaya karar verir. Aziz Peter’in kabri başında nöbet tutarken başka bir düş daha görür. Peter ona Tongeren’deki inançsızların ve günahkârların başına gelen felaketin kaçınılmaz olduğunu söyler ve ona Episkoposluğu Maastricht’e taşımasını emreder.

Aziz Peter, Servatius’a Cennet Kapısı’nın anahtarını teslim eder. Anahtar ona günahkârları affetme ya da mahkûm etme ve onlara Cennet Kapısı’nı aralama ya da sonuna kadar kapalı tutma kudretini verir.

Aziz Servatius Tongeren’e geri döner ve ona emredildiği üzere selefinden kalan yadigârları da yanına alarak Maastricht’e yollanır.   Aziz Servatius Maastricht’e vardıktan birkaç gün sonra 13 Mayıs 384’te ölür. Ve o zamanki kurallara uygun şekilde şehir surlarının dışına gömülür.

Asırlar boyu pek çok tarihçi Aziz Servatius’un hayatı hakkında türlü hikâyeler aktardılar. Bu hikâyelerin hemen hepsinde rastlanan ortak bir bilgiler Aziz Servatius’un Tongeren episkoposu olduğunu ve 343’te Sofya’da, 359’da Rimini’de kilise meclislerinde İsa’nın varlığını reddeden Aryanizm’e ateşli bir biçimde karşı geldiğini doğrular niteliktedirler.

Maastricht’teki bazilika    

Maastricht halkı Aziz Servatius’un kabri üstünde tahtadan küçük bir şapel inşa etti. 580 yılında episkopos Monulfus ve Gondulfus bu küçük şapelin yerine taştan bir kilisenin yapılmasını sağladılar. Bu kiliseye Büyük Tapınak (Magnum Tepulum) dendi.

750 yılı yakınlarında burada yeni bir kilise inşa edildi. Bu kilisenin Şarl Martel ve Şarlman gibi çok büyük hamileri vardı. 732’de Aziz Servatius’un ölüm yıldönümünde Şarl Martel Moorları Narbonne’da bozguna uğratmış, elde ettiği zaferi Aziz Servatius’a ithaf etmiş ve şükran borcunu ödemek için kiliseyi inşa ettirmiştir. Bu kilisenin daha sonraları, 881 yılında Vikingler tarafından yakılıp yıkıldığı aktarılır.

1000 yılı civarında Papaz Geldulfus kilisenin Aziz Servatius’un kabri etrafındaki sergiyle tam bir hac mekânı olarak yeniden yapılmasını sağladı. Yeni kilisenin açılışı 1039’da Hükümdar III. Henry huzurunda gerçekleştirildi. Bu kilisenin de ömrü çok uzun olmadı. Geldulfus’un halefi Papaz Humbertus daha çok Roma tarzını yansıtan yeni bir kilise inşa ettirdi.

750 yılından 1789’a kadar Aziz Servatius Kilisesi pek çok din adamını ağırladı. Hem toplu ayinleri yönettiler hem de hacıların ihtiyaçlarını karşıladılar. Bu din adamları vazifelerini layıkıyla yerine getirebilmek için bir cemaat oluşturdular. Her ne kadar başlarda toplu bir yaşam sürseler de 1232 yılı yakınlarında kilisenin etrafına inşa edilmiş ayrı ayrı küçük barakalarda yerleştiler. Bu olaydan sonra kendilerine Canon dediler ve hep beraber Chapter’i oluşturdular.

Chapter ruhani, siyasi, iktisadi ve kültürel kudretin merkeziydi. Bağımsız bir alandı ve bu doğrudan imparatorun hükmü altında olduğu ve Maastricht şehri içinde ayrı, küçük bir devlet olduğu anlamına geliyor.

1789’daki Fransız İhtilali ve akabinde Fransız birliklerinin kiliseyi işgal etmesi Chapter’in sonu oldu. İşgal sırasında Aziz Servatius Kilisesi askeri amaçlarla kullanıldı. Bu dönemden sonra ağır ağır eski ihtişamlı günlerine tekrar dönen kilise, Maastricht şehri ve o yörenin ana kilisesi olma hüviyetini kazandı. Kilise 19. ve 20. yüzyıllarda restore edildi. Kilisenin son tam teşekküllü onarımı 27 Haziran 1981’de başladı, 1989’da resmi açılışı gerçekleştirildi ve 1993’te son halini aldı.

Hazinenin en değerli parçası

Aziz Servatius Bazilikası’nda sergilenen hazine, efsanelerde aktarıldığı üzere, Servatius’un Tongeren’i terk ederken yanına aldığı yadigârlardan oluşuyor. Hazinede azizlerden kalan emanetler taşlarla donatılmış değerli madeni işlemelerde sunuluyor.

Emanetler arasında Aziz Servatius ile ilişkili pek çok farklı öğeye vurgu yapan nesneler mevcut. Hazinede esas olarak mazisi 1580 yılına dayanan Aziz’in yaldızlı büstü, hacı asası, episkopos asası, mühür ve kadeh gibi doğrudan Aziz Servatius ilişkili ya da ona isnat edilen nesneler bulunuyor. Hazinenin en değerli parçası Aziz Servatius mahfazası, “Noodkist” adı verilen ve içinde Servatius ile diğer Tongeren ve Maastricht episkoposlarının kemikleri ve onlardan geriye kalan kişisel eşyaların bulunduğu kutsal emanet sandığı. Geçmişi 1160 yılına dayanan Noodkist altın işlemeciliği tarihinde önemli bir yere sahip ve her yedi yılda bir kutsal emanetlerin sergilendiği “Heiligdomsvaart” etkinliğinde Maastricht sokaklarında taşınarak halka ve ziyaretçilere gösteriliyor.

Hazinede bulunan diğer emanetler ise Aziz Servatius’a duydukları bağlılığı ve ilahi aşkı göstermek isteyen kişilerin ona isnat ettikleri veya sundukları nesneler. Gümüş işlemeli fildişi sandıklar ve komalar, devekuşu yumurtası, hindistan cevizi gibi egzotik bölgelerden gelen ürünlerden yapılmış nesneler... Bütün hazine 1983’ten beri, tarihi 11. yüzyıla dayanan Chapter Şapel’de bulunuyor.

MAASTRİCHT’TEKİ SEMPOZYUM 

Ani kuruluşu tarafından 10 Mart’ta Hollanda Maastricht’te  ‘Ermeni Aziz Servatius Sempozyumu’ düzenlendi. Sempozyumda Ermenistan’ın Hollanda Büyükelçisi Dzyunik Aghajanyan da bir konuşma yaptı. Aghajanyan konuşmasında Hollanda toplumunda Hıristiyanlık ve Hıristiyanlık değerlerini Hollanda’da yayan Aziz Servatius’un, sadece Hollanda için değil, Avrupa için de çok önemli bir tarihsel sembol olduğunu vurguladı. Sempozyuma Hollanda  Göçmenlik, Entegrasyon ve İltica Bakanı Khert Lers de katıldı. Lers konuşmasında, Ermeni toplumunun Hollanda’ya yaptığı katkılardan söz etti.

PAPA II. JEAN PAUL’UN ZİYARETİ

1985 senesinde Servatius’un ölümünün 1600. yıldönümü ve Hollanda’nın Hıristiyanlığı kabulü için Maastricht’teki Aziz Servatius Kilisesi’nde diz çöküp dua etme sırası Papa II. Jean Paul’deydi. O zamandan beri türlü ülkeden kiliseler kutsal duvarlarına mühürletmek üzere Aziz Servatius’un pul pul olmuş kemiklerinden parçalar alıyorlar. Papa II. Jean Paul’ün ziyareti ile kilise bazilika mertebesine yükseltildi.

AZİZ VLAS

Aziz Servatius’un hayatı ve eserleri Germen ve Felemenk toplumlarını derinden etkilemiştir. Servatius’un bir nevi Avrupa kültürüne sinmiş yaşamı, bulunduğu kentlerin kültürel etkinliklerinde, resim sanatı, edebiyat ve mimarisinde kendini gösteriyor. Öte yandan, Servatius böylesi üne sahip tek Ermeni aziz değil.

316 yılı civarında Küçük Ermenistan’ın başkenti Sivas’ta şehit düşen Aziz Vlas’a adanmış ve Batı boyunca uzanan binlerce kilise ve sunaktan bahsetmemiz gerekir. Ortaçağın sonlarında tüm Ragusa Cumhuriyeti (şimdi Dubrovnik) onu koruyucu azizleri olarak bellemişlerdi.

Aziz Vlas, Roma İmparatorluğu’nda Küçük Ermenistan olarak bilinen bölgede, Sivas şehrinde dünyaya gelmiştir. Sivas, o dönem tıbbın çok gelişmiş olduğu bir yerdir ve Vlas da burada tıp eğitimi almıştır. Burada pek çok Hıristiyan’la tanışmış ve onların dinlerine olan bağlılığından ve bu uğurda katlandıkları fedakârlıklardan etkilenerek Hıristiyanlığı seçmiştir. Tıp eğitiminin de yardımıyla çaresiz sanılan pek çok derde şifa bulduğu anlatılan ve Hıristiyanlığı seçtikten bir müddet sonra Sivas episkoposu olan Aziz Vlas’ın hayatı hastalara, çaresizlere yardımla, dua, inziva ve çileci bir ibadetle geçer.

Sivaslı Aziz Vlas’ın ünü Rusya’dan Amerika’ya, İskandinavya’dan Güney Afrika’ya kadar yayılmıştır. Vlas’ın adını taşıyan binlerce kilise, manastır, adak yeri, şehir, kasaba, köy bulunur. Aziz Vlas sadece Ermenilerin ‘Surp Vlas’ı değil, Müslümanların ‘Boğaz Evliyası’dır aynı zamanda. Aziz Vlas’ın benzersiz yaşamını, Anadolu, Avrupa ve bütün dünyada bıraktığı ayak izlerini daha derinden anlamak isteyenlere Arman Çuhacıyan’ın Uluslararası Üne Sahip Sivaslı Aziz Vlas (Aras Yayıncılık, 2004) eserini tavsiye ediyoruz.

Kategoriler

Toplum Kilise Güncel Dünya